18 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Türk Jakobeni: Talat Paşa

Hikmet Çiçek

Hikmet Çiçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Eski Osmanlı sadrazamı ve İttihat ve Terakki’nin kurucularından Talat Paşa, 15 Mart 1921'de Berlin'de Ermeni öğrenci Soğomon Tehliryan tarafından öldürüldü. Duruşması sırasında Tehliryan, "Bir adam öldürdüm ama katil değilim." dedi ve jüri kararıyla beraat etti.

Marsilya’da Talat Paşa’nın şehit edilişinin yıl dönümünde, Soğomon Tehliriyan’ın heykelinin açılış töreni yapıldı. Vatan Partisi Merkez Disiplin Kurulu Başkanı avukat Mehmet Cengiz, bu eyleme karşı Dışişleri Bakanlığını göreve çağırdı.

Talat Paşa’yı daha yakından tanıyalım.

İttihatçı önderler arasında olaylara en objektif yaklaşan Talat Paşa’dır. Mustafa Kemal’e Berlin’den iki mektup göndermiş ve Anadolu hareketine yurtdışında destek olabileceğini bildirmiştir.

Yüz yılı geçti. Cihan Harbi'nden sonra İttihatçı liderlere yönelik terörün ilk kurbanı Talat Paşa oldu. Talat Paşa, 15 Mart 1921'de Berlin'de öldürüldü. Katil, Türk tarafının tanıklarının dinlenmesine bile gerek görülmeden beraat ettirildi.

Talat Paşa'nın katledilmesinden dokuz ay sonra Sait Halim Paşa (6 Aralık 1921) Roma'da, Dr. Bahattin Şakir ile Cemal Azmi Beyler (17 Nisan 1922) Berlin'de, Cemal Paşa da (22 Temmuz 1922) Tiflis'te şehit edildiler.

Talat Paşa, Lenin’in övgüyle söz ettiği 1908 Jön Türk Devrimi’nin lideridir. Demokratik devrimlerin gerçekleşmesi ve gelişmesine dünya ölçeğinde katkıda bulunmuştur. Yine Talat Paşa, Birinci Dünya Savaşı’nda, emperyalizme karşı vatan savunması yapan tek ülkenin başındaki devlet adamıydı.

İttihat ve Terakki Cemiyeti Talat Bey’in eseridir. Fakat aynı zamanda Talat’ı da İttihat ve Terakki yaratmıştır. Talat Bey’in, diğer üyelerden farkı, üstünlüğü neydi? Hüseyin Cahit Yalçın şöyle der:

“Fakat kabiliyeti, hizmeti, feragati, iman ve fedakârlığı onu yavaş yavaş yükseltti. İttihat ve Terakki’nin ruhu, mihveri, belkemiği ve bir nevi şefi haline getirdi. Sonraları Talat, Enver, Cemal üçlüsü ağızda geziniyordu. Enver’in de, Cemal’in de büyük nüfuzları ve hükümetin icraatında büyük tesirleri oldu. Fakat İttihat ve Terakki cemiyetinin ve fırkasının mekanizmasında en ziyade Talat’ın nüfuzu hissedilmiş ve mekanizma sonuna kadar Talat’a sadık kalmıştır.”

Bir Türk Jakobeni: Talat Paşa - Resim : 1

‘BİZİM SARI’

1 Kasım’ı 2 Kasım’a (1918) bağlayan gece Enver, Talat, Cemal paşalar, Dr. Nazım, Dr. Bahattin Şakir, Bedri Bey ve Cemal Azmi Bey Türkiye’den ayrılmak zorunda kalır. Talat Paşa’nın cebinde 500 lira vardır. Yurtdışına çıkmaya en güç ikna edilen odur. Dr. Bahattin Şakir, Talat Paşa’yı ikna etmek için Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini hatırlatır. Bu, bir “kaçış” değil, “hicret”tir.

İttihatçı liderler, yurtdışında yeni serüvenlere atılırken, Anadolu’da Mustafa Kemal’in, İttihatçıların biraz da küçümsemek için kullandıkları ifadeyle “Bizim Sarı’nın” ya da “Selanikli Mustafa”nın önderliğinde Milli Mücadele başlamaktadır.

