22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bilimsel devrimin ölüm kalım savası

Rennan Pekünlü

Rennan Pekünlü

Eski Yazar

A+ A-

Yeni bilimin korunduğu desteklendiği ülkeler başta İngiltere olmak üzere, yeni toplumun utku kazandığı ülkeler oldu. İngiliz devrimciler usa vurmayı ön plana çıkarıp söylenceyle batıl inançları çöpe attılar. İngiliz bilimciler de Galileo’nun mekanik alanındaki çalışmalarını İtalya’dan kaçırdılar. İngiliz hükümeti İngiliz bilimine destek oldu. Bu destek, İngiliz bilimini diğer ülkelerin biliminden üstün kıldı. İngiliz ekonomisindeki hızlı büyüme, 100 yıl sonra endüstri devriminin gerçekleştirilmesini sağladı.

runo’ya karşı ileri sürülen suçlamalar kamuya açıklanmadığından Katolik biliminsanları ve Galileo, bu olayı Katolik kilisenin Copernicus’un dünya görüşüne karşı yönelttiği bir düşmanlık olarak görmedi. Aslında Kilisenin ve tutucu çevrelerin bu düşmanlığı, Copernicus’un kuramı utkuya ulaştıktan sonra bile sürdü.

İngiltere’de yaygın olarak onanmış olmasına karşın Copernicus modelinin çok az gözlemsel kanıtı bulunuyordu. O dönemin usta gözlemcilerinden Tycho Brahe, seçenek bir model ileri sürerek eski ile yeniyi uzlaştırmayı denedi. Brahe modelinde gezegenler Güneş çevresinde dolanıyor, Güneş de devinimsiz olan Yer çevresinde dolanıyordu. Brahe’nin evren modeli matematiksel olarak Copernicus modeline denkti; böylece Copernicus veya Brahe modellerinden birinin diğeri üzerine olan üstünlüğünden söz edilemiyordu.

KARMAŞIK DEVİNİMLER YERİNE BASİT ELİPS

    Bu denge 1609 yılında ansızın Copernicus yararına bozuldu. Brahe’nin ölümünden sonra Johannes Kepler onun gözlemlerini kullandı. Brahe’nin gözlemleri Batlamyus’unkinden 150 kez daha doğruydu. Böylece Kepler Güneş dizgesinin doğru bir betimlemesini yapabilecekti. Kepler geleneksel kürelerle işe koyuldu. Yıllarca uğraştı. Çok büyük çabalardan sonra eski evrenbilimin son artıklarını da süpürüp attı. 1609 yılında deneme ve yanılma yöntemiyle gezegenlerin çember yörüngelerde sabit hızlarla değil, eliptik yörüngelerde artan ve azalan hızlarla döndüğünü gösterdi.

Öyle ki, gezegenler eliptik yörüngeleri üzerinde birim zamanlarda eşit alanlar süpürecek biçimde dolanıyorlardı. Eliptik yörüngesi üzerinde Güneş’e yaklaşan bir gezegen daha büyük çekim kuvveti “duyumsayacağından” hızı artacaktır. Bu bulgu, taşıyıcı çember, gezegen çemberi ve kürelerden oluşan son derece karmaşık bir dizgeyi çökertmiş yerine basit elipsleri koymuştur.

Kepler’in dizgesi diğer tüm dizgelerden daha basitti. Bu dizgeyi Tycho Brahe’nin dizgesine yamamak olanaksızdı; çünkü bu durumda gezegenlerin basit eliptik yörüngeleri yerine karmaşık ve bileşik devinimler geçecekti.

SENE 1608: TELESKOP BULUNUR

Aynı yıl Hans Lippershey adlı bir Hollandalı teleskop adlı bir aygıtın patentini aldı. Sonraki yıllar içinde Galileo ve diğer İtalyan gökbilimciler teleskoplarını gökyüzüne çevirdiler. Galileo Jüpiter’in uydulara sahip olduğunu, Venüs’ün evreler gösterdiğini ve Ay’ın dağlarının varlığını duyurdu. Aristo’cu evren modeli için son derece önemli olan, “değişmeyen, kusursuz gökyüzü” böylece tuzla buz oluyordu.

