Bilimadamlarından ikinci iklim uyarısı
Bundan 25 yıl önce, 1992’de, “Kaygılı Bilim adamları Birliği” adı altında 1700 bilim insanı, tüm insanlığa bir uyarı bildirgesi yayımladı.
Aralarında Nobel ödülü sahibi olanların da bulunduğu bilim adamlarının hazırladığı, “Dünya Bilimadamlarının İnsanlığa Uyarısı” başlığı altındaki bu bildirgede, insan kaynaklı faaliyetlerden dolayı, ozon tabakasındaki incelme, temiz su kaynaklarının azalması, deniz ve okyanuslarda yaşamın tehlike altına girmesi, ormanların yok edilmesi, biyo çeşitliliğin azalması, iklim değişimi ve insan nüfusunun aşırı artışı gibi konularda büyük bir tehlikenin ortaya çıktığı ve köklü önlemler alınmazsa bunun yıkıcı sonuçlarının olacağı uyarısı yapılmıştı.
1700 bilim adamının imzasıyla yayımlanan bu tarihi bildirgeden 25 yıl sonra bu kez, 184 ülkeden 15 bin 364 bilim insanının imzasıyla 'İnsanlığa 2. Uyarı' bildirgesi yayımlandı.
Oxford Academic dergisinde (Bio Science ve Washington Post da yayımladı) yayınlanan bildirgeye göre bilim insanları, Dünya’nın ekosistemi için en büyük tehlikenin küresel ısınma olduğunu belirterek, insanoğluna birinci uyarının yapıldığı 1992’den bu yana geçen zaman içinde küresel hava ısısının yarım derece, yıllık ortalama karbondioksit atıklarının ise yüzde 62 oranında arttığına dikkat çekti.
Aynı zaman içinde ulaşılabilir içme suyu rezervlerinin, ormanlık alanların azaldığı, okyanustaki düşük miktarda oksijen içeren ‘ölü bölgelerin’ sayısındaysa çok ciddi artış olduğu kaydedildi.
İnsanlık büyük sınavdan çakmıştı.
1992’den bu yana tek iyi gelişme ozon tabakasında meydana geldi.
Bilim insanları, ülkelerin kloroflorokarbonların atık miktarında kısıtlamaya gitmesi sonucunda stratosferdeki ozon tabakasındaki deliğin küçülmesinin sağlandığını belirtti.
Son çeyrek yüzyılda Dünya nüfusunda 2 milyarlık artış yaşandı, diğer memeli, sürüngen, amfibi ve balık popülasyonunda ise yüzde 30 oranında azalma oldu.
Uzmanlar, dünyadaki akıllı yaşam formunun yani insanların (yine kendilerinin yarattığı) büyük bir tehlike altında olduğunu ve zamanın azaldığını vurguladı.
15 bin 364 bilim insanı, insanoğlunun gezegenimizin ekosistemine olumsuz etkisini azaltabilecek 13 tedbir önerdi.
İşte o önlemler:
1-Dünya deniz, kara ve okyanuslarındaki belirli bölgelerin koruma altına alınması
2-Dünya ekosisteminin sürdürülebilmesi için orman ve çayırların yok olmasının önüne geçilmesi
3-Ormanlık alanların yakınlarına yerli bitkilerin dikilmesi
4-Yaban hayatının korunarak, o bölgelerde yok olmakta olan vahşi yaşamın arttırılması
5-Yabani hayvanların avlanması, satışı ve ticaretinin yasal önlemlerle önlenmesi
6-Gıda sarfiyatının azaltılması ve bunun için eğitim programlarının hazırlanması
7-Gönüllü aile planlaması ve eğitimin yükseltilmesiyle doğum oranlarının azaltılması
8-Çocuklarda doğa sevgisi ve çevre bilincinin artırılması için doğada eğitim uygulamaları
9-Olumlu çevresel değişim için gerekli mali düzenlemelerin yapılarak yatırımcıların buna teşvik edilmesi
10-Fosil yakıtların azaltılarak, yenilenebilir enerjiye ağırlık verilmesi, yeşil teknolojilerin teşviki
11-Küresel gelir dağılımındaki eşitsizliğin kaldırılması için gerekli mali, ekonomik ve siyasi tedbirlerin alınması, dünya kaynaklarını tüketen tüketim çılgınlığının azaltılması
12-Uzun vadede bilimsel olarak savunulabilecek bir insan nüfusu sınırı tespit edilerek, ulus ve liderlerin bunu onaylamasının sağlanması
13- İnsanların yemek alışkanlıklarında sebze ve meyve ağırlıklı diyetlerin teşvik edilmesi.
