10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Birleşik Metal-İş’in genel kurulu

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

İşverenlerin ve AKP hükümetinin ele geçirip işlevsizleştiremediği işçi sendikalarının çok önemli kalelerinden biri Birleşik Metal-İş Sendikası. 19. Genel Kurulu’nu 26-27 Aralık günlerinde görkemli bir biçimde, geniş bir katılımla yaptı. Birleşik Metal-İş’in benim sendikacılık yaşamımda önemli bir yeri var. Birleşik Metal’in kökenini oluşturan Otomobil-İş Sendikası’nda iki meslektaşımla birlikte kayyumluk yaptık. Netaş grevini uyguladık. Kayyum olarak Türkiye’de grev kararı uygulayan ilk kayyumduk. Onu Levent’te uyguladığımız ikinci bir grev izledi. Netaş grevine Deniz Baykal’ı davet etmiş ve ona grev gözcüsü gömleği giydirmiştik. Ayakta tuttuğumuz, çözülmesini önlediğimiz Otomobil-İş Sendikası’ndan Birleşik Metal-İş Sendikası gibi devrimci bir sendikanın doğuşunu gözlemlemek benim unutulmaz anılarımın arasındadır.Genel Kurul bir tiyatro gösterisi ile başladı. Birleşik Metal-İş çok iyi bir iş yapmış ve bir İşçi Tiyatrosu kurmuş. Sergilenen oyun delegelere ve konuklara sınıfsal bilincin ve sendikal gücün önemini sergileyen replikler sundu ve çok alkışlandı. İşçilere sınıf bilincinin en iyi görsel yöntemlerle, tiyatro-sinema yolu ile verilebileceğini çok yazdık ama necip sendikacılarımıza anlatamadık. Kurduğu tiyatro ile tüm şubelerinde oyun sergileyecek olan Birleşik Metal-İş’in örnek alınması ve kutlanması gerek.
YİĞİT BİR BAŞKANIN KONUŞMASIBirleşik Metal-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, genç ve gerçekten yiğit bir sendikacı. Gözünü budaktan sakınmayan örnek bir lider. Tüm işçi eylemlerinde, grevlerde en önde dimdik yürüyen biri. Üyesini ateşleyen; heyecanlandıran bir lider. Adnan Serdaroğlu yaptığı enfes konuşma ile barış ve güven içinde yaşanması gereken demokratik düzenden bir iç savaş çıkarmayı başaran, demokrasinin bütün dallarını budayan AKP’nin çok güzel bir resmini çekti. Ekonominin, siyasal ortamın nasıl dejenere edildiğini, Türkiye’nin nasıl yapayalnız bırakıldığını, işçi sınıfının nasıl horlandığını, sendikaların nasıl biat eder konuma getirildiğini çok güzel anlattı. Onun öncülüğünde Birleşik Metal-İş, aidat ödeyen 30.000 üyeye ulaşmış, Çalışma ve Toplum adı ile çok önemli bir dergi yayınlamış, inançlı ve cesur sendika üyeleri yaratmış. Birleşik Metal’in katıldığım seminerlerinde de gözlediğim üyelerinin heyecanı Genel Kurul’un yapıldığı otelin duvarlarında dalga dalga yayılırken hepimizi heyecanlandırdı ve “İşte sendika genel kurulları ve delegeleri böyle olmalı” dedirtti.
SENDİKALARIMIZ KUŞATILMIŞ DURUMDAAKP iktidarı döneminde kurulmak istenen düzenin bir gereği olarak yok edilen temel demokratik özgürlükler içinde sendika özgürlüğünün ayrı bir yeri var. Sendikalar, kamuda ve özelde yaklaşık 20 milyon, bunların bakmakla yükümlü olduğu insanlarla birlikte 62 milyonluk bir emek ordusunun sorumluluğunu omuzlarında taşıyan kuruluşlardır. AKP bu ordunun gücünü yok edip sendikaları kağıttan kaplana çevirmek sevdasında. AKP, işverenlerin, Türk-İş’in, Hak-İş’in katkısı ile işçi sendikalarını kuşatma altına almış durumda. İş Yasası’nda, Sendikalar Yasası’nda hiçbir iyileştirme yapmak istemiyor. Taşaron işçilerini kölelikten kurtarma çabası yok. Üstüne üstlük çalışanların en büyük güvencesi olan kıdem tazminatını buharlaştırmak istiyor. DİSK’ten başka konuşan, AKP’ye karşı çıkan konfederasyon yok. Türk-İş içinde filizlenen Sendikal Güç Birliği dağılmış durumda. İşçinin sesini kim duyuracak, kavgasını kim verecek? Bütün bunlar işçinin siyasette adı olmadığı için yaşanıyor. Kurtuluş işçinin siyasallaşmasında. Bu yol mutlaka tartışılmalı ve DİSK bu konuda bir seminer düzenleyerek çıkış yollarını aramalı çünkü ondan başka ayakta onuru ile durabilen konfederasyon yok.