Bekir Bozdağ’a öneriler
MUSTAFA İLKER YÜCEL
- Sayın Bekir Bozdağ Adalet Bakanlığı görevine başladı. Bir hukukçu olarak yeni bakandan ne bekliyorsunuz?
Önce şunu belirteyim. Metin Feyzioğlu yapıcı bir çizgi izleyince yıpratmak isteyenler Tayyip Erdoğan’ın onu Adalet Bakanı yapacağı için böyle davrandığını iddia etmişti. Hani bakan oluyordu?
Feyzioğlu’nun yaptığı çalışmaların önemini de böylece perdelediler.
Hem onu yaptılar hem de yargının verdiği mücadelenin önemini anlatmada zorluk çıkardılar. Bu yaygaranın amaçlarından biri de Metin Feyzioğlu’nu Barolar Birliği Başkanlığından devirmekti. Kimisi bu oyuna geldi.
Yeni Adalet Bakanı’ndan tabi ciddi beklentiler var. Yargıda FETÖ benzeri gruplara dikkat etmek gerekir. Birleştirici olmak, milli konularda duyarlı olmak önemli. Uzun tutukluluk süreleri ve uzun süren yargılamalar da çözülmesi gereken çok önemli bir problem. İstinaf mahkemelerinde hukuk davaları çok geç sonuçlanıyor. Ceza davaları çabuk bitiyor. Kazanılan davalarda bile istinaf mahkemelerinde 3-5 sene bekleniyor. Mahkemelerde tehir icra kararları alınıyor. Teminat yatırıyor borçlular. Fakat onlar da paralarını çekemiyor. Alacaklı parasını çekemiyor. İstinaf mahkemeleri yargının iş yükünü hafifletecek diye kurulmuştu. Ceza kısmına bir şey demiyorum bu eleştirilerim cezaya yönelik değil. Bunu hızlandırmaları gerekir. Bekir Bozdağ iyimser olmamızı sağlayacak işaretler veriyor. Başarılar diliyorum.
- Dönelim çarpıcı bir konuya. Vatan Partisi Türkiye çapında Ucuz Elektrik Platformları kuruyor. Zamlara itiraz eden partiler içerisinde kamulaştırma çözümünü ortaya koyan bir tek Vatan Partisi oldu.
Evvela teşhis bakımından sizi kutlamak istiyorum. Aydınlık bu süreçte çok iyi yayınlar yaptı. Ben belediye başkan yardımcısıyken EGO ile ASKİ bize bağlıydı. O dönemde Cumhuriyet hükümetlerinin hepsi, CHP’de İnönü, İnönü’den sonra Bayar, Menderes, hepsi elektrik enerjisi üretimine ağırlık verdiler. İster sağda olsun ister solda olsun bütün partiler baraj yatırımlarını en önemli yatırım haline getirdiler. Ben siyasal bilgileri bitirdiğim zaman ilk girdiğim kurum Elektrik İşleri İdaresi Genel Direktörlüğü’ydü. Burada çalışanlar Türkiye’de en ileri makamlara geliyordu. Mesela Süleyman Demirel. Onu ‘Barajlar Kralı’ yapan böyle bir süreçti. Turgut Özal da bu kurumdan yetişmedir. Kamunun önde olması, plan yapması bu açıdan da çok önemli. Elektrik üretimi tamamen kamunun finanse ettiği bir şeydi. Dışardan kredi alırlardı. Yine kamu öderdi. Yani elektrikte, ben hiç hatırlamıyorum ‘elektrik faturası çok geldi, yüksek geldi’... Zam da olmazdı. Çünkü o elektriğin tarifesi Belediye Meclisinden geçerdi. Belediye Meclisi halkın temsilcisi olduğu için zamdan yana pek taraftar olmazlardı, seçimde bunun zararını görürüz diye.
- Kemal Kılıçdaroğlu ‘seçimde yararı olur’ diye mi faturayı ödememe kararı aldı?
Çözümü olmayınca faturayı ortada bıraktı. Zam müzesi kadar enteresan.
- ‘Tek adam rejimi’ elektriğimi de kesti çalışmasına hazırlık sanıyorum.
Evet öyle. ‘Tek adam rejimi’ ana muhalefetin elektriğini kesti diye afiş de asarlar.
- CHP tabanında tutar mı?
Emin değilim. Yani vatandaş 'elektriğim kesilmesin' diye, dinlemez, yatırır. Ana muhalefet liderini dinlemeyen bir taban çıkar. Yani elektriğin kesilmesini kim göze alır. Hükümet tabi bu soruna mutlaka çok hızlı önlem almalı. Elektrik faturaları milleti eziyor. Görelim.
- Daha önce bir siyasi parti lideri ‘Faturaları ödemiyorum’ demiş miydi?
Hayır hiçbir zaman olmadı. Ekonomik eleştiriler her zaman oldu ama fatura ödememek nedir? Biden’ın kaos planına uygun. Başarı şansı ise zayıf. Başarılı olursa da hukuk kurallarını ihlal etmiş oluyor.
- Peki bu haftaki son mesajınızı alalım.
Bir kitap önereceğim. Şimdi Sayın Perinçek de bilir. Bizim Saruhan Hatipoğlu var. Onun babası Şevket Raşit Hatipoğlu’nun hayatını anlatan kitabı. Saruhan’ın abisi yazmış. Üretim ekonomisi diyoruz ya, gıda güvenliği diye uyarılarımız var... Geçmişteki deneyimlerini anlatıyor Şevket Rasim Hatipoğlu. İkinci Dünya Savaşında 18-40 yaşında herkes askere alınınca bir üretim sıkıntısı çıkıyor. O zamanki Tarım Bakanı Şevket Rasim Hatipoğlu. 1940’lar. Üç büyük önemli başarısı var; bir üretim ve gıda güvenliğini sağlıyor. Devlet üretme çiftliklerini açıyor. Gübre temini için Zirai Dağıtım Genel Müdürlüğü kuruluyor. İki, ormanların devletleştirilmesini Anayasa’ya koyuyor. Üçüncü şey de çiftçiyi topraklandırma kanunu. Ağalığa son vermek için 5 bin dönümden fazla arazi edinmeyi yasaklıyor, çiftçiyi topraklandırma kanunu. Fakat CHP içindeki gerici unsurların da hedefi oluyor. Nihat Erim gibi. Yani bizim bugünkü savunduğumuz olayların geçmişte pratiğini yapıyor.
- Kitabın ismi nedir?
Şevket Rasim Hatipoğlu, Vatana Adanmış Bir Ömür.
- Kim yayımladı?
KDY Yayınları. Keyifle okunan bir kitap.
Öneririm.