28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 28°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir kez daha kamu vicdanı palavrası!

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Ayrıkotu gibi kökle kökle, sök sök, bitmiyor soyut palavralar: Kamu vicdanını tatmin etmek; kamu vicdanının isyanı; kamu vicdanında cezasını bulacaktır, falan filan... Şimdiye kadar kamu vicdanının bir işe yaradığını görmedim. Boşluğa yazıldığını, kamu vicdanında (!) yankı bulamayacağını bile bile “Kamu Vicdanı Palavrası”nı (Hürriyet, 6.10.2002), önüne “Bir Kez Daha” ekini takıp bazı eklemeler yaparak bir kez daha yayınlıyorum, efendim!

***

[Kamu vicdanı da Türkiye’de insanların düşünmeden kullandığı o cafcaflı ama aslı-esası olmayan kavramlardan biri. Nedir kamu vicdanı?

Sözlüklere baktım. Böyle bir kavram yok. İngilizcede, Fransızcada, Almancada böyle bir kavram var mı? Evrensel dillere çevrilmeyen hiçbir kavramı ciddiye almam ben.

Öyleyse kamu vicdanını oluşturan iki sözcüğün anlamlarını tanımlayalım:

Kamu: Bir ülkede yaşayanların tümü, halk, amme; “public.”

Vicdan: Bulunç, bilinç; “Conscience, gewissen”. İnsanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisi. Metafizik anlayış onun doğuştan varolduğunu ileri sürer; diyalektik anlayışa göre insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucudur vicdan. Örneğin yaşlanmış anababaları öldürmenin erdem sayıldığı Eskimo toplumunda töreye uyan kimse vicdan azabı çekmez, başkaları tarafından kınanmaz. Bireysel bir kategori olan vicdanı toplumsal koşullar belirler.

Kamu vicdanı: Vicdan bireysel bir yeti olduğu için ortaklaşa kamusal vicdan yoktur. Herkes vicdan sahibi olsaydı kimi insanları neden vicdansız olarak tanımlayacaktık?

Mutlak bir vicdan yoktur. Vicdan da görecedir.

Bir durum, bir eylem karşısında kamunun varsayılan vicdanı tek yönlü mü, örneğin olumlu mu tepki gösterir? Varsayılan kamu vicdanı olumsuz tepki göstermez mi? Ölçü töreler bile olsa, töreler zamanla ve toplumsal gerçeklere bağlı olarak değiştiği için kitlesel, tek parça, yekpare bir vicdan durumundan söz edemeyiz.

Örneğin, 11 Eylül’de, Newyork Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırı varsayılan evrensel kamu vicdanının tamamı tarafından kınanmadı. Arapların çoğu bir taraf olarak bu olaydan dolayı hoşnutluk ve mutluluk duydu. ABD’nin Irak’a yapacağı olası harekât bağlamında ortak bir vicdanî tepki söz konusu bile değil.

***

Kamu vicdanı, bizim politikacılarımız, basınımız tarafından uydurulmuş bir kavram olmalı. Örneğin R.T. Erdoğan’ın adaylığının devletin anayasal kurumları tarafından onaylanmamasına tepki gösteren politikacılar ve gazete yazarları bu kamu vicdanı kavramını bol bol kullandılar. Kimi yazarlar hukukun kamu vicdanının önüne geçemeyeceğini yazdılar. Sanki Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan herkes bu yasaklama kararını kınıyormuş gibi. Oysa hukuk ve adaletin yerine geldiğini düşünenler Türkiye nüfusunun yarısından çok fazla. Yasaklama kararının hukuka uygun olmasının hiçbir önemi olmadığını, bu kararın toplum vicdanı tarafından onaylanması gerektiğini ileri süren şaşkınlar bile var. Bu şaşkınlar, insanlarımızın, R.T. Erdoğan’ın 12 adet (Bilboard, ağaç, personel taşıma, çöp, Akbil, İGDAŞ, KİPTAŞ, İSKİ, Metro, kiralık araç, Çamur Barajı, sinek ilacı) yolsuzluk iddiasıyla yargı önünde hesap verdiğini dikkate almayacaklarını mı sanıyorlar?

