Bilimin yönü ve insanlığın eylemi
Aydınlık’taki köşeme Yön ve Eylem isminin uygun olacağını düşündüm. Endüstri Mühendisliğinin temel bilim alanlarının başında Yöneylem Araştırması gelmektedir. Yöneylem kavramı Türkçenin gücünü gösteren bir kelimedir. Yönelmeyi ve eyleme geçmeyi birleştiren harika bir türetmedir.
Yöneylem Araştırması’nın öncülü Harekât Araştırması’dır. İsimden de anlaşılacağı gibi askeri bir disiplin ya da askeri alanların faydalandığı bir bilim dalı olduğu görülmektedir. Türkiye’nin gelişiminde bu yöntemin katkısı olduğunu söylersem abartmış olmam diye düşünüyorum.
Sonraki yazımda Yöneylem Araştırmaları’nın tarihini anlatacağım. Köşe adıma ilham veren bu bilimsel alanın daha iyi kavranmasını isterim. Disiplinler arası çalışmalar ülkemizde büyük eksiklik. Bu konuyu da dile getireceğiz.
Bu kelimeyi Türk bilimine kazandıran hocaların hocası Prof. Dr. Halim Doğrusöz’ü saygıyla anıyorum. Üniversite sürecimde Yöneylem eğitimi aldığım değerli hocalarıma da saygılar sunuyorum. Türk akademileri insan odaklı çalışan, vatansever, ileri görüşlü, fedakâr hocalardan oluşuyor. Emperyalist işbirlikçisi yapılardan arındıkça üniversitelerimizin özgür, bilimsel, üretken niteliği aratacak. Bilim konuşacağız. Adam kayırmacılık, hile, hurda, vasatlık en büyük suç. Halim hocalarımızın geleneği yaşayacak.
Nasıl bir üniversite sorusunu tartışacağız. Okurlarımızdan bu konuda özgün fikirlerini iletmelerini isterim. Bu tartışmayı birlikte yapalım.
Geçen hafta başladığım Amerika’daki Yapay Zekâ Kararnamesi üzerinden devam edelim. 21 Kasım 2023 tarihli ilk yazımla birlikte değerlendirilmesini öneririm.
AMERİKA’NIN AVANTAJLARI, ASYA’NIN AVANTAJLARI; HAYATIN GERÇEKLERİ
Amerika, Yapay Zekâ Kararnamesi aracılığıyla iddiasını sürdürmek için avantajlı olduğu iki psikolojik alanı öne çıkarıyor; öncüsü benim, standartları ben belirlerim mesajını dünya kamuoyuyla paylaşıyor.
İnternetin, klavyenin, otomobilin, otoyolun, uzayın, teleskobun… standartlarını ben belirledim örneğin, der gibi. Günümüze kadar oyunun kurallarını belirlerken kendi çıkarlarını öne alan ve uzun vadeli planlarını uygulamak için zemin hazırlayan bir yöntem izledi Amerika. Sovyetler Birliği ile girdiği rekabeti hatırlayalım. Uzaya giden ilk insan Sovyetler Birliği’nin bilim insanıydı. Amerika Ay’a ilk ayak basan oldu. Psikolojik üstünlük için yüzlerce bilimsel gelişme peş peşe duyuruluyordu.
ABD Başkanı Biden’ın yayımladığı kararnamede 15 önde gelen şirketin bu kararların hazırlanmasında katkıları olduğuna değiniliyor. Yapay zekâ konusuyla ilgilenenler hatırlayacaktır, 22 Mart 2023 tarihinde Yaşamın Geleceği Enstitüsü (Future of Life Institute) tarafından imzaya açılan bir metinde yapay zekâ alanında yapılan “özel” geliştirmelerin altı ay süreyle durdurulması önerilmişti. İmzacılar arasında Elon Musk, yazar Yuval Noah Harari, Apple kurucu ortağı Steve Wozniak, Skype kurucu ortağı Jaan Tallinn, politikacı Andrew Yang ve aralarında Stuart Russell, Yoshua Bengio, Gary Marcus ve Emad Mostaque'ın da bulunduğu çok sayıda tanınmış yapay zekâ araştırmacısı ve CEO'su yer alıyor. Psikolojik üstünlükte bir diğer kutbun temsilcilerinin de kullanıldığı görülmektedir. Tez ve anti-tez tartışması Amerikan devletinin yönlendirmesi altında yapılıyor izlenimi baskın görüş olarak yayılmaya çalışılıyor.
Tabi ki hayat sadece Amerikan egemenliği ve kontrolü altındaki propaganda alanlarından ibaret değil. Yukarıda değinildi, çok kutuplu bir anlayış dünyaya yayılıyor hem de öngörülemez bir hızla ve Amerika’yı da etkisi altına alabilecek bir potansiyele sahip üstelik.
AMERİKA’NIN STANDARTLARI ARTIK DÜNYAYA YETMİYOR
Değişimin, gelişimin, yenilik ekonomisinin yönü Asya’da. Artık çok kutuplu dünyanın standartlarını belirleyecek bir sürecin içindeyiz. Amerika’nın kendi çıkarlarının -ki bunu kararnamede açıkça söylüyorlar- öne çıkaran bir rota insanlığın geneli için kabul edilemez bir noktaya taşınacaktır.
Öncü rolünü Amerika’ya bırakmamak için ülkeler uzmanlarının yürüttüğü yapay zekâ tasarımlarını, felsefelerini, matematiksel modellerini tüm insanlığın faydasına kullanılabilecek büyük projeler için ortaklaştırmalıdır. Gıda, su, arazi, kentleşme gibi kaynak planlamaları, ölümcül hastalıkların tahmini, robotik sistemlerin akıllanması ile insanın insana kulluğunun ortadan kaldırılması, kültürde sanatta insan üretimine yeni ilhamlar sunulması; eğitimde fırsat eşitliği, kalite, içerik açısından güçlendirmeler, sporcu yetiştirmede başarıyı arttırma, üretimde verimlilik... Listeye hepimiz gönlümüzce bir şeyler ekleyebiliriz. Evrensel boyutta planlamalar yapılması, insanın özgürleşmesi, kula kulluk düzeninin değişmesi için insanlığın elindeki en önemli araç yapay zekâ olacaktır. Bunlar umutlu fikirlerimiz.
Umutlu fikirlerden bahsettik ama işin gri bölgeleri hatta karanlık alanları da var. Bu noktaları ayrıca tartışacağız. Gri bölgelerde kimi zaman insanlık için risk taşıyan ama emperyalizme karşı ülkelerin kendilerini savunmak için mutlaka edinmeleri gereken teknolojiler yer almaktadır. Yapay zekâ destekli otonom yani insan kontrolü olmayan silahlı araçlar bunun en önemli örneğidir.
Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Xi Jinping ve ABD Başkanı John Biden’ın 15 Kasım Çarşamba günü San Francisco'daki Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde, Gri Bölge dediğim teknolojileri konu alan bir görüşme yapacaklarına yönelik haberler dolaşımdaydı. Nükleer bomba taşıyan otonom araçlar gri bölgeden karanlık bölgeye bir yolculuk anlamına da geliyor.
Son olarak, bu karmaşa içinde Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi Yönlendirme Kurulu Toplantısı yapıldı ve TSE bünyesinde Yapay Zekâ Ayna Komitesi kuruldu. Nedir, ne değildir sorularına birlikte yanıt arayacağız sonraki yazılarımızda.