Ben döndüm
O kadar alıştım ki, 2017’den beri her Salı Aydınlık’ta yazmaya, 3 haftalık ayrılık bana çok uzun geldi. Sevgili Savaş Eskigülek, değerli Aydınlık okurlarına köşesindeki geçmiş olsun dileğiyle duyurdu, geçirdiğim açık kalp ameliyatını. Kendisine ve güzel dileklerini her zaman benimle paylaşan Aydınlık’ın değerli yazar, emekçi ve okurlarına çok teşekkür ederim. Yazılarımla geri döndüm, asla dönmeyeceğim yolda daha gür sesle mücadele etmek için…
En büyük teşekkürüm ise, 4 damarı tamamen tıkanmış kalbimde tekrar inşa ettiği yeni yollarda kanımın akmasını sağlayan ülkemizin gururu kalp ve damar cerrahı Sayın Prof. Dr. Suat Buket ve ekibine. Suat Hoca, cana can katan Türk hekimleri ile gurur duymamızı sağlıyor. Pınar Karşıyaka’nın basketbol maçlarında, aynı tribünde aynı heyecanı yaşadığım Suat Hoca’nın değerli bilgisi ve usta elleri sayesinde daha nice yeni yazılar yazacağım. Kadına şiddet olmaz, hakeme şiddet olmaz, sporcuya şiddet olmaz; ama hekime şiddet asla olmaz. Can kurtaran ve cana can katan bu en değerli meslek grubunu, hekimleri canımız gibi korumalıyız. Çünkü gerçekten, an geldiğinde canımız oluyorlar… Çok teşekkür ederim, Suat Hocam!
YAŞAM İÇİN ŞİDDETE HAYIR
Böyle kritik bir ameliyat sonrası hayatın değeri daha iyi anlaşılıyor. Sporun değeri de. Sporda şiddetin ne kadar anlamsız olduğu da anlaşılıyor. Hastanede Valencia-Real Betis maçını izliyorum. Sahaya bir kâğıt bardak atılıyor. Karşılaşmanın hakemi oyunu durduruyor. Kâğıt bardağı alıp maçın gözlemcisine götürüyor. Sahaya atılan kâğıt bardağa bile tolerans yok! Real Sociedad-Real Madrid maçında da sahaya atılan küçük bir cisim var, anında hakem bu cismi alıp kenara getirip kayıt altına aldırıyor. Şiddete ne kadar tolerans gösterirseniz, şiddet o kadar sertleşir. Eminim İspanya’daki doktorların şiddet sorunu da yoktur. Bizde maç boyu sahaya her türlü maddeyi atan, hatta üzerine sporcu dövmek için sahaya taraftarları giren kulübün yöneticisi aldığı birkaç maçlık cezaya bile tahammül edemiyor. Hatta, iddiasının devam ettiği Türkiye Kupası maçını seyircili oynuyor. Şiddeti ödüllendirenler hayatı kısaltanlardır. Mafya’dan korkanlar mafya ile mücadele edemez. Terörden korkularak terör bitirilemez!
Bu hafta alt liglerimizdeki karşılaşmaları izledim. Bir karşılaşmada takım kaptanı uçarak rakibinin kafasına tekme atıyor diğer karşılaşmada deplasman takımının yedek kulübesini korumak için polis memurları sahanın içinde koruma duvarı oluşturuyor. Süper Lig’de yöneticilerin federasyona baskı yapma stratejileri 3. Lig’e kadar düşmüş. Elazığspor Başkanı mağduru oynuyor. “Turgutluspor, Batman’a bilerek yenildi, şike var.” diyerek Turgutlu-Batman karşılaşmasını izledim, Batman kalecisi doksandan birçok top çıkardı. Halbuki, Elazığspor Başkanı şikeyi arıyorsa kendi maçına bakmalı. Elazığ, deplasmanda oynaması gereken karşılaşmayı Eynesil sahaya çıkmadığı için hükmen kazanıyor. Başkan’ın derdi başka; mağdur edebiyatını oynayarak playoff’ta kendine avantaj sağlamaya çalışıyor. Futbolumuzun yukarısı ne kadar kirli ise, aşağısı da o kadar kirli!
