28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Biz’in tuzakları

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

13 Eylül, Malaga: Bugün İspanya'da son günümüz. Bu yazının baş tarafı ile son tarafının (sanki) hiçbir ilişkisi olmayacak ve en az 10-15 gün sonra yayınlanacak. Çünkü programa alınmış, söz verilmiş yazılar var. İlkin onlar!

***

Ben İspanya'yı edebiyat aracılığıyla öğrendim ve sevdim. İlk öğretmenim Çanlar Kimin İçin Çalıyor"un yazarı Ernest Heminway'dir. Ondan dört sözcük öğrendim: Mujer (Kadın), Hombre (Erkek), Hermano (Arkadaş), Compagnero (Yoldaş)... Bunların arasında en çok, "Muher" olarak okunan "Mujer"i taparcasına severim. "Gadın" kadar cinseldir.

***

İspanya'da taksi şoförlerine, barmenlere, tezgahtarlara, "Hola compagnero!" derim. Sonra, "Arriba frente popular!" derim. Şimdi bile ters karşılanabilir bir cümle. Çünkü "Yaşasın Halk Cephesi!" anlamına gelir ki General Franco'nun darbe ile devirdiği Halk Cephesi'nin (Komünistler, Sosyalistler, Anarşistler ve Sendikalistler) sloganıdır.

Bunu söylediğim zaman çoğunluk çok mutlu olur, ama epeycesi de somurtur.

***

Attila İlhan'ın bir dizesi var. Şöyle:

"Madrid kapılarında Maria Pilar,

Arriba frente popular!"

Attila'nın bu dizeyi kafiye için yaptığını sanıyorum. Hakkı var. Ağız dolduruyor. Hele davudi sesle söylendiği zaman. "Yaşasın halk cephesi" seslenişi bizim kuşak için son derece önemlidir, çünkü İspanya iç savaşında faşizm tarafından ezilen demokratik ve cumhuriyetçi halk cephesinin aşkını simgeler.

Türkiye'de de artık bir "Halk Cephesi" kurulması gerekiyor, ki, galiba artık kuruluyor.

***

Toledo'da Las Gonchas oteline girdiğim zaman, resepsiyondaki delikanlıya "Arriba frente popular!" dedim.

O da bana, "Ama ben katoliğim!" dedi.

Ben de kendisine "Arriba los catolicos!" (Yaşasın Katolikler!)" dedim.

O da bana "Arriba los laicos!" (Yaşasın laikler!) dedi.

Ben Türkiye'de, karşılık beklemeden, "Yaşasın Müslümanlar!" derim.

Ama bir tek İslamcının, "Yaşasın laikler!" diyebileceğini sanmam.

Ertuğrul Özkök

İspanya'da Lorca'yı kim öldürdü diye sorsanız, falanjist faşistler, derler. Bulgaristan'da Geo Milev ile Vaptzarov'un katillerinin faşistler olduğunu söylerler. Şili'de Pablo Neruda'yı faşistler öldürmüştür. Kimse "Biz öldürdük!" demez.

Türkiye'de ise her kötülüğü "biz" yapmışızdır, her suçu "biz" işlemişizdir.

Gezi ve uzantısında, delikanlıları öldürenler arasında ben yoktum, milyonlarca cumhuriyetçi insanımız yoktu. Ama "biz" diyorlar. Ama "biz" dediğiniz "siz" kimsiniz? Onu söyleyin. Bunlar, AKP'ciler "Biz Milli Görüş gömleğini çıkardık" dedikleri zaman şıp diye inanmışlardı. O zaman Milli Görüş gömleğinin yılan derisi olmadığını, fil derisi olduğunu söyledik. Yılan derisi olsa bile alttan yeni derinin geldiğini söyledik. Suratımıza tuhaf tuhaf baktılar. Değişim yeteneğinden yoksun dinozor olduğumuzu söylediler.

Neden böyle yaptılar? Çıkarları olduğu için mi, yoksa şabalof oldukları için mi? Bence ikisi de oldukları için!