Özetlersek…
184 ülkeden 15 bin 364 bilim insanı artık liberalizm ve küreselleşme, serbest girişimcilik, de-regülasyon gibi dünyayı son 20 yılda mahveden ‘moda’ kavramları değil, aksine kamuculuğu, çevresel hukuku ve bilimsel sosyalizmi öneriyor.
Ama bu kafayla uygulanabilmesi çok zor.
Zaten bu yılın Haziran ayında 60 bilim insanı ve uzman, iklim değişikliği konusunda son 3 yılın kaldığına dikkat çekmişti. Uzmanlar, G20 zirvesi öncesi Dünya için çok geç olmadan harekete geçmek için 2020’nın hedef yıl olarak belirlenmesi çağrısı yapmıştı.
"Nature” isimli bilimsel dergide yayınlanan makalede uzmanlar, 2020 yılına dikkat çektiler.
Kaleme aldıkları makalede uzmanlar, "yıllık karbondioksit salınımının 2020 yılından sonra artmaya veya aynı seviyede seyretmeye devam etmesi durumunda, Paris İklim Anlaşması ile ortaya konulan hedeflere erişmenin imkansız hale geleceğini” vurguladı.
Aralık 2015'te 190'dan fazla ülke tarafından onaylanan Paris İklim Anlaşması, sera gazı emisyonunu 2030'a kadar 56 milyar ton düşürmeyi hedefliyor. Bu hedefle küresel sıcaklık artışının yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutulması isteniyor.
Daha kötümser bir bilimsel görüşe göre ise eğer böyle giderse ve hiçbir önlem alınmazsa, 2050 yılından itibaren dünyada büyük bir yok oluşa tanıklık edeceğiz. Merak edenler Interstellar filmine bakabilirler bu konuda.
İsterseniz bir bakalım küresel ısınma tehdidine karşı kimler önlem alıyor, kimler almıyor?
İKLİM DEĞİŞİMİ PERFORMANS ENDEKSİ
Alman çevre örgütü Germanwatch, Bonn'da devam eden BM Dünya İklim Konferansı'nda, 56 ülke ve AB'nin iklimi korumaya yönelik performansını gösteren bir rapor açıkladı.
Raporda incelenen 56 ülke "çok iyi, iyi, orta, kötü ve çok kötü" olarak sınıflandırılıyor.
En dikkat çeken nokta ise Çin ve ABD arasındaki fark. Çin, küresel ısınma ile mücadelede performansı itibarıyla düşük, yani turuncu renkle gösterilirken, ABD kırmızı yani çok düşük notu aldı.
Bu fark, 1990’lardan 2010’lara kadar tersi idi.
Demek ki dünya liderliğine yürüyen Çin, deli Trump’ın yönettiği ABD’den daha bilinçli.
Hiçbir ülke "çok iyi" kategorisinde yer almayı başaramadığı için listede ilk üç sıra boş kaldı. Germanwatch, bunun nedenini incelenen 56 ülke ile AB'den hiçbirinin 2015 yılında Paris’de imzalanan İklim Anlaşması’nın öngördüğü hedeflere ulaşmamak için yeterince çaba sarf etmemesini gösterdi.
Raporda son bir yılda iklimi korumak için en iyi performansı gösteren ülkeler sırası ile İsveç, Litvanya ve Fas oldu. Türkiye, iklim politikaları konusundaki performansı itibarıyla "çok kötü" notuyla listede 47'nci sırada yer aldı.
ABD Başkanı Donald Trump, 1 Haziran günü yaptığı açıklamada selefi Barack Obama'nın imzacılarından biri olduğu Paris İklim Anlaşması'ndan ayrıldıklarını söylemişti.