Beşinci kol
İspanyol İç Savaşı’nın (1936-39) son aşamasında Franco kuvvetleri Madrid kuşatmasını daralttı. O sırada isyancı ordunun Cumhuriyet rejimine karşı kullandığı falanj hareketinin (faşist milis) dört faaliyet alanı vardı. Buna bir beşincisini eklediler: Beşinci Kol. Örgüt Madrid’in içinde harekete geçti. Asılsız söylentilerle kenti savunan kitlenin moralini bozarak savaş azmini zayıflatmakla, Cumhuriyet’i oluşturan sol hareketleri birbirine düşürerek kendi kitlelerinden koparmakla görevliydi. Cumhuriyetçi bölgede sabotaj yaptılar, suikast düzenlediler, işleyen ne kadar sistem varsa hepsini felç etmek istediler.
Aslında Beşinci Kol faaliyetinin tarihi çok eskidir, Truva Savaşı’na (MÖ. 1184) kadar uzanır. Yakın zamanlarda, II. Savaş sırasında Nazi Rejimi’nin parçası olan Gehlen Örgütü bütün Avrupa’da işgal öncesinde ve sonrasında Beşinci Kol faaliyeti yürüttü. 1944’te Almanlar yenileceklerini anladıklarında yerini Werwolf örgütüne bıraktı. Alman ordusunun çekildiği her yerde bu örgüt dehşet saçarak karışıklık çıkardı. Amerikalılar Berlin’e ulaştıklarında Gehlen Örgütü’nü arşivi ve uzmanlarıyla birlikte devraldılar. O zamana kadar Stratejik Hizmetler Bürosu (OSS) olarak anılan Amerikan istihbaratı Gehlen Örgütü’nü taklit ederek CIA’ya dönüştü. NATO’nun omurgası CIA, CIA’nın sopası Gladyo ve hepsinin babası Gehlen Örgütü’dür.
Beşinci Kol faaliyeti o zamandan bu yana elbette büyük bir gelişme kaydetti, inceldi ve dolaylı savaşın bir parçası oldu. Başka ülkelerin devlet kurumlarına, askeriyesine, üniversitelerine sızma; yabancı vakıf paralarıyla aydınları, yazarları, bilim adamlarını yemleyerek kullanma; politikacıları ve siyasi partileri yönlendirme; medyaya bilgi belge sızdırarak ülkeleri kendi içinde kamplaştırma; hatta katliamlar, suikastlar ve sabotajlarla darbe ortamı yaratma gibi faaliyetler Soğuk Savaş döneminde bütün hedef hükümetlerin her an kırılabilecek ince bir buz tabakası üzerinde yürümelerini sağladı.
Bu ince buz tabakası Berlin Duvarı’nın çökmesiyle birlikte kırıldı. Hedef ülkeler buzlu suların içinde debelenmeye başladılar.
Günümüzde oyun çok açık oynanıyor. Çünkü kapitalizm mafyalaştı ve emperyalizmin en azından görünüşü kurtarmak için arkasına saklanacağı bir uluslararası hukuk düzenine ihtiyacı kalmadı. Hedef ülkelere kendi neo-liberal iktisat politikalarını dayatan, halkların varını yoğunu yağmalayan emperyalizm, bu ülkelerin yönetimlerini küresel kapitalist mafyanın havuç ve sopayla idare edilen şubelerine dönüştürdü.
Bu arada bize de karma ekonomi, toplumsal kalkınma, iktisadi planlama, üretim ekonomisi, kuvvetler ayrımı, parlamenter sistem, hukukun üstünlüğü, üniversitelerin özerkliği, sendikaların özgürlüğü gibi kavramlar unutturuldu. “Mafya-gladyo-tarikat rejimi” içinde bütün siyasi ve iktisadi değerlerimizi terk ederek sonunda tek parti yönetimine sürüklendik. Siyasi iradeyi Saray’a kadar sivrilttiler. Sınıfsal dayanağını (burjuvazisini) kaybetmiş, kendi kitlesini yabancılaştırmış bir sivri uç! Şimdi bu sivri ucu değiştirmeye, hizmette sınır tanımayan bir iktidar oluşturmaya çalışıyorlar. Darbeyi beceremeyince, kendi yarattıkları, içini dışını bildikleri siyasi iktidarın kirli çamaşırlarını savurmaya, dekont dağıtmaya, parayı (havuç) ve sopayı (iç karışıklık) aynı anda kullanmaya başladılar.
Beşinci Kol faaliyetinin Türkiye’de 65 yıllık geçmişi var. Faaliyetin zirvesi FETÖ örgütüdür. Fakat faaliyetin siyasi partileri, medyayı, ideolojik ve kültürel yapıları, tarikatları ve cemaatleri kapsayan bir derinliği de var. “Biz Batı’dan kopamayız, asla bağımsız olamayız!” feryatları buz dağının görünen ucundan ibaret.
Büyük kriz zamanlarında yönetenler eskisi gibi yönetemezler ve yönetilenler eskisi gibi yönetilmek istemezler. Kitleler öne çıkar. Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’nda dediği gibi, “Kahreden yaratan ki onlardır, destânımızda yalnız onların maceraları vardır.” Şimdilik sadece İzmir Marşı’nı söylüyorlar.