A+
A-
Bir Fuchs, Arhipov, Petrov daha çıkmayabilir!
Yayınlanma:
Güncellenme:
Bağlantıyı Kopyala
Amerikan faşizmi çok tehlikeli bir yükselişte.
Soğuk Savaşı aratır hale geldi.
Avrupa, Ortadoğu ve son olarak Uzak Doğu’da aranıyor resmen.
Rusya ile Atlantik’teki mevcut gerilim, Ortadoğu’da Suriye ve İran üzerinden yükseliyor.
Kuzey Kore ile olan sürtüşme ise doğrudan bir nükleer savaş tehlikesi içeriyor.
Kuzey Kore’nin kimseden korkusu yok; “geleni vururuz” diyor.
Bence, Trump’ın akıl sağlığı, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a göre çok daha bozuk.
Ayrıca hali, dünyada atom bombasıyla yüzbinlerce insanı öldüren tek bir ülke var; ABD.
Kore Savaşı’nda 1 milyondan fazla Kore ve Çinliyi öldüren yine aynı ülke.
Vietnam’da 2 milyon kişiyi katleden o.
Irak, Afganistan ve Suriye’deki milyonları bulan ölümlerden sorumlu olan da aynı adres.
Tüm bu katliamlar “Soğuk Savaş” denen o dehşet yıllarında oldu hem de.
Sovyetler Birliği’ni dağıtma pahasına soğuk savaşı bitiren eski SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov, daha 3 ay önce, 85 yaşında uyardı:
"Politikacıların ve askeri liderlerin savaşçı sesleri her gün daha da yükseliyor ve savunma doktrinleri daha da tehlikeli hale geliyor. Yorumcular ve televizyonlara çıkanlar da bu gürültülü koroya eşlik ediyor. Tüm bunlara bakınca, dünyanın büyük bir savaşa hazırlandığı görülüyor."
SICAK VE SOĞUK SAVAŞTA DÜNYAYI KURTARANLAR
1-Klaus Fuchs…
Soğuk Savaşı aratır hale geldi.
Avrupa, Ortadoğu ve son olarak Uzak Doğu’da aranıyor resmen.
Rusya ile Atlantik’teki mevcut gerilim, Ortadoğu’da Suriye ve İran üzerinden yükseliyor.
Kuzey Kore ile olan sürtüşme ise doğrudan bir nükleer savaş tehlikesi içeriyor.
Kuzey Kore’nin kimseden korkusu yok; “geleni vururuz” diyor.
Bence, Trump’ın akıl sağlığı, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a göre çok daha bozuk.
Ayrıca hali, dünyada atom bombasıyla yüzbinlerce insanı öldüren tek bir ülke var; ABD.
Kore Savaşı’nda 1 milyondan fazla Kore ve Çinliyi öldüren yine aynı ülke.
Vietnam’da 2 milyon kişiyi katleden o.
Irak, Afganistan ve Suriye’deki milyonları bulan ölümlerden sorumlu olan da aynı adres.
Tüm bu katliamlar “Soğuk Savaş” denen o dehşet yıllarında oldu hem de.
Sovyetler Birliği’ni dağıtma pahasına soğuk savaşı bitiren eski SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov, daha 3 ay önce, 85 yaşında uyardı:
"Politikacıların ve askeri liderlerin savaşçı sesleri her gün daha da yükseliyor ve savunma doktrinleri daha da tehlikeli hale geliyor. Yorumcular ve televizyonlara çıkanlar da bu gürültülü koroya eşlik ediyor. Tüm bunlara bakınca, dünyanın büyük bir savaşa hazırlandığı görülüyor."
SICAK VE SOĞUK SAVAŞTA DÜNYAYI KURTARANLAR
1-Klaus Fuchs…
Aslında 2. Dünya Savaşı sırasında hem ABD, hem de SSCB, Hitler Almanya’sının bir atom bombası yapmaya çalıştığını öğrenmişti.
ABD, Albert Einstein, Leo Szilard ve diğer Alman bilim adamlarının verdiği bilgiler sayesinde daha savaş başlamadan, 1939’da bundan haberdar olmuş ama ciddiye almamıştı. Savaşla birlikte ciddiye almak zorunda kaldı.
Almanya’nın önde gelen nükleer fizikçilerinden Leo Szilard, Roosevelt’in teklifini bu bombanın insanlığa karşı kullanılacağı gerekçesiyle reddedince, projenin başına Kalifornia Üniversitesi’nden Robert Oppenheimer getirildi. 1942’de başlayan bu projeye “Manhattan Projesi” adı verildi.
Ve 1945’te insanları yok etme maksatlı ilk atom bombası Japonya’ya atıldı.
SSCB ise geç kalmıştı.
