23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Yol Bir Kuşak’ın jeopolitik boyutu

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Çin, 1949 Devrimi sonrasında Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin denetimine girdi. O tarihte her yönüyle gelişmemiş bir ülke görünümündeydi. Eğitim düzeyi çok düşük olan ülkede yoksul halkın ezici çoğunluğu köylerde yaşıyordu. Japonya ve Batılı emperyalist güçler, deyim yerindeyse ülkeyi soyup soğana çevirmişti. ÇKP büyük bir kalkınma planı ile 30 yıl içinde Çin’in üzerinde yükselebileceği bir düzen kurdu. 1978-1980 yılları Çin’in geleceği açısından bir dönüm noktası oldu. Sosyalizm açısından belirli bir risk göze alınarak ülke ekonomisi denetimli olarak dışa açıldı. Özel mülkiyet ve yabancı sermaye girişine belirli alanlarda izin verildi. Çin ekonomik olarak tarihte eşi benzeri görülmeyen kalkınma hızları yakalarken, kapitalizmin doğasında var olan yolsuzluk ve çevre felaketi gibi sorunlarla tanıştı.
Ama Çin halkı büyük çoğunluğu ile artık altyapısı mükemmel modern şehirlerde yaşıyordu. Çin dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda durdurulamaz bir atak başlatmıştı. ÇKP, Devlet Başkanı ve Genel Sekreter Şi Jinping önderliğinde Ekim 2017’de yapılan 19’uncu Ulusal Kongresi’nde kapitalizmin yarattığı tahribatı engelleyecek bir dizi kararlar aldı. Ayrıca, barış içinde dünya ülkeleri ile birlikte kalkınma sağlayacak yeni bir küreselleşme iddiası ile ABD’nin liderlik ettiği yerleşik düzene meydan okudu! ABD, şimdi Çin’i sınırlayacak stratejik hamleleri, çeşitli bahanelerle hayata geçiriyor...

SOĞUK SAVAŞ’TA ABD JEOPOLİTİĞİ

ABD, Soğuk Savaş boyunca önce dünyanın kalbinde (Kalpgâh - Heartland) avantajlı bir coğrafi konumda bulunan SSCB’ yi Nicholos J. Spykman’ın (1893-1943 ) Kenar Kuşak ( Rimland ) teorisini esas alarak karadan müttefikleri ile kuşattı. İslam ülkelerini içine alan Yeşil Kuşak, Kenar Kuşak’ın bir alt kolu olarak planlandı. Daha sonra Mahan’ın Deniz Egemenliği kuramı çerçevesinde denizlerde mutlak bir denetim sağladı. Böylece karadan ve denizden çevrelenen SSCB, tek kurşun atmadan kendiliğinden çözüldü.

ÇİN’E KARŞI STRATEJİK HAMLELER

Çin’in önlenemeyen yükselişini durdurmak için ABD son yıllarda devlet çapında planlar geliştirdi. Başkan Obama döneminde Doğu Asya ve Pasifik ABD için öncelikli jeopolitik bölge ilan edildi. ABD, Güney Çin Denizi ve bu denize stratejik yaklaşma yollarında yeni askeri düzenlemeler yaptı. ABD Donanması, Çin’den itibaren Pasifik derinliklerine doğru üç kademe halinde yeniden teşkilatlandırıldı. ABD bir kriz ya da çatışma durumunda Çin’e yakın sularda süratle deniz kontrolü tesis ve idame etmek üzere hazırlıklar yapıyor.
Çin’e karşı stratejik plan hazırlayanlar Çin’in hayati deniz ulaştırma yollarının bir kriz durumunda ABD tarafından kolaylıkla tıkanabileceğini ileri sürüyor! Malakka Boğazı örnek olarak gösteriliyor. Çin’e yönelik ham petrol dâhil deniz ticaretinin yüzde 80’i bu boğazdan geçerek Güney Çin Denizi’ne ulaşıyor.
Kuzey Kore’nin konvansiyonel ve nükleer başlıklı balistik füze tehdidi öne çıkarılarak Güney Kore’ye füze savunma kalkanı olarak tanımlanabilecek THAAD (Terminal High Altitude Area Defense) sistemleri konuşlandırıldı. Güney Kore’de bile tartışmalara yol açan bu girişim, Çin’in ekonomik olarak bölgedeki gelişimini engellemek ve bu ülkeyi çevrelemek amacına da hizmet ediyor. Çünkü Çin, “ABD çıkarlarına hizmet ettiğini” söyleyerek, THAAD sistemi konuşlandıktan sonra sonra Güney Kore ile olan ekonomik ilişkilerine sınırlamalar getirdi. Çin ve Rusya, arka bahçeleri olan Kore Yarımadası’na ABD’ nin askeri olarak yerleşmek için Kuzey Kore tehdidini kullandığını düşünüyor...
ABD, Çin’in “Bir Yol Bir Kuşak (BYBK)” projesine teknik ve ekonomik olarak ilgi göstermezken, bu projeye askeri girişimlerle cevap verdiği izlenimi uyandırıyor. Çin, hem Soğuk Savaş yıllarından alınan dersler hem de ABD’ nin özellikle hayati deniz ulaştırma yollarında yaptığı / yapacağı girişimlere karşı BYBK projesini bir fırsat olarak görüyor. Böylece Çin ticari malların dünyaya dağıtım yollarını çeşitlendiriyor. Dünyadaki kritik geçit ve boğazlarına olan hassasiyetini azaltıyor. Böylece BYBK, küresel jeopolitiğe etki eden bir boyut da kazanıyor.