TFF’DEN OLUMLU ADIM
TFF’nin yaptığı iyi bir şeyi görürsek övmek gerekir, ne de olsa çok az. Yazın, Milli Takımımız Avrupa Şampiyonası oynayacakken, zaman çok değerliyken; Süper Kupa Finali için Lig’i bir hafta erteleyen bir Federasyon iyi bir şey yapabilir mi? Türkiye Kupası’ndan elenen 2 kulübün maçını hafta içi Türkiye Kupası haftasına koysa, hem ligi uzatmayacak hem ülkeyi germeyecek. Ya da Olimpiyat’a katılsa altın madalyanın en büyük favorisi olacak bir Olimpik Milli Takım’a sahipken; umursamaz ve özensiz seçimlerle Olimpiyat elemesine konu Avrupa Ümitler Şampiyonası ön elemesinde grubumuzda bulunan Belçika, Danimarka, İskoçya ve Kazakistan’dan hiçbirini Türkiye’de yenemedik. Halbuki Olimpik Milli Takımlar 23 yaş altı futbolculardan oluşacak, bu takıma 23 yaş üstü 3 oyuncu da ekleyebiliyorsunuz. Arda Güler, Kenan Yıldız, Can Uzun, Rıdvan Yılmaz, Semih Kılıçsoy, Bertuğ Yıldırım, Doğan Alemdar, Ahmet Can Kaplan, Kazımcan Karataş’tan oluşan bir takım düşünün, bir de bu takıma 3 dilediğiniz oyuncuyu ekleyin; Hakan Çalhanoğlu, İrfan Can Kahveci ve Merih Demiral’ı örneğin. Bu genç takıma Paris’e gitmek yakışırdı, ama ne yazık ki 21 yaş altı Avrupa Şampiyonası’nı hiç önemsemedik. Yazık oldu. Ama, TFF’nin alt lig karşılaşmalarını TFF’nin Youtube kanalından yayımlamasını övmeliyiz. Güzel çekimler ve kaliteli sunuşlarla alt lig karşılaşmaları Anadolu’nın dört bir tarafında ilgi ile izleniyor. Gerçi, sezon boyunca Önce Fuchs Sports ve sonra FİL TV’den karşılaşmaların yayınlanacağı belirtilmiş ama ne yazık ki 2 deneme de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Neyse ki, TFF kendi liglerine kendi Youtube kanalında sahip çıkarak en doğrusunu yaptı. Umarım, alt liglerdeki playoff karşılaşmalarının hepsi bu kanal ile izlenebilir.
GÖZBEBEĞİMİZ TRT SPOR YILDIZ
Türkiye’nin gözbebeği spor kanalı TRT Spor Yıldız’dır. Yayın hayatına başladığı günden beri dört gözle takip ediyoruz. Geçtiğimiz hafta da birçok spor organizasyonunu TRT Spor Yıldız’dan takip ettik. Ama ne yazık ki, programlama ve duyurularda özensizlik var. Bu özensizlik Olimpiyat’a kadar giderilmezse, onlarca spor dalında yüze yakın sporcu ile temsil edileceğimiz Olimpiyatlarda sporcularımızın yarışlarını kaçırabiliriz. TRT Spor Yıldız’da geçtiğimiz hafta neler vardı, nasıl yayımlandı? Avrupa Judo Şampiyonası vardı. İlk günler derli toplu yayınlanıyordu. Sonra Şampiyona kayboldu. Kayra Özdemir’in nasıl madalya kazandığını öğrenemedik, sadece karşılaşmadan sonra spor haberlerine konu oldu. Bir gümüş ve üç bronz kazandığımız şampiyonanın başlangıcını gördük, bitişini göremedik. Avrupa Boks Şampiyonası’nda 3 altın 2 bronz kazandık. Buse Naz Çakıroğlu ve Busenaz Sürmeli’nin final karşılaşmalarının saatini ne Türkiye Boks Federasyonu’nun sitesi ne TRT Spor Yıldız duyurmadı. “Finaller cumartesi ve pazar günü oynanacak” diye genel bir ifade ile kızlarımızın final karşılaşmalarını bekledik. Final maçının saatinin duyurusu neden yapılmaz? Neyse ki, Samet Gümüş’ün finalini cimnastik izlerken yakaladık. Dünya Okçuluk Kupası 1. ayak yarışlarının cumartesi ve pazar sabahı 05.00 ve 09.00’da yayımlanacağı duyuruldu. Herhalde sabah 05.00’te uyanık spiker bulunamadı, Çin’de düzenlenen ilk etapta sabah seansı atışları yayımlanmadı. Avrupa Cimnastik Şampiyonası’nda Türk sporcuların mücadelesini keyifle izledik. Ahmet Önder ve Ferhat Arıcan’ın sakatlığında ve İbrahim Çolak’ın yeni sakatlıktan dönmüş haliyle; bu 3 sporcumuzun yokluğunda yarışan takımımızın Avrupa dördüncüsü olması Paris’e gidecek sporcularımızın belirlenmesinde ciddi rekabet olacağını gösterdi. Paris bileti, cimnastikte aslanın ağzında. Avrupa Para Yüzme Şampiyonası’nı EBU’ya üye kanallar yayımladı. Ne yazık ki, 7 engel tanımayan yüzücümüzün 12 madalya aldığı yarışları TRT’de izleyemedik. Sporcularımızın başarılarını Rai Sport’tan izledik. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu etapları çok keyifliydi. Bunca canlı yayımlanan organizasyon varken, TRT Spor Yıldız’da banttan sporcu tanıtım programlarının yayımlanmasını yadırgadım. TRT Spor Yıldız’a canlı yayımlanan spor karşılaşmaları yakışıyor. Zaten TRT Spor, diğer spor kanallarımız gibi bitmek bilmeyen ve sonunda hiçbir yararı olmayan futbol sohbetlerine teslim olmuş durumda. Herkes aynı anda aynı şeyi söylüyor bu programlarda.
