Bir Mesaj
Sürekli diyoruz ya, bir devletin sosyal damarı tıkalıysa vatandaşın, özellikle ihtiyaç sahibi vatandaşın can çekişmesi kaçınılmaz oluyor. Can güvenliği ve makul ücretler karşılığında ulaşılan sağlık ve eğitim hizmetleri(diyelim ki ücretsiz olamıyor) bir insanın yaşadığı ülkeden beklediği ve hiç koşulsuz sahip olması gereken en asgari düzeydeki haklardır. Devleti büyük yapan şey nedir? Devasa boyutlardaki askeri yapılanma mı? Sendikacısına varana kadar simsiyah ışıl ışıl milyonluk araçlar içinde, yüzlerce asık suratlı ve küstah koruma ordusu eşliğinde arz-ı endam eden yöneticiler mi? Saraylar, gökdelenler, her köşe başını tutmuş görgüsüz alışveriş merkezleri mi?
Ben “mutlu vatandaş” derim.Karnı tok, sırtı pek, umutlu ve huzurlu vatandaş... Hastalıktan çok hastalığın masrafından korkmayan, muhtaç düştüğünde tek çareyi intiharda bulmayan... Yapay düşmanlıklarla kararmayan vatandaş... Düşküne el uzatan, komşusuna güvenen, bir arada kardeşçe yaşama ülküsüne inanmış, inandırılmış vatandaş. Bu vatandaş devletini sevmesin de ne yapsın?
Diğer dernekler ve vakıflardan da biliyorum, her gün yüzlerce engelli vatandaşımız ya uzaktan erişerek ya da yanımıza gelerek ihtiyaçlarını bizlere iletiyor. Engelli vatandaşlarımızın dernek ve vakıflara bu kadar yoğun talepte bulunması, devletin sosyal sorunların çözümündeki varlığına dair ciddi zafiyete işaret etmiyor mu? Biz,bir umutla kapımızı çalan kardeşlerimizi dinliyor ve olanaklarımız ölçüsünde yardımcı olmaya çalışıyoruz. Fakat şunu hemen ifade etmek zorundayım ki yaklaşık iki yıldır özellikle ekonomik krize denk gelen zaman zarfında yardım kaynaklarımız çok azaldığı için, bize gelen birçok vatandaşımızı eli boş göndermek zorunda kalıyoruz maalesef. Özellikle bazı ihtiyaçlar derneğimizin olanaklarını çok aşıyor. Bu durumda, ihtiyacı giderecek kaynağı bulmak konusundaki çareler tükendiyse bizde bağrımıza taş basıyoruz. İçimizden ses veren isyana bir kez daha sus diyoruz...
Bu köşede yazmaya başladığımdan beri çok daha fazla mesaj almaya başladım. Genellikle bizi kahreden mesajlar... Yokluk ve çaresizlik içinde, son bir umut uğruna yazılmış mesajlar... Böyle bir mesaj yaklaşık on gün önce derneğimizin Facebook sayfasına ulaştı. Bu mesajı sizinle paylaşmak istedim. Mesaj sahibi Gürsel Azatalp. Kardeşimizin ihtiyacına bu vesileyle bir cevap bulmasını umuyorum: “Ben %93 engelliyim. Yani doktora göre %7 yaşayan bir yurttaşınızım. Şeker hastalığı sebebiyle sol gözüm kör oldu, akabinde geçirdiğim 4 felç sebebiyle beyincik sapı hasarı nedeniyle denge sorunum var yürümekte güçlük çekiyorum. Sonra sağ bacağım diz altındanampute edildi.Bu arada 9 ay Antalya Üniversitesi Hastanesi ve akabinde İstanbul’da Bahçelievler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinde 3 ay yattım. Yemek yiyemediğim ve sıvı içemediğim için boğazıma elektrik akımı ile tedavi uygulandı. Sıvı besin takviyesi aldım, çok kilo verdim (85-90kg civarı), taburcu olmama yakın ayağıma protez bacak yapıldı.Hastaneden sonra katı beslenme ve besin takviyesi almaya devam ettim. Kaybettiğim kiloları aldım. (100-110kg civarı) Yapılan protezin soket kısmı ödem gidince bollaştı ve yeniden bir soket yapılması gerekiyor.Ne yazık ki ülkemizde SGK protez ücretini 5 yılda bir karşıladığı için uygun protezi yaptırmak bana kalıyor. Fakat ülkemizde döviz çok pahalı olduğu için yeni protez (17.000-20.000TL civarı) yaptırabilmem mümkün değil. Hele elektronik bilekli protez (75.000-100.000TL civarı) yaptırmayı hayal bile edemiyorum. Sadece soket ve silikon kısmı bile yapılsa daha rahat ederim. Eğer protezimi yaptırabilecek bir hayırsever veya hayırseverler bulunursa minnettar olurum. Teşekkür ederim, saygılarımla. Yardımlarınızı bekliyorum. Gürsel Azatalp. E-posta adresi: [email protected]”