01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bindik bir alemete gidiyoruz kıyamete

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-
Türk ekonomisinin kötüye gittiğini artık aklı başında, iktidarın borazanlığını yapmayan herkes söylüyor.
AKP’nin 14 yıllık iktidarını, son iki buçuk ayında Türk lirası dolar karşısında yüzde on üç değer kaybetmiş. Bunun anlamı, iğneden ipliğe her şeye zam gelecek demektir.
Türk lirasının bu değer kaybı enflasyonun yüzde bir buçuk artmasına neden olmuş.
Bunlar sadece son iki buçuk ayın verileridir. AKP iktidara geldiğinde 1.4 TL olan dolar şu anda 3.37 TL'ye gelmiştir. Yani Türk parası, dolar karşısında yüzde üç yüz değer kaybetmiştir.
Türk parası 14 yılda yüzde üç yüz değer kaybederken, fuhuş yüzde yedi yüz doksan artmıştır. Fuhuşun, hırsızlığın, gaspın, dolandırıcılığın artışı tamamıyla açlıkla ilgilidir.
İnsanlar doğuştan suç işlemeye eğilimli değillerdir, yaşadıkları sosyal ve ekonomik şartlar onları suça iter.
Aç kalan insan da her şeyi yapar, inançlarını bile tüketir.
Açlığın olduğu yerde suç ve suçlu sayısı artar. Türkiye o noktaya gelmiştir.
Yatırım yatırım diye anlatılan, baca tüttürmeyen, yani insanlara iş kapısı açmayan, çalışma olanağı yaratmayan, eşi dostu zengin eden yol ve köprü yapımlarıdır.
Dürüst iş adamları böyle bir ekonomik kalkınma olamayacağını, kalkınmanın reel sektörün büyümesiyle, üretime yapılan yatırımla yani tüten ve istihdam yaratan bacalarla olacağını söylemektedirler.
Çiftçi yaşayamaz hale gelince, tarımdaki işsizlik her gün artmakta, tarımı terk eden genç nüfus, büyük kent varoşlarında emeklerini ucuza pazarlamaya çalışan insanlar konumuna gelmektedir.
Bu gruptan ucuz emeğini pazara arz etmesine rağmen iş bulamayanlar, yaşaya bilmek için suç işlemeye eğilimli hale gelirler.
İşsizliğin arttığı, açlık ve yoksulluk sınırları altında yaşayan insanların sayısı on milyonlarla ölçülüyorsa sosya ekonomik durum her gün kötüye gidiyor demektir.
Türkiye’nin asıl tartışması gereken konular bunlarken biz bugün bunları tartışmıyor iktidarın tayin ettiği gündemin peşine takılıp, başkanlığı tartışıyoruz. Başkanlık gelecek bütün sorunlar bitecekmiş.
Bu nedenle AKP, daha doğrusu Tayyip Erdoğan, doğru olmadığını bilmesine rağmen, “tekrarlanan yanlış gerçeğe dönüşür” propaganda anlayışı ile devamlı olarak bunu tekrarlamaktadır.
Bunu yaparak halkın, sonunda bu yalanı doğru kabul edeceğini düşünmektedirler.
Ama iktidar sahipleri bir noktada yanılıyorlar. Ne söylerlerse söylesinler, büyük halk kitleleri, ekonomik zorluk içinde yaşadıklarını ve bu ülkeyi de on dört senedir de Tayyip Erdoğan’ın yönettiğini ve hayatlarının her geçen gün daha kötüye gittiğini yaşayarak görüyorlar.
Ancak, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının devamlı olarak söyledikleri “Başkanlık sistemi gelecek sorunlar bitecek” tekrarına karşılık, bu ülkenin aydınları, namuslu insanları da, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin on dört yıldır iktidar olduğunu, ama yoksulluk sınırında yaşayan insan sayısının her geçen gün arttığı doğrusunu anlatırlarsa, insanların yalanlardan çok GERÇEKLERE inanma olasılığının daha fazla olduğunu göreceklerdir.
Onlara, sadaka ile yaşamalarının kaderleri olmadığını, sadakaya muhtaç hale gelmelerinin sebebinin devleti yönetenlerin Harun olmaya geliyoruz dedikten sonra Karun olmaları olduğunu anlatalım.
Sosyal medya bu noktada çok önemli bir mecra ama asıl halkın arasına katılıp bunları anlatmalıyız.
Bunu siyasi partilerin yapmasını beklemeden, ülkenin aydınları yapmalıdırlar.
Eğer geniş kitlelere “Başkanlık gelecek dertler bitecek” sözünün yalan olduğunu anlatamaz isek, işte o zaman bineriz bir alamete gideriz kıyamete.