27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Blackout’ ve olağanüstü hal

Cengiz Köse

Cengiz Köse

Gazete Yazarı

A+ A-

Anayasanın ‘dışına’ çıkılarak ‘özel harp’ durumlarında da kullanıldığı bilinmektedir. Bu üç ihtimal bulunduğumuz Avrupa’da şu an gündemde değil. Ancak nesnel durum analiz edildiğinde, olağanüstü hal koşulları olası uzun süreli elektrik kesintisinden karanlığa gömülen ortamlarda, gerçekleşebilir. Hava sıcaklığı düştükçe, doğal kaynak ihtiyacıyla birlikte kaygılar da artıyor.                 

Avrupa Birliği’nin göbek bağı Avrasya’dan kopartıldıktan sonra, kıtanın doğal kaynak bakımından nasıl beslenebileceği sorunu ve çözümü, aylardır gündemi meşgul ediyor. Yeterli doğal gaz kaynağı olmadan üretim, ulaşım ve iletişime gerekli enerji temini sağlanamaz. Dolaysıyla AB iktidarları önünü göremediklerinden, olası en kötü senaryoları toplumla paylaşamıyorlar, çünkü halktan çekiniyorlar. AB kıtasını doğal gazdan yoksun bırakan tehditin merkezini, parmaklarıyla gösteremiyorlar. Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarına yönelik sabotajın hemen ardından, İngiltere ABD’yi arayarak  “operasyon tamam mı?” iddiasının hesabını da soramıyorlar. Tam tersine emperyalist devletlerden fahiş fiyata sıvı gaz alarak faturasını halka kesiyorlar. Özetle hedefte olan Avrupa Birliği, Avrasya ile Atlantik arasına sıkışmış durumda. Dıştan gelen bu sıkışma içeride baskının ve tepkinin büyümesine yol açıyor. Nedir bu baskı ve tepki? En başta temel ihtiyaçlarayapılan zamlardır. Gıda, elektrik, doğal gaz, kira ve yakıt gibi temel ihtiyaçların fiyat artışları durdurulamıyor. Nihayet arkasında piyasayı ele geçiren birkaç tekel var. Sosyal devletler bu gidişata güçlükle müdahalede bulunarak, pandemi döneminde karşılıksız para basarak işverenlere ve çalışanlara pay aktarmışlardı. Şimdi ise vatandaşlardan toplanan vergileri yine vatandaşlara yardım paketi şeklinde dağıtarak, kışı atlatmaya çalışıyorlar. Almanya tarihinde görülmemiş hayat pahalılığına karşı tepkiler ardı ardına yükseliyor, geçtiğimiz günlerde IG Metall sendikasının çağrısıyla 200 binden fazla işçi grev yaptı. Diğer yandan hükümet kış aylarında olası en kötü senaryo hakkında’ ‘panik çıkar’ endişesiyle, topluma ayrıntılı bilgi veremiyor. Nedir en kötü senaryo? En hafifi ‘Brownout’, biraz kötüsü ise ‘Blackout’ ve en kötüsü olağanüstü halin ilanıdır. Brownout yani karartma durumlarını Avrupa dışında yaşayan insanlar yakından bilir.Bunlar bölgesel, kısa süreli geçici ve öngörülen elektrik kesintileridir. Elektrik geriliminin dalgalanması ve düşmesiyle birlikte, kesintileri önlemek amacıyla hane halkı tüketici sayısını azaltarak, tasarrufa gitmek zorunda kalabilir. Üreticiler sınırlı enerji kaynağını kontrollü kullanıp dağıtıklarından dolayı, Brownout senaryosu tam kapasite tüketimi engelliyor. Almanya’daki elektrik üreticileri mevcut duruma göre, olsa olsa sadece bölgesel kesinti olabilir tahmininde bulunuyor. Blackout durumunda ise elektrik tamamen kesilir. Yani elektrik santrallerinde gerekli miktarda kaynak olmadığından, elektrik üretilemez. Bu senaryo gerçekleşirse günlük hayatın tamamına yakını olumsuz etkilenebilir. Elektrik üreticileri bu senaryoyu beklemiyor. Bazı ‘uzmanlara’ göre böylesi bir durum olabilir ve günlerce sürebilir. Sistemin devreye alınması ‘2 haftayı’ bulabilir görüşündeler. Çünkü hammadde ve kaynak tükenirse, takviyesi ve şebekenin aşama aşama devreye alınması, bugünden yarına tamamlanamaz deniliyor. Kesintinin ne kadar süreceği hakkında kesin öngörü hesaplanamadığı için, ‘güvenlik sorunu’ ayrıca gündeme gelebilir deniliyor. Bu iki senaryo yani kısmi karartma ve tam karartma, sonuç itibariyle teknik boyutlarla ilgili. Sosyolojik boyuttan bakıldığında, sosyal hayatı neler bekliyor? En kötü senaryo yani olağanüstü hal uygulamasına, halk dışında bazı devlet kurumları ve özel kuruluşlar hazırlıklarını yapmaktalar. Olağanüstü durumu önleyebilmek bakımından yerel yönetimler acil durum planlarını çalışıyorlar. Herşey devre dışı kalırsa, örneğin acil durum jeneratörüyle hastane, fırın, sınırlı gıda temini vb. yerlerin beslenmesi sağlanacak. Şehirlerin veya köylerin belli noktalarına mobil fener kuleleri kurulacak. Fener kuleleri aydınlatma dışında toplanma noktaları ve çok acil durumda, hasta insanlara ve bebeklere yardımın yanı sıra, haberleşme ve anons görevi görecek. Atık su giderleri, ‘geçici basınç sistemiyle’ çalışmayan atık su arıtma tesisine değil, geçici süreliğine nehirlere yönlendirilecek. Notfallregister.eu adlı sitede şimdiden olası elektrik kesintisi ve afet durumunda, yardıma muhtaç insanların verileri toplanıyor. Mesela evde oksijen cihazı vb. bağlı olan insanlar, bu internet sitesine kayıtlarını yapıyorlar. İlk yardım, itfaiye ve arama kurtarma gibi kurumlar veri bankasından faydalanarak, olası kötü senaryodakilere öncelik verileceği hakkında, planlı hareket edebilecekler.  Ancak senaryoların tümü kontrol dışına çıkarsa, can ve ‘mal’ güvenliği tehlikeye girer ve yağmalar başlarsa, olağanüstü hal ilanı gündeme gelebilir. Bu duruma istinaden polis, asker ve istihbarat gibi organizasyonların düzenli hazırlığı kaçınılmazdır ve yapılıyordur da. Berlin polisi üç aşamalı sürece karşı tatbikatlarını sürdürüyor. Bunlar ‘pahalılık-kıtlık-kesinti’ şeklinde sıralanıyor. Birinci faz olan pahalılık, şu an başlamış durumda ve kitle hareketleriyle etkisini gösteriyor. Polis kitle gösterilerini titizlikle kontrol ediyor. İkinci faz yani kıtlık, olası elektrik kesintileriyle değerlendiriliyor ve evlerde ateş kullanılarak yangın tehlikelerine karşı önlem almayı içeriyor. Faz üç yani enerjinin tamamen kesintisiyle birlikte, yağmalar ve sosyal olayların çıkabileceği öngörülüyor. Bu andan itibaren olağanüstü hal ilan edilir. Olağanüstü hal durumunda belli saatlerde sokağa çıkma yasağı başlayabilir. En az iki benzin istasyonu sadece polis, asker, itfaiye ve ambulansa çalışacağı söyleniyor. Yerleşim alanlarında ‘gizli’ yakıt deposu ve jeneratörün güvenliği sağlamak amacıyla, devreye alınacağı öngörülüyor. Sokakların denetimide, güvenlik güçlerine bırakılacağı senaryolar arasında. Bir veya birden fazla Avrupa ülkesinde olağanüstü hal ilan edilirse, Avrupa Birliği geçici süreliğine ‘askıya’ alınabilir. Yani olmayan sınırlar tekrar çalışır, giriş ve çıkışlarda Avrupa ülkeleri arasında pasaport kontrolü yapılabilir. Demokrasi, serbest dolaşım ve bireysel özgürlükler de dahil, bir süreliğine askıya alınabilir.