Bu insanların vicdanları neden R.T. Erdoğan konusunda olumsuz tepki göstermesin? Gösteriyor zaten! Bu olumsuz tepki sanal “Kamu Vicdanı”na dahil değil mi?

***

Neymiş? R.T. Erdoğan bir şiir okumuş da hayatı değişmiş. R.T. Erdoğan’ı yetişkin bir insan ve politikacı olarak dilini tutamadığı için kınayan saf insanlar da var. Adı geçen kişinin bütün siyasal yaşamı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Cumhuriyet’in niteliklerini betimleyen maddeleriyle sorunu olan, daha açıkçası bu maddelerin yerini şeriat kurallarının almasını isteyen topluluklar ve partiler içinde geçmiş; topluluklar kovuşturulmuş, partiler kapatılmış. Kendisi de aynı nedenlerle mahkûm olmuş. Milletvekili olması için bu mahkûmiyetin yok sayılması gerekiyor ama Cumhuriyet’in anayasal kurumlarına göre o bir tescilli sabıkalı. Bu nedenle, aldıkları kararlardan dolayı bu kurumları eleştirmek demokrasiye yapılacak en büyük kötülük. Bu kötülüğü yaparken sanal kamu vicdanına sözcülük ettiklerini sananlar, bu halkın çoğunluğunun bireysel vicdanları tarafından mahkûm edilmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, R.T. Erdoğan konusunda aldığı son kararla, tescilli sabıkalının milletvekili adaylığının onaylanmamasının millet vicdanını yaraladığını ileri süren “Ego”ların burnunu sürtmüş olmalı.

(Hürriyet, 6.10.2002)

***

17 ve 25 Aralık 2013 baskınlarından ve bunları izleyen (gizli, aleni, yasal, yasadışı) dinleme festivalleri kayıtlarının konfeti gibi havaya saçılmasından sonra, Kamu Vicdanı denen cennetkuşunun, aslında, hayali bir minyatür olduğu ortaya çıktı. (Olayın ihtişamına uygun amma da fiyakalı cümle oldu!)

İktidarın nalcılarından, Kamu Vicdanı falcılarından, Fehmi Koru namlı eleman, bir yatırımcı olarak bu bayağı günahlar zincirini bakın nasıl değerlendiriyor:

“Şaşıyorum, çünkü Tayyip Erdoğan gibi birinin, oğlunu ve kızını da işin içine karıştırarak, kişisel zenginleşmek için, hangi ad altında olursa olsun Beytülmâl’e el uzatacağına, hırsızlık malını evinde, başka yerlerde, içerideki veya dışarıdaki bankalarda istif edeceğine inanmıyorum...

Kayıt altına alınmış seslerini onların seslerine benzettiğim halde inanmıyorum... Yarın, o seslerin ‘montaj’ olmadığına dair bir rapor da çıksa yine inanmakta zorlanırım... Tayyip Erdoğan gibi birinin kendisine ait olmayan bir paraya tamah edeceğine asla inanmam. Diyelim, baskı altında tutulduğu, zorlandığı için veya herhangi bir başka sebeple böyle bir yola başvurması gerekse bile, kendi oğlu ile kızını yanlışlığına bulaştırmayacağını bilirim...” (Star, 28.02.2014)

“Çaldıysa benim paramı çaldı” cümlesinin Kamu Vicdanı memleketinde adresini bilen var mı?

***

R.T. Erdoğan’ın kışkırtmasıyla, miting alanında, Berkin’i ve annesini yuhalayan patlıcan vicdanı mıydı? Yoksa koyun sürüsü vicdanı mı?