29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Benzetmek gibi olmasın -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

“Şeyh Ebubekir-i Nişaburî, tekkesinden çıkmış, dervişleriyle bir yere gidiyordu.

Şeyh önde merkebe binmiş gidiyor, ardından da dervişler geliyordu. Birdenbire eşek, kuvvetlice yellendi.

Şeyh bu sesten vecde geldi, bir nara attı, elbisesini yırttı.

Hem dervişler, hem de kim gördüyse, şeyhin bu halini hoş görmedi, beğenmedi.

Bir zaman sonra birisi, ‘Neden eşeğin yellenmesinden vecde geldin, hallendin?’ diye sordu.

Şeyh dedi ki: ‘O gün şöyle bir baktım, yol kapanmıştı adeta; dervişlerim yolu doldurmuştu.

Önümde de dervişler vardı, ardımda da. Kendi kendime, hakikaten de Bayezid’den aşağı değilim ben!

Bugün nasıl dervişlerimle kalkmış, debdebeyle yola düşmüşsem şüphe yok, yarın da naz ve naimle (bollukta yaşayış) başım yücelerde, mahşer sahrasında giderim, dedim.

Ben tam bu düşüncedeyken eşek yelleniverdi!

Yani bu çeşit saçma düşüncelere dalana, bu türlü beyhude laflara kapılanlara, eşek osurukla cevap veriyordu.

Bu yüzden canıma bir ateş düştü; tam hallenecek zamandı, vecde geldim, hallendim.’

Sen ululuğa düşüp kaldıkça, hakikaten pek uzaklarda kalırsın, pek uzaklarda.

Ululanmayı yık, gururunu yak; hatta sana bir huzur geldiyse, onu bile yak, yandır!

Ey her an başka bir boyaya boyanan, senin her kılının dibinde bir başka Firavun var!

Sende varlıktan bir zerre bile kalmış olsa, münafıklıktan yüzlerce nişane kalmış demektir.

Benlikten kurtulup emin olsan, iki âleme de düşman kesilirsin!

Bir günceğiz bende yok olsan, yokluğa ersen, bütün gece karanlıklarda kalsan aydınlanır, apaydın olursun!

A benlikle yüzlerce belalara uğrayan, ben deme de İblis’in şerrine müptela olma!”

Musa ile İblis

“Ulu Tanrı, Musa’ya gizlice dedi ki: ‘İblis’ten de gizli bir şey öğren!’

Musa yolda İblis’i görünce, İblis’ten gizli bir şey, bir nişane öğrenmek istedi.

İblis dedi ki: ‘Daima şu sözü hatırında tut; ben ben deme de, benim gibi olma!’

Sende bir kıl ucu kadar varlık, benlik olursa, kâfirsin; sende kulluk yoktur!

Yolun sonu muratsızlıktadır; erin şöhreti, adının kötüye çıkmasındadır!

Çünkü bu yolda murada erdin mi, derhal o anda sende yüzlerce varlık, benlik baş gösterir!”

***

Yukarıdaki satırları okuyunca, Özdemir İnce kafayı tırlattı, vaaz vermeye başladı diye düşünmüş olabilirsiniz.

Bu öyküleri, bu meselleri ben yazmadım, Feridüddin Attâr (1140 civarı-1220 civarı) yazdı. Öyküleri Mantık Al-Tayr (İş Bankası Kültür Yayınları, s. 228, 229) adlı kitabından aldım.

Feridüddin Attâr, klasik Fars edebiyatının 12. yüzyıl sonu-13. yüzyıl başındaki en önemli şair-düşünürlerinden biridir. İlahiname ve Tezkiret-üt Evliya gibi yapıtlarının yanı sıra, en tanınmış mesnevisi sayılan ve Mevlanâ dahil kendinden sonraki pek çok büyük şairde iz bırakan Mantık’ut-tayr’da (Kuşların Dili) da ise Attâr, denebilirse, yolun ve yolculuğun kişileri bulmak istediklerinin ta kendisi kıldığını etkileyici biçimde göstermiştir.

Ben de ondan aldığım ilhamla “Yol da benim, yolcu da benim” diyebilmişimdir!

Kıssadan hisse

Kıssadan hisse: Eşek yellenmese bile insanın karşısına bir yığın işaret, yapısalcıların diliyle gösterenler çıkar: Dereyi geçerken eşeğin anırması ki şeytan görmüş demektir; yolda yürürken (elbette şehirde değil) karşına domuz çıkması ve kaçarken sana bakması; tilkinin kümesten tavuk çalması; evin damında üç gece üst üste baykuş ötmesi... At sırtından düşmenin sözü bile etmiyorum.

***

“Müslüman kişilerin sokakta yürümeleri, tıpkı diğer davranışlar gibi, din emirleriyle düzenlenir: Ne fazla hızlı ve fazla yavaş yürümek, yürürken fazla kibirli görünmemek gerekir. Sesini keserek yürüyen kişi makbuldur. Bu zorunluluk özellikle Kur’ân’ın Lokman Sûresi’ndeki şu âyetle dayatılmıştır.” (İlhan Arsel, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları, Din Adamları, Kaynak Yayınları, Üçüncü Basım, 1996, s. 92)

Lokman, 31:18: “İnsanlara yanağını bükme (kibirlerek boynunu bir yana büküp yüzünü insanlardan öte çevirme) ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah kendini beğenip övünen kimseyi sevmez” (Prof. Dr.Süleyman Ateş, Kur’ân’ı Kerîm’in Yüce Meali)

Lokman, 31:19: “Yeryüzünde tutumlu ol! (Orta yürü, ne çabuk ne de çok yavaş git, ölçülü hareket et), sesini de kıs! Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.” (Age)

***

İki âyetin de anlamı açık ve seçik. Anlaşılmayan bir yanı yok. Ama 19. âyetin sonu epeyce yoruma muhtaç. İnsanoğlunu “Sesini kıs!” diye uyardıktan sonra, “çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir” buyuruyor. Demek ki yüksek ve öfkeli bir sesle bağıra bağıra konuşan kimseyi eşeğe benzetiyor âyet.

Keşke, eşeğe değil de başka bir şeye benzetseydi. Ben eşek anırmasına meftunumdur. Hele sabahları. Eşekler, dere geçerken mutlaka işerler ve evlerine yaklaştıklarını anladıkları bir yerde mutlaka anırırlar ve tırısa kalkarlar.

Övünmek gibi olmasın ama eşek anırtlamakta çok mahir biri olduğumu söyleyebilirim. Ülker bu konuda bana hiç inanmamıştır. Ama 2007 seçimleri öncesinde, nabız tutmak için Ege bölgesinde dolaşırken, bir köyün yanından geçiyorduk. Baktım, kulakları düşük yaşlı bir eşek, çitin arkasında. Arabayı durdurdum. Başımı pencereden çıkardım. Eşek yaşlı olduğu için, umutsuzca, “Zerrrik zerrrik!” demeye başladım. İki, üç... Sonunda eşeğin burun kanatları titreyerek gerilmeye başladı ve sonunda o muhteşem eşek sesi. Mest oldum! Ve muzaffer bir şekilde Ülker’e baktım.

Heyhat! Seçim tahminlerimde eşek anırtmam kadar başarılı olamadım.

Seçim sonuçlarında yüzde on seçim barajı kadar din adamlarının yalanları da etkili olmuştu.

NOTA BENE:

Yüzde 10 seçim barajı kaldırılmadan herhangi bir seçime girmek, halka ve demokrasiye ihanettir!