MUSTAFA KEMAL’LE YAZIŞMALAR

İttihatçı önderler arasında olaylara ve kişilere en objektif yaklaşan Talat Paşa’dır. Mustafa Kemal’e Berlin’den iki mektup göndermiş ve Anadolu hareketine yurtdışında destek olabileceğini bildirmiştir. Mustafa Kemal’in de Talat Paşa’dan gayri resmi olarak yararlanmak istediği anlaşılıyor. Mustafa Kemal, Talat Paşa’ya hiçbir zaman “Anadolu’ya gelme” dememiştir. Bu tutum önemlidir. Çünkü Mustafa Kemal’in Enver Paşa ve amcası Halil Paşa’nın Anadolu’ya geçme teşebbüslerini engellediğini biliyoruz. Mustafa Kemal’in Talat Paşa’ya yazdığı mektupta “geleceğiniz zamanı bildiririm” demektedir.

Talat Paşa, Enver Paşa’nın tersine Milli Mücadele kadrosu ile rekabet taraflısı değildir. Mustafa Kemal’e yazdığı mektuplarda, Talat Paşa’nın tavrı saygılıdır ve temkinli bir dil kullanır.

‘GÜNEŞİN DOĞDUĞU TARAF’

Talat Paşa’nın, Cavit Bey’e 1919 yılında Berlin’den yazdığı bir mektupta, “Ben ümidimi artık kâmilen güneşin doğduğu taraflara bağladım. Bütün varlığımla o dairede çalışacağım. Ve cidden pek büyük ümitler besliyorum.” demesi, Talat Paşa’nın dünya devriminin merkezinin artık Doğu’ya kaydığını görmesi olarak yorumlanabilir.

Ankara Hükümeti suikastı nasıl yorumladı? Buna ilişkin resmi bir belge bulunmuyor. Ama Ankara Hükümeti'nin resmi organı sayılan Hakimiyet-i Milliye'nin haberi verişinden ve yorumundan bunu çıkarabiliyoruz. 20 Mart 1915 tarihli gazetenin yorumu şöyle:

"...Bu cinayetin sebebini her şeyden evvel, İngiliz suikastlarında aramak zaruridir, İngilizlerin, askerle ve politikayla başa çıkamadıkları Türkiye'ye bugün mikyası geniş bir suikast tertibatı ihzar ettikleri anlaşılıyor... Bu menfur cinayet İngiliz hiyanetinin beşeriyetin yüzünü kızartacak ne çirkin bir raddeye ilerlediğini bir kere daha gösterir. İngilizler, menfur politikalarıyla gasıb-ı harplerine şimdi bir de Türk ricalini saklıca arkadan vurmak şeneatını ilave ettiler... Vefatı cidden şayan-ı eseftir."

Görüldüğü gibi Ankara, katilin Ermeni oluşuna karşın suikastın arkasındaki asıl kuvvete, İngiliz emperyalizmine dikkat çekmektedir. Bu tespit doğrudur, İttihat ve Terakki'nin liderlerine karşı İtalya'da, Rusya'da ve Almanya'da işlenen cinayetlerde Ermeni militanlar bir maşa olarak kullanılmıştır. Kullanan İngiliz emperyalizmidir.

DR. NAZIM, TALAT PAŞA’NIN ÖLDÜRÜLMESİNİ ANLATIYOR

İttihat ve Terakki’nin ünlü liderlerinden Dr. Nazım, Cavit Bey'e yazdığı tarihsiz bir mektupta, Talat Paşa'nın katledilişini şöyle anlatıyor:

