Ben TRT’nin her zaman dostuyum
Aynı vurdumduymazlık devam ediyor. Kamuoyunu hatalı yönlendirmek, ardından bir özür bile dilemeden yayına devam etmek… Bu satırlardan yaptığım uyarıları ise umursamıyorlar, beni muhatap almıyorlar. TRT Spor yöneticileri benim bir dost olduğumun farkına varmalı…
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda 4 grubun maçlarının tamamlandığı gece TRT Spor’da turu geçersek kiminle eşleşeceğimiz tartışılıyor. O gece itibariyle, matematiksel olarak İspanya ve Avusturya’dan başka hiç kimse ile eşleşme olasılığımız yok.
Stüdyodaki TRT kökenli olmayan sunucu “Ben İngiltere ile eşleşmek isterim” diyor. Stüdyodaki yorumcu “UEFA açıkladı İngiltere ile eşleşme olasılığımız var” diyor. Böyle bir açıklamanın olması da mümkün değil. Turnuvanın statüsü belli, kurallar belli, kimin kiminle eşleşeceği belli. Çıldırıyorum; kamunun kanalı nasıl böyle yanlış bilgi verebilir diye. Yazacak kimsem yok, sosyal medyamda yazıyorum: “İngiltere de nereden çıktı diye?” TRT Almanya’ya bağlanıyor; Almanya’dakiler de “İngiltere’nin az olasılığı olsa da” diye lafa başlıyor. Olmayan olasılıktan bahsediyorlar.
Geçtiğimiz hafta TRT Spor’un yayın seçkisindeki hatalarını yazdım. Kimse aramadı. Ben kamucuyum, devletçiyim. TRT Spor’un en nitelikli spor yayınını yapmasını isterim. Arayan olsaydı, bu hataları uzun süredir yaptığım gibi arayana söylerdim. Arayan olmayınca, bu köşede yazıyorum, ne yazık ki! İzleyiciye saygısızca yanlış bilgilerin verildiği yayınlar yapmanıza kesinlikle izin vermeyeceğim. Olabilir; herkes benim gibi zeki olmayabilir, herkes turnuva statülerini benim gibi yakından takip edemeyebilir, herkesin her statüyü takip edecek kadar yabancı dili olmayabilir. Ama bir kulak verin, dinleyin; burada kişilerin değil TRT’nin sevdalısı bir kardeşiniz var.
Geçtiğimiz haftaki yazının öznesi TRT idi. Başka biri değil. Yazının son 2 paragrafı köşeme sığmadığı için web sitesinde yayımlandı. Gazetedeki yazı da “Hakan Altürk” ile bitti. Hakan Altürk ile bir kez bile yüz yüze görüşmedim. Meğer beni arayacaklarmış da, önceki TRT Spor Koordinatörünün adının geçtiği için aranmamışım. Yazının konusu sizdiniz, Hakan Altürk değil; beni aramanız beni yüceltmez, size de bir şey kaybettirmez. Ben dostum.
2021 Ekim’inde Türkiye’de Kış Olimpiyatları Körling Ön Elemesi yapılıyordu. Hem erkek hem kadın takımlarımız başarılı idi. Türkiye’de böylesine bir organizasyon yapılır da, TRT neden yayınlamazdı? Köşemde bunu eleştirdim. Yazımın yayınlandığı günün sabahı TRT Genel Sekreteri İbrahim Keleş aradı.
Mesai saatleri içerisinde de olsa; hem kadınlarda hem erkeklerde birer karşılaşmanın yayınlandığını söyledi. Ben yayımlanan o birer karşılaşmayı atlamışım, ama o birer karşılaşma ülkede körlingin sevilmesini sağlayamazdı ki! Hiç önemli değil, TRT Genel Sekreteri yazıma, bana ama her şeyden önce çalıştığı kuruma değer vererek beni aramıştı. Hemen ardından o zamanın Spor Koordinatörü Hakan Altürk aradı. Sonra, TRT’nin yayınlarına dair olumsuz hiç birşeyi köşemde yazmadım. Yazdığımla ilgilenen TRT’de üst düzey bir muhatap vardı.
Köşemde daha önce yazdığım Cumhuriyet düşmanı bir filmi TRT’de mi yayınlanıyor? İbrahim Bey’e mesaj attım, gerçekten de bir daha ülkemizi aşağılayan bu film TRT’de yayımlanmadı.