GALİLEO’YA YAKTIKLARI BRUNO’YU HATIRLATTILAR

Yeni gözlemsel bilgilerle donanmış olan Galileo, Copernicus evren modelinin propagandacısı oldu. Galileo aynı zamanda Katolik hiyerarşiyi de bu yeni görüşün yanında yer almaya çağırıyordu. Cardinal Bellarmine, Bruno olayını anımsatarak Galileo’nun çabalarını bastırmak istedi. Katolikler Galileo’ya İncil’in dolaysız yorumundan başka bir şeye izin vermeyeceklerini duyurdular. İncil’de Güneş, doğan, batan, devinen bir gök cismi olarak sunuluyordu; bunun dışındaki bir yorum yasaktı! Copernicus’un eseri 1616 yılında yasak yayınlar dizelgesine girdi ve bu öğreti resmen yasaklanmış oldu.

Tüm baskılara karşın Galileo çabalarını sürdürdü. Galileo’nun Copernicus’un dünya görüşünü savunan “Dialogues on Two World Systems” adlı kitabı 1632 yılında yayınlandı. Bunun üzerine Kilisenin tepkisi hemen geldi: Galileo’ya Bruno örneği anımsatılarak pişmanlığa davet edildi ve ev hapsine alındı. Evrene ilişkin yeni bilimsel bakış açısı Katolik ülkelerde 100 yıla yakın bir süreyle yasaklandı.

TOPRAK SAHİPLERİ YENİLDİ BATIL İNANÇLAR ÇÖPE ATILDI

Yeni bilimin korunduğu desteklendiği ülkeler başta İngiltere olmak üzere, yeni toplumun utku kazandığı ülkeler oldu. 1642 yılında gerçekleştirilen İngiliz devrimi, toprak sahiplerinin yenilgisiyle ve bu sınıfın yeni tüccar ve fabrikatör sınıfları içinde öğütülmesiyle sonuçlandı. Commonwealth dönemi boyunca İngiliz devrimciler usa vurmayı ön plana çıkarıp söylenceyle batıl inançları çöpe attılar. İngiliz bilimciler Galileo’nun mekanik alanındaki çalışmalarını İtalya’dan kaçırdılar. Bu çalışmaları Kepler yasalarıyla bütünleştirdiler ve sonuçlarını 1638 yılında yayınladılar. Bu iki ayrı damardan gelen bilgileri kullanan Robert Hooke evrensel çekim yasasını oluşturdu. Daha sonra Isaac Newton, Hooke’un çekim yasasının Kepler’in yasalarını doğruladığını kanıtladı.

HÜKÜMET İNGİLİZ BİLİMİNE  DESTEK OLDU

Devrimin doruk noktasında elde edilen sosyal kazanımlar daha sonra yitirilmiş olmasına karşın toplumun temel dünya görüşü ve amaçları bir daha geri döndürülemeyecek biçimde dönüşmüş oldu. İngiliz hükümeti İngiliz bilimine destek oldu. Bu destek, İngiliz bilimini diğer ülkelerin biliminden üstün kıldı. Bu gelişmenin yanısıra İngiliz ekonomisindeki hızlı büyüme, 100 yıl sonra endüstri devriminin gerçekleştirilmesini sağladı.

Bilimsel devrime kaçınılmaz bir süreç olarak bakamayız. Bu devrim, acımasızca süren toplumsal çatışmaların bir ürünüdür. Evrenbilime ilişkin sorunların çözümü, bu çatışmada yeralan bireyler ve toplumların ölüm kalım savaşına dönüşmüştü. Çağcıl bilimin sonsuz ve sınırsız evrenini ancak 16. ve 17. Yüzyılların açık toplumu üretebilirdi. Yeni topluma maddi ve tinsel güç ancak böylesi bir dünya görüşünden gelebilirdi.