Bir kez daha Muslera
Geçen yazıda taktım bu Muslera'ya demiştim ya... Bitmiyor vesselam. Belki de sakatlandı iyi oldu. Baksanıza, Ufuk Gaziantep BŞB'ye karşı Galatasaray'ın kupa zarerinin! Kahramanı. Avrupa'da ve ligde kaleyi devralan Eray'a da yenilgilerde kabahatı yükleyecekler ama aslanlar gibi oynuyor. Avrupa mücadeleleri dahil bir tek hatası yok. Bale'nin frikik golü diyorsanız, geçiniz. Mükemmel vuruş tekniği ile kimler öylesine goller yemedi.
Niye Muslera'ya döndüm biliyor musunuz. Dün Fatih Altaylı'nın yazısında vardı. Ayrı bir bölüm yapıp "kedi poposunu görmüş, yara zannetmiş" başlığıyla olaya değinmiş. Sormuş, soruşturmuş, ortopedistlerle konuşmuş. Sonuç benim bir ay kadar önce vardığım nokta. Yani belki söyleyemiyor ama işin içinde başka iş var demeye getiriyor. Aklın yolu bir, açıklanan kırıkla oynanır.
Ben Fatih Altaylı'yı 19 yaşında Cumhuriyet Gazetesi'nde Spor Servisi'nde stajyerkenden beri tanırım. Diyaloğumuz da vardır. Benim yazılarım gözünden kaçmış olabilir. Ama spor servisindeki çocuklara bir sorsaydı, ya da eski-yeni birkaç futbolcuya danışsaydı yine aynı sonuca varırdı. Muslera'ya söyleyeceğim şu, eğer kırık durumu açıklandığı gibiyse Florya muhallebicisine gitsin. Bol tatlı bir muhallebi alıp üzerine yapıştırsın. Merak etmesin, iki saat içinde bir şeyi kalmaz hemen çıkar oynar.
Mancini'nin makus talihi
Bizde adet böyledir, seversek bağ ederiz, sevmezsek dağ... Size 10 puanlık bir soru. Bilin bakalım Galatasaray'ın ve Teknik Direktörü'nün başına gelen işler nedendir? Her gazetede, her yorumda topun ağzında ve işe yaramazın biri olduğu söylemlerini kim yayıyor? Gerçekten de öyle midir? Yoksa bizlerin bilmediği bir şeyler mi var? Ya da birilerinin ahı mı tuttu? Bağırsa suç, bağırmasa yine suç olan başka teknik direktör var mıdır?
Bu soruları daha çok artırabiliriz. Ama durum şu anda bu. Kimse kimseye bir şey yapmıyor. Geçen yıl Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'a yapılanları bir yana not edin. Ersun Yanal'ın dolu dizgin giderken hala "Fenerbahçe'nin taknik direktörü olur mu, olmaz mı?" tartışmalarını üzerine ekleyin. Varacağınız sonuç bellidir. Birilerinin "kanka" ları, kadim dostları dışarıda beklerken, onları layık gördükleri koltuklar ateşten gömlektir. Belli yerlere yerleştirdikleri "etkin-yakın" medya elemanları ile linç başlatılıverir ve sonunda Mancini olursun.
Öyle olunca durumlar da ayağınıza dolanır. Şimdi bana anlatır mısınız, geride Amrabat ile Bruma dururken, arkadaşlarına düz pas bile vermekte zorlanan Sabri ile Dany penaltı atar mı? Hani, "herşey bitti Gaziantep BŞB'ye penaltı mı çalışacaktık" diyorsanız bu işi bırakacaksınız. Düştünüz mü Adnan Polat'ın diline. Ya takımınızı ve teknik direktörünüzü arkadan vuranları engelleyin, ya da...
Kısaca 3-3'lük maç
Üzerinden 4 gün geçti. Hala Cüneyt Çakır meselesine takıldık kaldık. Hele bazı futbol tekniği uzmanları "böyle savunma mı olur" da patinaj yapıyorlar. Yani 70-80'lerin futbol kafası. Ne olacaktı yani, savunmayı iyice kapatıp 0-0 bitirselerdi başarılı mı sayılacaklardı. İşte size 6 tane gol. Korkaklık ruhunuza işledi mi, kalenizden çıkıp, santraya futbolcularınızı gönderemezsiniz. Bundan 90 yıl önce üstad Burhan Felek'in ilk çağdaş spor köşe yazısı sayılacak yorumda "Bu nasıl futbol takımı, bir muhacim, 9 müdafi, bir de kaleci" dendiği yerdesiniz efendiler.
Siz en iyisi Fenerbahçe tribünlerine bir bakın. Maç sonunda dakikalarca "Helal olsun size, helal olsun" tezahüratları inanın ki, yalnızca sarı lacivertliler için değildi. Beşiktaş takımına da ayrı bir yer vardı. Evet, penaltı verilebilirdi, evet, Necip'in atılmaması gerekirdi, evet, Alves de kırmızı kart görebilirdi. Evet, Meireles'in hareketi ayağını çekmesine karşın "hamle yanlışı" idi.
Ama tüm bunlar futbolun ve sahadaki futbolcuların ruhunu asla bozmadı. Her zaman futbolu dolayısıyla eleştirdiğim Veli'ye kocaman bir insanlık madalyası takıyorum. Futbolun senin gibi profesyonellere ihtiyacı var. Umarım böyle devam edersin Veli kardeş. Ve de Fenerbahçe'nin aile yemeğine gövde gösterisi diyenlere de bir çift laf. Evet, öyle gibi duruyor ama bu Fenerbahçe, zaten ne yaparsa gövde gösterisi olur. Ama sizin aklınıza hiç yeni yıl yemeğinin ve kutlamasının erken yapıldığı gelmez mi? Devre arası, christmas falan derken başka boşluk pek yok. Yabancılar evlerine, bizimkiler tatillerine kaçacaklar ya...