1943 yılında Sovyetler Birliği gizli polis teşkilatı NKVD, İngilizlere ait bir belge ele geçirdi.
Bu belgede atom bombasının yapılmasının mümkün olduğu yazıyordu.
Bu istihbaratın üzerine Sovyet lider Joseph Stalin Sovyet nükleer projesinin başlatılması emrini verir.
Rus bilim adamı İgor Kurçatov başkanlığında bir ekip kurulur. Fakat bu ekibin çalışmaları, ABD’den çok geridedir.
Bu hızla gidilirse 1950’lerin sonlarına kadar bir atom bombası yapılması imkansızdır.
Muhtemelen ABD, bundan önce bir atom bombası akınıyla SSCB’yi yerle bir edecekti.
Yukarıdaki planları göz önüne alırsak bu yüksek bir ihtimaldi.
Fakat devreye bir Alman girdi ve dünyanın kaderi değişti.
Alman mülteci bilim adamı ve eski Komünist Parti üyesi olan Klaus Fuchs, İngiltere’nin nükleer araştırma ekibinde çalışmış, daha sonra da Amerikalıların Manhattan Projesi’nde görev almıştı. Harwell’deki Atomik Enerji Araştırmaları Kuruluşu’nda yüksek bir mevkideydi.
Fuchs, tamamen insani amaçlı olarak bu casusluğa girişti.
Eğer, bir başka ülkenin de elinde atom bombası olursa, kimse bu korkunç silahı öyle istediği gibi kullanamayacak ve dünyada bir dehşet dengesi oluşacaktı.
Fuchs, 1945’te ABD’de KGB ile temasa geçerek Ruslara bomba ile ilgili her şeyi söyledi.
Bombanın nasıl bir araya getirildiğini, patlamanın nasıl kullanılacağını, patlayıcının ve nükleer maddenin nasıl yan yana getirileceğini, bombanın patlama kuvvetinin nasıl hesaplanacağını… Ve en önemlisi de, fasılasız enerji sağlaması için gerekli olan asgari radyoaktif element miktarının ne olduğunu hepsini yazarak anlattı.
Ve tarih 3 Eylül 1949…
Amerikan Hava Kuvvetleri meteoroloji uçağı, Sovyetler Birliği’nin uzak doğusundaki Kamçatka Yarımadası üzerinde uçuyordu. Radyoaktivite ölçme cihazları, uçağın olağandışı bir hava kirliliğinin içinden geçtiğini haber veren sesler çıkarmıştı… Haber Washington’a ulaştı. Sonraki hafta Amerikan uçakları bu radyoaktif bulutun Pasifik’ten geçip Kuzey Atlantik’e kadar uzandığını bildirince moraller iyice bozuldu.
Tahlil edilmek üzere getirilen havadaki plütonyum ve diğer doğal olmayan elementlerin izleri tek bir şey ifade ediyordu: Ruslar bir atom bombası patlatmıştı…
Klaus Fuchs’un sayesinde dünya kurtulmuştu.
2-Vasili Arkhipov…
27 Ekim 1962'de Küba füze krizinin tavan yaptığı zamanlarda, Karayip sularının derinliklerinde bir Sovyet denizaltısı Amerikan deniz kuvvetleri tarafından fark edildi.
Başkan Kennedy Küba'ya ambargo koymuştu. Deniz trafiğine izin verilmiyordu.
Dizel tipi Sovyet denizaltısı derinliklerde saklanıyordu. Amerikan savaş gemileri dip bombalarını ardı ardına derinliklere bırakıp, denizaltıyı imha etmeye çalışıyordu.
Her bir patlamada güçlü sarsıntılar ile sallanan denizaltı konusunda Amerikalıların bilmediği çok önemli bir detay vardı.
Denizaltının gövdesinde Rus kaptanın her an ateşlemeye hazır olduğu nükleer torpidoydu bu.
Amerikan bombaları ile sarsılan denizaltısında sinirleri ile mücadele veren ve bitkin düşen denizaltı Komutanı Kaptan Valentin Savitsky, sonunda torpido'yu ateşlemeye karar verdi. Füzenin hazırlanması emrini verdi. Derinde oldukları için Moskova ile 4 gündür iletişim kurulamıyordu. Yukarıdaki 11 Amerikan Savaş gemisi hedef olarak seçilmişti.
Bombanın gücü Hiroşima’daki kadar etkiliydi.
Denizaltıdaki sıcaklık 50 dereceyi buluyordu, havalandırma sistemi bombalardan zarar görmüştü.
Denizaltı subayı Vadim Orlov, subay günlüğünde şunları yazmıştı: ''Sonumuzun geldiğini biliyorduk. Kaptan bağırdı bu bir son değil, bilakis başlangıç! Biz öleceksek onları da yanımızda götüreceğiz, hepsini patlatacağız! Filonun utancı olamayız''
Fakat kaptan torpidoyu ateşlemedi.
