22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Beş Yüzyıllık Devrin Kapanışı

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

Dünyanın Batı merkezli hali, son beş yüzyılı kaplıyor. Batı’nın büyük ilerlemesi, sömürgecilikle içli-dışlı yaşandı. Kimi büyük düşünce adamları, barbar - vahşi - medeniyetsiz doğunun büyük aydınlanma için sömürgecilere muhtaç olduğunu ileri sürecek kadar imanlılar idi. Batı Avrupa’daki küçük ada ülkelerinin ve krallıkların tüccarları, koskocaman Asya’yı, Afrika’yı, Amerika kıtasını talan ettiler.
1500’lü yıllardan başlayarak 19. yüzyıla kadar süren bu döneme sömürgecilik çağı denir.
***
19. yüzyılın sonlarında sömürgen dünyada haller değişti.
Önderlik ticaretten sanayiye geçmişti; 1800’lü yılların sonunda her ikisinin birden, mali sermaye denen yeni bir sermaye türünün bayraktarlığı altına girdiği görüldü. Bu yeni bir karakterdi. Beşyüz yıla varan sömürgecilik çağında başka bir aşama doğmuştu; buna emperyalizm çağı adı verildi.
Emperyalizmin mekânı, sömürgecilik çağındaki gibi, yine dünyanın Batı toprakları idi. Oralarda serbest piyasa ekonomisinin yerini tekelci kapitalizme bıraktığı saptandı.
***
Emperyalizm çağında zaman adeta hızlandı.
Sömürgeciliğin klasik yolları geriye doğru çekilirken, emperyalizm yeni yollar icat etti. 20. yüzyılda, Birinci Dünya Savaşından sonra askeri işgallerin yerine mandacılık, himayecilik konmak istendi. Sömürgelerde, bunların gönüllüsü yerli aydın bulmak da pek zor değildi. Kendi başına medeniyete erişemeyeceğine inandırılmış doğulu aydınlar, aralarında ‘kimin mandası ya da himayesi daha iyi’ diye şiddetli tartışmalara bile tutuşmuşlardı. Suriye’deki Fransız, Irak’taki İngiliz manda/himayeleri mi, yoksa yeni doğma emperyalist ABD’ninki mi? Bu yollar Türk Devrimi karşısında tartışıldığıyla kaldı; fakat Suriye ve Irak’ta olduğu gibi uygulamaya sokulabildi.
Ama artık ulusal devrimler ve sosyalizm çağı başlamıştı. Uygulamaya sokulabildiği yerlerde bile olmadı; 1960 yılı geldiğinde, mandacılık ve himayecilik usülleri dünyadan temizlendi.
***
İkinci dünya savaşının sonunda, emperyalist ülkelerde tekellerin devletlerle içiçe geçtiği gözlendi; buna tekelci devlet kapitalizmi adı verildi.
‘Egemen devletler arası’ ilişkiler, borçlandırma mekanizmasıyla biçimlendirildi. Vurucu güç NATO adı altında, iktisadi işgal ise Birleşmiş Milletler’in çatısı altındaki IMF ve Dünya Bankası eliyle yürütüldü. IMF bir adım önde, Dünya Bankası iki adım geride, sömürgelere ‘yoksulluk kısır döngüsü’ içinde kıvrandıklarını; bu kısır döngüyü kırmak için zorunlu kaynak olarak ‘ilk tasarruf’u kendilerinin kredi olarak vereceklerini söylediler. İlk tasarruf - yatırım - daha çok tasarruf - daha çok yatırım -... derken, her ülke kendi ivmesini yakalayacaktı. Kimse pek bir şey yakalayamadı; sonunda azgelişmişlik gelişti ve derinleşti.
***
Emperyalizm çağında tekeller şişti.
1980’lerde devlet-bağını kesip kendi dünya iktidarlarını aramaya çıktılar. Tekelci devlet kapitalizmi, yerini tekelci küresel kapitalizme bırakacak gibiydi. Küreselcilik çağı...
IMF ile Dünya Bankası bunların hizmetinde daha çok ter dökmeye başladı. Ama onlar önceki aşamanın kurumlarıydılar; gözden düşmeye başladılar. Küreselcilik dönemi, çok-taraflı ticaret ve hizmet anlaşmaları sistemiyle yürütülmeye, bu misyon da 1994’te ‘dünya hükümeti olacak’ denerek kurulan Dünya Ticaret Örgütü (WTO) adlı kuruluşla yönetilmeye başlandı. Tek tek ülkelerin tüm üretim, maliye, tüketim dünyaları, ‘şeffaflık’ - ‘hesap verebilirlik’ - ‘bağımsız mali denetim’ safsatalarıyla, emperyalizmin gözlem ve denetimi altına alındı. Tahribat yüksek; ama gelin görün ki hedeflerine tam olarak ulaşamadılar.
‘Gelen yeni dünya’nın hükümet adayı, ticaret anlaşmalarıyla birlikte, 2008 yılında askıya alındı.
***
Şimdi?
Şimdi emperyalizm, yeni sömürgecilik ve küresel sömürgecilik devrelerinden sonra üçüncü devresinde bulunuyor. Emperyalizm, küreselcilik [özelleştirme, liberalleştirme, deregülasyon, vb.] sayesinde denetimi altına aldığı iktisadi ve mali dünyayı, şimdi yaptırımlar [sanctions] mekanizmasıyla terbiye etmeye çalışıyor.
İşi çok zor!
Çünkü şimdi, 500 yıllık Batı iddiası çökmüş, yerine Avrasya -Doğu iddiası doğmuş bulunuyor. Dünya sistemi başka bir çağa taşınıyor.