Ben de... Mustafa Kemal'in askeriyim!!!
Fenerbahçe artık içeride, dışarıda damgalandı ya. Hapşırsa ceza, konuşsa ceza, konuşmasa, niye konuşmadın diye daha ağır ceza. Hatırlayın, UEFA cezalı olduğu için seyircisiz oynadığı maçta dışarıdan paraşütle atılan meşaleye seyirci cezası vermişti. Daha büyük bir skandal ve utanç olmamalı bence UEFA için.
Bu satırları niye yazdım, gazetelerde okudum. Bu kez de "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyenler küfür sayıldığı için cezalandırılmışlar.
Yahu ne yapıyorsunuz, eğer sadece bu kadarsa, yazıklar olsun be.
Raporu tutanlara, eğer bu kadarsa, ulaştıranlara ceza verenlere söylüyorum. " Ben de ... Neyse Mustafa Kemal'in askeriyim" desem anlar mısınız?
Salih sendrom olmasın
Geçtiğimiz salı öğlende NTV Spor'da programdaydım. Ağırlık elbette ki, Fenerbahçe'nin zorlandığı Konyaspor maçı üzerindeydi. Ama bir ara söz orta alana döndü dolaştı, geldi Salih'te düğümlendi. Bizlerin göremediği bir şey var. Genç futbolcuların gelişimi. Ben daha fazla dakika alması gerektiğini söyledim. Arda Turan'ın belki yetişmesinde değil ama gelişmesinde büyük emeği olan Ersun Yanal'ın bu konuda henüz etkisiz olduğunu söyledim.
Oysa Aykut Kocaman Salih konusunda iyi bir miras bıraktı. Tam dozunda forma verdi, gelişimini yavaş yavaş yükseltti. Nitekim gazetelere dikkat edin. Eğer doldurma değil ise İtalya gibi çok boğuşma gereken bir futbol ülkesinden transfer teklifi gelmesi hayli ilginç. Üstelik onlar da henüz gelişme aşamasında olduğunu, bunun dana en az iki yıl alacağını biliyorlar.
Gördüğüm şu, Fenerbahçe böyle bir değeri kaçırmak istemiyor. Ama gelişmesi için yeterli hamleler de yapılmıyor. Böyle giderse yalnız sarı lacivertliler için değil, Türk futbolu için bir sendrom olacak Salih. Ve de bir dolu genç futbolcu gibi gelişmeden kavrulup gidecek, yazık olacak. Acaba diyorum, Arda Turan verilse daha mı iyi olur. Ne derseniz deyin, onlar bizden iyi geliştiriyor, örneği ortada.
OKURDAN MEKTUP
Sayın Onur Belge,
Hukukî konularda söz okadar ayağa düştü ki, artık bu konuda konuşmak miğdemi bulandırıyor. 54 yıldır İstanbul Barosuna kayıtlı Avukatım, hukukun böylesine "iptizale" uğradığını hatırlamıyorum. Yine de bir hususu işaret etmeden duramıyorum.Ceza Hukuku'nda, bazı suçların oluşması için iki tarafın mevcudiyeti şarttır. Zina gibi, rüşvet gibi ve şike gibi. Bu suçlar tek bir kişi tarafından işlenmez. Suça katılan ikinci bir kişi yoksa, suç oluşmaz. Eğer Fenerbahçe şike suçunu işlemişse, şike yaptığı tarafın da mahkeme huzurunda sanık olması gereklidir. Nasıl tek sanıklı zina davası olamazsa, tek sanıklı şike davası da olamaz. Mahkeme Fenerbahçe'nin şike yaptığını kabul ettiğine göre, şike yaptığı taraf nerededir? Bu ne tür bir abuk-sabukluktur ? Akla zarar verici işler bunlar !
Saygı ile, Nezihi Sanal