Bu kez dünyayı kurtaran adamın adı Vasili Arkhipov idi.
Kaptanın bu kararına karşı çıkan, aynı gemide 2. Komutan olan Arkhipov, nükleer silahı ateşlenmesini önledi.
Çok tarihi bir tartışma yaşanmıştı. Savitsky ile aynı rütbedeki Arkhipov, bu uzun ve gergin tartışmanın galibi oldu ve bir dünya savaşını önledi.
Amerikan ulusal güvenlik arşivi müdürü Thomas Blanton’a göre, Vasili Arkhipov denilen bu Sovyet denizcisi dünyayı kurtarmıştı.
Arkhipov Moskova’ya dönüşünde ödüllendirildi ve terfi ettirildi.
3-Stanislav Petrov…
26 Eylül 1983 tarihinde Moskova yakınlarında bulunan Serpukhov-15 istasyonunda görev yapmaktaydı. Petrov'un ana görevi orduya ait füze erken uyarı sistemini izlemek ve herhangi bir saldırı alarmı verildiğinde en hızlı yoldan üstlerini durumdan haberdar etmekti.
Soğuk Savaş yıllarında SSCB’nin resmi prosedürü, herhangi bir erken füze saldırısı uyarısı alındığında otomatik bir karşı atağın hayata geçirilmesive bu sayede ABD’ye kesin kayıp verdirilmesi idi.
Rus füze erken uyarı sistemi, sabaha karşı 00:40 sularında SSCB'ye ABD’den gönderilmiş 1 adet kıtasal balistik füze uyarısı verdi.
Petrov, bu uyarının bir hata olduğunu ve saldırının gerçekten olması halinde ABD bilgisayarlarının erken uyarı sistemini şaşırtmak için sanki aynı anda yüzlerce füze gönderilmiş gibi bir aldatma yöntemi kullanacağını öne sürdü. Ayrıca hali hazırda Rus füze erken uyarı sisteminin çalışma doğruluğu da daha önceleri çeşitli Rus makamlarınca sorgulanmıştı. Petrov bu düşünceleri doğrultusunda üstlerine herhangi bir bilgilendirmede bulunmadı. İlk yanlış alarmın ardından sistem bu sefer ayrıca 4 adet füzenin daha Rusya'ya doğru geldiği uyarısında bulundu. Petrov, hiçbir dayanağı olmamasına rağmen bir kez daha sistemin uyarısından şüphelenerek füzelerin varlığından kesin olarak emin olmak adına yerde bulunan Sovyet radarlarından ufuk çizgisinden alacağı sinyalleri beklemeye başladı. Bu bekleme süreci, Sovyet ordusunun olası bir karşı atağın gerçekleştirmesini neredeyse imkânsız duruma getirmişti; zira yer radarlarının füzeleri algılamaya başlaması, söz konusu füzelerin; ancak radarın görebildiği ufuk çizgisi sınırını geçmesi ile mümkün olacaktı ve bu durumda herhangi bir karşı atak yapılamadan ABD füzeleri SSCB'deki hedeflerini bulacaklardı. Ancak bu ciddi olasılığa rağmen Petrov üstlerini uyarmadı ve önceki askeri tecrübelerine dayanarak beklemeye devam etti. Sonuç olarak ilk uyarıdan dakikalar geçmesine rağmen füzelere ait herhangi bir kanıt görülemedi ve Petrov haklı çıktı. Ortada herhangi bir füze yoktu ve uydular ile iletişimde olan erken uyarı bilgisayarları hata yapmıştı. Hemen sonrasında yapılan incelemelerde bu hatanın oldukça nadir görülen bir sorun sonucunda meydana geldiği, uyarının uyduların yörüngesi ile yüksek atmosferdeki bazı bulutların üzerine düşen günışığı arasındaki bir hizalanma ile oluştuğu anlaşıldı.
Petrov’a Sovyet ordusunu küçük düşürdüğü için kınama cezası verildi ve daha sonra da sürgüne gönderildi.
Dünyayı kurtardığı için Batı dünyasından pek çok ödül alan Stanislav Petrov halen ayda 200 dolarlık emekli maaşıyla Moskova yakınlarındaki evinde yaşıyor.
Bugün tüm sivil ve askeri sistemlerimiz daha çok bilgisayara bağlı ve dijital bir atmosferde yaşıyoruz.
Yapay zekanın ileride dünyaya hakim olmasından söz ediliyor.
Dünya çılgın liderlerin elinde, duygusuz makinelerle yeni bir soğuk savaştan sağ kurtulamaz!
Tamam Edward Snowden, Julian Assange ve diğerleri de var bugün ama, bence bu konuda kaygılanmamızın vakti geldi de geçiyor.