***

Şimdi bunlardan biri, Ali Bayramoğlu, bir yazı yazmış, bir karpuz olarak eşekten nasıl düştüğünü anlatıyormuş. Hükümetin gidişatından memnun değilmiş. Hürriyet gazetesinde, kendisiyle ilgili kullandığım "yeni mürteci" tanımlaması yüzünden hakkımda ceza ve tazminat davası açan bir yazıcı olduğu için Ali Bayramoğlu'nu okumam. Ertuğrul Özkök, Bayramoğlu'nun Yeni Şafak'ta yayınlanan bir yazısına arka çıkıyor (Hürriyet,13.09.13) Türkiye'ye dönünce yazıyı buldum ve bastım. Okuyalım:

"Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, 'Tef gibi gerilmiş bir toplum olduk' diyor. Sorumlusu sadece AK Parti mi?

Ali Bayramoğlu, 'Başta siyasi iktidar, herkesin sorumluluğu var' diyor. Evet 'anahtar' teşhis budur. Yani 'başta' siyasi iktidar olmak üzere... Hepimiz.

Bayramoğlu, 'kurduğumuzu yıkmayalım' diyor. Ben de diyorum ki:

'Başta Cumhuriyet'in değerleri olmak üzere, 90 yılda kurduğumuzu, son on yılda eklediğimizi yıkmayalım'."

***

Ali Bayramoğlu ve özellikle de Ertuğrul Özkök "biz"leriyle belli bir topluluğu ve kesimi işaret ediyor olsalardı sorun yoktu. Çünkü onların "biz"inden, naylon neo-liberalleri, müflis solcuları, cumhuriyet düşmanlarını, ikinci cumhuriyetçileri anlıyorum ben. Pişmanlıkları beş para etmez artık: AKP'nin bütün yaptıklarından onlar da sorumludurlar.

Ama bu ağalar kurnaz. Zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar. "Biz" derken, bütün Türkiye'yi, bütün gazete yazıcılarını, bütün aydınları, bütün politikacıları parantez içine alıyorlar.

Kendi adıma konuşacak olursam, en başta Cumhuriyet'in değer ve kazanımlarını savunan yazılar yazdığım için Hürriyet gazetesinden atıldım ben. Şimdi nasıl Ali Bayramoğlu ve Ertuğrul Özkök'le aynı "Biz" kazanının içinde olurum?

AKP hükümetinin imam-hatip politikasını, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu yok sayıp çiğneyip geçmesini, Kürt politikasını, dış politikasını, genel olarak İslamlaştırma siyasetini kıyasıya eleştirdiğim, Ertuğrul Özkök'ün demesiyle "Ciğerini söktüğüm" için Hürriyet gazetesinden atıldım ben.

Beni ve benzerlerimi kendi "Biz" kazanlarının içine atarken yüreği sızlamıyor mu?

***

Fırsat çıkmışken muhalif siyasetçi ve yazarları da bu "Biz" konusunda uyarmalıyım. Türkçe konuşanlarda bir "Biz" merakı vardır. Hükümeti eleştirirken "Suriye'de çıkan olaylara tarafsız kalmamız gerekirken biz ne yaptık, düne kadar kardeş olduğumuz Esat'ı defterden silip, El Kaide ve muhaliflere silah verdik" derler.

Yahu kardeşim sen mi yaptın, siz mi yaptınız bunları? Hayır! Hükümet yaptı. O zaman özneyi adıyla, sanıyla, zamiriyle işaret etsene. "Hükümet" de, "O" ve "Onlar" de...

Siyaset yapmak için siyasal bilinç yetmez, dil bilinci de gerekir. Dahası dil bilinci, siyasal bilinçten de önce gelir.

Dil bilinciniz yoksa, yavuz hırsızların sizi de "biz"

kazanına atmasını, suça bulaştırmasını anlayamazsınız, anlayamadığınız için de "lokma" gibi yutarsınız!...