Bir hasta doktorundan ne ister?
Son yazımda “Bir doktor hastasından ne ister?” sorusuna cevap vermeye çalışmıştım. Aslında “Bir hasta doktorundan ne ister?” sorusu daha önemli çünkü halkımızın bu konuda ne kadar dertli olduğunu biliyorum. Dolayısı ile bu yazım daha çok doktor meslektaşlarıma yazılmış, hastaların ortak beklentilerini aktaran bir mektup gibi olacak. Genç meslektaşlarım aşağıdaki istekleri dikkatle okurlarsa hayatları boyunca faydalanacakları öğütler bulabilirler ve yazım da amacına ulaşmış olur.
Bu arada, tüm doktorların çalışma şartlarının aynı olmadığını biliyorum. Bazılarımız, lüks muayenehane ortamlarında Jale hanımın bacağındaki selülitlere çözüm bulmaya çalışırken bazılarımız da ücra bir köyün sağlık ocağında zatürre olmuş bir çocuğa nasıl ilaç bulacağımızın hesabını yapıyoruz. Buna rağmen İstanbul’daki hastanın da Hakkari’deki çocuğun annesinin de doktorundan istediği bazı ortak şeyler var ve emin olun bunların hepsi verilmesi son derece kolay şeyler.
1.Hasta doktorundan “güler yüz” ister
Asık bir surat, kendini beğenmişlik hiçbir mesleğe yakışmaz ama doktorluğa “hiç yakışmaz”. Yılışıklık ile güler yüz arasındaki farkı bilmek kaydıyla kendisinden derman isteyen kişiye güler yüzlü davranmak endişe dolu hastayı hemen rahatlatır ve doktoruyla daha iyi bir iletişim kurmasını sağlar.
2.Hasta doktorun kendisini dinlemesini ve yeterli vakti ayırmasını ister.
Hastaların en çok şikayet ettikleri hususlardan biri doktorun kendisini yeterince dikkatli dinlememesidir. Bazen hasta daha içeri girer girmez veya söylediği ilk cümleyle kafamızda hasta hakkında bir tanı oluşsa da hastayı sonuna kadar dikkatle dinlemeliyiz. Hastanın esas derdi ona koyduğumuz “bilimsel tanı” değil onun “şikayetinin geçmesi” dir ki bunu ancak hastayı dikkatle dinleyip, sorunu tam olarak anlayarak sağlayabiliriz.
2.Hasta kendisinin sadece “hastalık sahibi kişi” olarak değil “bir insan olarak” görülmesini ister.
Okurlarımdan birisi devlet hastanesi polikliniklerinden yakınan uzun yazısında “doktorun hiç olmazsa reçete yazarken yüzüne bakmasını” istediğini yazmıştı. Bir diğer okurum da gülümseyerek “Hasta ile ilgilenirken bir yandan da hemşire ile akşam dizileri ve günlük olaylardan konuşmamalı” demişti.
4. Hastalar kendisine mümkün olduğunca çok laboratuvar tetkiki yapılmasını ve her yerinin röntgeninin çekilmesini, buna karşılık hiç para alınmamasını ister.
Şimdi iğneyi biraz da hastalara batıralım. Bir şekilde devlet güvencesine sahip olan bazı hastalarımın ellerinde sayfalar dolusu tetkik raporları ile geldiklerini görüyorum. Hani nasılsa parası benden çıkmıyor diyerek lüzumlu lüzumsuz tetkik yaptırıp, “Kan aldırmışken bir zahmet hepsine baktıralım doktor bey” demek doğru değil. Laboratuvar tetkiklerinin “kit” dediğimiz özel maddelerin yurt dışından geldiğini, devletin bunun için yurt dışına trilyonlar ödediğini unutmayalım.
5.Hasta özel imkanları ile doktora gitmişse kendisinin bir para makinesi gibi görülmemesini ister.
Geçim şartları her geçen gün daha zorlaşıyor. Belli ki ülke olarak uzun süre daha kemerleri sıkmaya devam edeceğiz. Bence bir doktorun hastasından tetkik isterken birkaç şeyi göz önünde bulundurması gerekir.
Bu tetkikin hastamın iyi olmasına bir katkısı olacak mı?
Hastamın bu tetkiki yaptıracak maddi imkanı var mı?
Bu tetkiki yaptırmak şart mı, yoksa tanı koymanın daha kolay, ekonomik bir yolu var mı?
Bu soruları kendimize sorduktan sonra sadece gerekli olan tetkikleri yaptırarak ülke ekonomisine katkıda bulunabiliriz.
6.Hasta bir sıkıntısı olduğunda doktoruyla konuşabilmek (cep telefonunun açık olmasını) ister.
Bir doktorun cep telefonunun 07.00-22.00 saatleri arasında devamlı açık olması gerektiğine inanıyorum. Eğer hasta doktorunu arayıp bulamıyorsa veya sekreterine not bıraktığı halde kendisine dönüş olmuyorsa bu işte bir aksilik var demektir. Son olarak gene bir hastamdan alıntı yapacağım, kendisine “hasta doktorundan ne ister” diye sorduğumda “Hasta; canını, namusunu ve parasını gözü kapalı olarak doktoruna emanet ettiğinin unutulmamasını ister” diye cevap vermişti. Doğru söze ne denir.