YENİ BİR EUROLEAGUE GEREK
Euroleague çeyrek final karşılaşmaları skandal yönetimlerle başladı. Türk takımlarının İsrail takımları ile Türkiye’de oynamaları gereken karşılaşmaları Avrupa’nın en uç noktalarında oynatan Euroleague Yönetimi, çeyrek finalin ilk karşılaşmalarında Maccabi Telaviv’i İsrail’e bir moral öpücüğü olarak Berlin’de yapacağı dörtlü finale taşımak istediğini ve Berlin’de bir Türk-İsrail karşılaşmasını engellemek için Fenerbahçe’yi elemek istediğini belli etti. Panathinaikos yöneticileri, İsrail’e verilen bu öpücüğü açıkça dillendirdi. Euroleague’in soruşturma açmasıyla hedef tahtasına yerleştirilen Ergin Ataman’a İsrailli yetkililerin saldırıları gecikmedi. Ataman da bu saldırılara karşı dik durdu, gerekli yanıtları verdi. Önümüzdeki sene Paris, Londra ve Dubai’nin ısmarlama takımları ile iyice kaliteden uzaklaşacak Euroleague’de bulunmanın Türk takımlarına yararı yok. Geçtiğimiz sene Partizan, Real Madrid’in diskalifiye edilmesi gereken bir ortamda 2-0 öne geçmişken çeyrek finalde elendirildi. Real Madrid’in şiddet uygulaması Euroleague tarafından ödüllendirildi. Bu sene Panathinaikos karşısında Maccabi korunurken; Fenerbahçe’nin Monaco’dan 2-0 ile dönmesi açıkça engellendi. Monacolulara ayakla oynama, faul yapma, top sürme serbestti. Euroleague’e gereken yanıtı Doğu Avrupa kulüpleri vermeli. Önümüzdeki sezon Fenerbahçe, Efes, Panatinaikos, Olympiacos, Kızılyıldız ve Partizan; CSKA, Unics ve Kazan gibi Rus takımları ve Çin’in güçlü takımları ile bir lig kurabilir. Bu ligin niteliği Euroleague’den fazla olur. Kulüplerin kazandığı gelirler de artar. Rus bir başkanı olan Uluslararası Boks Federasyonu her sıklette Avrupa Şampiyonu olan sporcuya 15.000 Euro, ikinciye 10.000 Euro, üçüncülere 5.000 Euro ödül verirken; Rusya’yı yarışlarına almayan Avrupa Cimnastik Federasyonu 2023’te yılın takımı seçilen Türkiye’ye 2.000 Euro ödül veriyor. Eğer işe profesyonel açıdan da bakacaksanız; Euroleague’de Atlantik’in ağız kokusunu çekmeye ne gerek var? Eurolegue’in normal sezonunu açık ara önde bitiren Real Madrid bile, ülkesinde FIBA Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Unicaja’nın arkasında. Euroleague’in değeri artık bu; Türk sponsorlar da verdiklerinin karşılığını almak istiyorlarsa Doğu Avrupa’da kurulacak yeni bir ligi desteklesinler. Rusya’da satılacak uçak biletini Avrupa’da satamazlar…