Ya da görme engelli sporcularımızın bizi gururlandırdığı spor dalının adı ekranda “Goalball” şeklinde İngilizce mi yazılıyor; ya da UEFA Milletler Ligi’nde alınacak dereceye göre belirlenecek Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu torbalarında stüdyoda hata mı yapılıyor; ya da UEFA Milletler Ligi’nden Avrupa Şampiyonası’na katılım statüsü yanlış mı söyleniyor; ya da Türkiye’de organizasyonu yapılan ve milli sporcularımızın katıldığı bir önemli turnuva mı var; ya da maç yayınlarında spiker arkadaşlarımız diğer maçların skorlarını söyleyip sundukları maça saygısızlık mı yapıyor; ya da FIVB Challenger Kupası’na katılmamız kesin olmasına rağmen stüdyoda hala şarta bağlı ifadeler mi kullanılıyor, ya da Avrupa Oyunları’na katılacak sporcu listesi hatalı mı yayınlanıyor; ya da basketbol maçı anlatılırken değerli sunucumuz puan eşitliğinde aradaki maça bakmak yerine genel averaj hesapları mı yapıyor; ya da makaralı yay mücadelesi makaralı yayın Olimpik olmamasına rağmen Olimpiyat elemesi olarak mı sunuluyor; bunlar gibi onlarca hatada Hakan Bey’e ileti gönderiyordum. İlgileniyordu ve düzeltiliyordu.
Dolayısıyla, bu köşede Devlet’in yayın organı TRT’yi eleştirecek hiçbir şey yazmama gerek kalmıyordu. Beni muhatap almadığınız sürece her hafta onlarca hatanızı bu köşeden öğreneceksiniz. Gerçi bir okul olan TRT, dışarıdan kendisinin yetiştirmediği sunucuları almaya devam ederse bu hatalar da bitmeyecek gibi.
Aydınlık’ın bu köşesinde bu hafta yedinci yılımı tamamladım. Umarım, hayatımın sonuna kadar bu onuru taşırım. Tek derdim Türk sporunun saygınlığı için mücadele etmek. Bu gazetedeki hiç kimse birinin adamı olmaz, bu gazetedeki her yazarın tek kaygısı “Türkiye”dir. Varsa eski koordinatörle derdiniz, açıklayın. Yaptıysa, eski bir sunucunuz TRT çalışanlarına bir saygısızlık, açıklayınız. TRT, Devlet’in yayın kuruluşu. Şeffaf olacak, millet ile olacak. TRT’de beraber sevineceğiz, beraber üzüleceğiz.
Yedi yıl boyunca bu köşede yazdıklarım sonrası birçok değerli kişi, hemen beni aradı. IOC’yi, TMOK’yi ve Uğur Erdener’i eleştirdiğim bir yazı sonrası; hemen Prof. Dr. Uğur Erdener aradı. Satır satır eleştirilerimi muhatap alıp yanıt verdi. Dünyanın en saygın spor insanlarından Uğur Erdener bir şey mi kaybetti? IOC’yi hala eleştiriyorum. Ama bir daha TMOK’yi eleştirmedim.
Hatalı bir bilgi paylaştıklarında Uğur Bey sayesinde iletişim kurduğum TMOK İletişim Sorumlusunu aradım. İletişim kurarak TMOK’nin hata yapmasını engelledik. Bazen de, Türkiye’nin en başarılı Federasyon Başkanı Suat Çelen’i övdüm. Suat Başkan’ın bir telefonu bu yazıları daha severek yazmama neden oldu. TVF’yi çok ağır eleştirdiğim yazılardan sonra, ülkemizin gururu bir başka spor dalımız voleybolun başkanı Akif Üstündağ ile görüştüm.
Bir solukta adını sıraladığımız bu değerli yöneticilerin başarısının birçok nedeni vardır, ama bunlardan biri de iletişime açık olmalarıdır.
Dünya Atletizm Birliği Words Athletics’in Türkiye’de atletizm dereceleri üzerinde manipülasyon uygulandığını yazdığımda Federasyon Başkanı Fatih Çintimar elinde benim yazım bir basın toplantısı yapmıştı. Kendisinin Uluslararası Federasyon Yönetimi’ne aday olabileceğine dair belgeyi sanki manipülasyon iddialarını çürüten bir belge olarak sunmuştu.
Bu basın açıklaması sonraki yazımın başlığı “Ben Dostum” idi. Ne oldu? Türk sporcular Olimpiyat barajını aşmak için yurt dışında turnuva turnuva dolandılar. Dünya sıralamasından gelen atletlerimizle beraber yaklaşık 11-12 atlet ile Paris’te temsil edileceğiz. Ama, kotayı alınlarının teriyle alan birbirinden başarılı atletlerle…
Tokyo Olimpiyatları’nda atletizmde 25 atletimiz vardı. Çintimar, 40 atlet ile temsil edileceğimizi söylüyordu. Atletizmi hesaba katmazsanız; Olimpiyat’a katılan sporcu sayımızda azalma yok. Tokyo’ya katılması World Athletics’e göre şaibeli olan bazı sporcuların Paris için kota alamaması nedeniyle Olimpiyat kafilemiz küçüldü gibi gözüküyor. Yoksa; Spor Bakanlığı ya da TMOK 2021’den daha başarısız değildir. Bir de şu kafileye “Team Türkiye” denmese; “Olimpiyat Türk Takımı” desek. Biz bankaya “JobBank” desek hoş olur mu?