"Katil son zamanlarda Talat'ın evinin tam karşısına tesadüf eden evde bir oda tutmuş, her gün panjurlarını indirdiği pencerenin arkasından Talat'ı tarassut altına alıyormuş. Martın on beşine tesadüf eden Salı günü saat on bir raddelerinde Talat, evden yalnız çıkmış, eldiven satın almak üzere yola koyulmuş. Haronberg Sokağının 27 numaralı hususi konağının parmaklıkları önüne geldiği zaman arkasından gelen katil büyük hacimde parabellum revolveriyle hemen üç dört parmak mesafeden ve arkadan kafatasına bir kurşun sıkmış. Talat derhal teslimi ruh etmiş ve taşlar üzerine yüzü koyun düşmüş. Katil revolveri yere atıp kaçmaya başlamış. Lakin o sırada vakayı görenler tarafından yakalanmış. Kafası yarıldıktan sonra polise teslim edilmiş. On biri çeyrek geçe muhafaza müdürü sabıkı Salim Bey bana geldi. Haronberg sokağında birisinin ya intihar ettiği veyahut öldürüldüğünü anlattı. Salim Bey vakaya iki üç yüz metre uzaktan şahit olmuş. Fakat merak edip de yere düşeni nazar-ı tetkikten geçirmemiş. Yalnız üzerindeki palto ile kunduralarının rengi hatırında kalmış. Bu rivayet bende hiç bir şüphe uyandırmadı. Beş altı dakika sonra Rüsuhi Bey geldi. Paşa'nın bana gelip gelmeyeceğini sordum. Bir çeyrek evvel evden çıktı. Çarşıya doğru gitti. Avdetinde buraya uğrayacak dedi. Salim Bey paltosunun rengi ile kunduraları hakkında izahat istedi. Rüsuhi Bey'in cevapları bizi endişeye düşürdü. Hemen kalkıp mahall-i vakaya gittik. Cesedin üzerindeki örtüyü kaldırınca biz de beynimizden vurulduk. Muhafız bulunan polislere merhumun hüviyetini bildirdik."

Cenaze töreni çok kalabalık oldu, çoğunluğunu Doğu milletlerinin temsilcileri oluşturuyordu, Berlin'deki Türk sefareti ise Talat Paşa'nın idama mahkumiyetini öne sürerek törene katılmaktan kaçındı. Cenaze törenine çağrı Berlin'deki "Şark Kulübü" adına yapılmıştı.

‘SİRKECİ GARI’NDA’

Talat Paşa’nın cenazesi 25 Şubat 1943’te yurda getirilerek askeri törenle İstanbul’da Hürriyet-i Ebediye tepesine gömüldü. Tören kıtasının önünde Reisicumhur İsmet İnönü’nün çelengi vardır. Paşa’nın cenazesinin yurda getirilmesinde çaba harcayanların başında gelen Celal Bayar törende hazır bulunmaktadır. Hüseyin Cahit Yalçın, o günü “Sirkeci Garı’nda” başlıklı yazısında şöyle anlatır:

“Talat Paşa’nın tabutunu taşıyan vagonu lokomotif iterek başka bir hat üzerinden kapı yanlarına kadar getirdi. Kapı açıldı. Önce Berlin sefaretinin çelengi indirildi. Sonra Türk bayrağı ile örtülü ağır sanduka. Yavaş yavaş indi, şapkalar çıktı. Ve mızıka ağır bir matem havası ile yalnız bu sessiz ve müteessir kalabalığın hüzün ve elemini değil, bütün bir memleketin teessür ve acısını terennüm etti. Sanduka selam durmuş kıtaların önünden yavaş yavaş ilerledi ve bekleyen arabaya girdi.

“İşte 23 senelik bir gurbetten sonra Talat vatana böyle döndü...

“Bugün Talat Hürriyeti Ebediye Tepesi’nde vatan topraklarına defnedilecek. Orada kendisi gibi temiz kanlarını, yüksek kalplerini bu vatan uğrunda feda etmiş arkadaşlarını bulacaktır. Artık onun mesut ve ebedi bir hayata kavuştuğuna emin olabiliriz. Talat yeis ve ümitsizlik içinde bıraktığı vatanını şimdi dirilmiş, kuvvetlenmiş, şeref ve itibarını tekrar kazanmış bir halde buluyor. Sağlığında o bu ideal uğrunda didinmiş, mücadelelere atılmıştı. Gayeyi elde eden Cumhuriyet Türkiyesi, Talat’ı layık olduğu hürmet ve muhabbetle kucağına alarak göğsüne basıyor ve hayatında tadamadığı zevki ve saadeti ona mematında temin ediyor.”

Talat Paşa
Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları