29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bizimkisi bir makroekonomik hikaye: Üçüz açık

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’nin en önemli yapısal ve kronik makroekonomik sorunlarından biri nedir sorusuna üçüz açık olarak yanıt verenler vardır. Aslında üçüz açık, makroekonomik sorunların bir sonucudur.

NEDİR ÜÇÜZ AÇIK?

Bütçe dengesi (açığı-fazlası) + Tasarruf dengesi (açığı-fazlası) = Cari dengesi (açığı-fazlası)

Bu denklem, Türkiye’nin yurt içi dengesi ile yurt dışı dengesi arasındaki rakamsal ilişkiyi anlatmaktadır. Çin, Almanya, Japonya gibi bazı ekonomilerde bu denklemin içindeki değişkenlerin bazıları fazla vermektedir. Öte yandan, ABD ekonomisi, onlarca yıldan beri kronik üçüz açık vermektedir ama uzun yıllardan beri para biriminin dünya rezerv parası olması sebebiyle, ABD ekonomisi için bu üçüz açık, sorun teşkil etmemektedir. Ayrıntıya çok girmeden yukarıdaki denklemin açıklaması şöyledir:

Bütçe dengesi, merkezi yönetimin toplam giderlerinin toplam gelirlerini aşmasıdır. Bu konuda 2000’li yıllarda bazı kayda değer başarılar elde edilmişse de Türkiye’nin bütçe dengesi, yakın zamanda endişe verici meblağlara ulaşmıştır. 2020 yılı sonunda bütçe dengesinin açığı, milli hasılanın yüzde 3.5’ine yaklaşmıştır.

SÜREKLİ DIŞ BORÇ ALMAK!

Cari dengesi, Türkiye’nin toplam sermaye, finans, mal ve hizmet ithalatının toplam ihracatını aşmasıdır. Cari denge, 1980’li yıllardan beri sürekli açık vermektedir. 2020 yılı sonunda Türkiye’nin cari dengesinin açığı, milli hasılanın yüzde 5’ini aşmıştır.

Tasarruf dengesi, Türkiye’nin kamu ve diğer ekonomi aktörlerinin toplam yatırımlarının toplam tasarruflarını aşmasıdır. Bu dengedeki açık, 1980’li yıllardan beri devam etmektedir.

1980’li yıllardan beri Türkiye ekonomisinde bütçe dengesi ile cari dengesinin toplam açıkları, tasarruf dengesi ile finanse edilememektedir. Çünkü tasarruf dengesi de çoğunlukla açık vermektedir.

Diğer yandan, bu denklemdeki tüm dengelerin açıkları, finanse edilebildiği için bu açıklar gerçekleşebilmektedir. Kısaca, Türkiye ekonomisi, uzun yıllardan beri süregelen bu üçüz açıklarının finansmanını, çoğu zaman yurt dışından olmak üzere döviz borçları ile sağlamaktadır. Sürekli yurt dışına döviz üzerinden borçlanmaktadır.

YENİ ARAÇLARA İLGİ AZ

2008 yılı küresel ekonomi krizi ile birlikte dönemin iktidar partisi, tasarruf açığına çözüm olarak bireysel emeklilik sistemi aracılığıyla yurt içi tasarrufları arttırma yoluna gitmiştir. Ardından da bireysel yatırımcılara, finans kuruluşlarında altın hesapları açma hakkı tanıyarak yastık altındaki nakit ve altınları yurtiçi finans sitemine aktarma seçeneği sunmuştur.

Yakın bir zamanda bir kuruluşun yaptığı araştırmanın sonucuna göre 2008 yılı sonrası yurt içi bireysel tasarrufları arttırma stratejisinin başarılı ve emin adımlarla hedefine doğru ilerlediği görülmektedir. O araştırmaya göre her ne kadar toplam içinde oran olarak bireysel yatırımcılar hala çoğunlukta olmasa da sürekli tasarruf yapan bireysel yatırımcıların yarısına yakını, bireysel emeklilik ve altın hesaplarını tercih ettikleri anlaşılmaktadır. Türkiye’nin kendi yurt içi finansmanını kullanarak yurt içi yatırımlarına kaynak yaratabilecek olması, dışarıya olan döviz ve sermaye bağımlılığını azaltabilir. Ancak, bu konuda daha çok yol alması gerektiği de görülmektedir çünkü bireysel yatırımcıların büyük bir bölümünün sözü edilen yeni tasarruf araçlarını henüz tercih etmediği saptanmaktadır.

PLANSIZ HAMLELERİN SONU

Türkiye ekonomisi, yurt içi tasarrufları ile yurt içi yatırımlarını finanse etmek zorundadır. Aynı zamanda, kendi ürettiği teknolojilerle yurt içi ara mal üretimini gerçekleştirmek zorundadır. Aksi takdirde, yurt dışından finansman sağlayabildiği kadar ve yabancıların teknolojilerini satın alabildiği kadar üretim yapabilecektir.

2021 yılı içinde bu açıkların finansmanı, gene döviz ile yapılacaktır. Ancak, geçmiş yıllara göre daha yüksek maliyetli borçlanmalarla ve enflasyonu ivmelendirecek sonuçlarla gerçekleşecektir. Türkiye ekonomisinde onlarca yıldan beri devam eden plansız ve programsız üretim hamlelerinin doğal ömrünün sonuna doğru geliyoruz gibi…