23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Boğaziçi'nde doğru eylem nedir?

Mustafa Solak

Mustafa Solak

Site Yazarı

A+ A-

Sadece Boğaziçi’nin değil her üniversitenin rektörü seçimle belirlenmelidir. Bu bakımdan iktidar tarafından rektör atanmasına karşı eylemler haklıdır.

ABD ülkemiz için CAATSA’yı, yani Amerika’nın Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası’nı kabul etmiş ve PKK/PYD, FETÖ, IŞİD gibi kullanışlı araçlarıyla saldırırken, iktidar, emperyalizme ve içimizdeki araçlarına, halkı kışkırtma olanağı vermemelidir. Bunun için de Melih Bulu görevinden alınmalı ve bir kanun değişikliğiyle üniversitelere kendi rektörünü seçme yetkisi verilmelidir.

ABD'DEMOKKRASİ' İLE KIŞKIRTIYOR

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, “Öğrencilerin ve göstericilerin gözaltına alınmasından endişe duyuyoruz. Cinsel azınlıklara karşı nefret söylemini şiddetle kınıyoruz” dedi. Kendi siyahi vatandaşlarını katleden ABD, ülkemizi “demokrasi” ile yönlendirmeye çalışıyor. Bu durum eylemlerin başlangıcından beri ABD tarafından yönlendirildiğine olmasa da bu açıklamadan sonra ABD’nin işin içinde yer aldığına kesin olarak delildir. ABD içimizdeki bölücülere işareti vermiş ve yanlarında olduğunu göstermiştir.

Belirttiğim gibi öncelikle iktidar ABD’ye, milleti birbirine karşı kışkırtacak olanlara yukarıdaki önlemleri alarak engel olmalıdır.

Diğer yandan öğrencilere ve bizlere de görev düşüyor. ABD’ye “gölge etme, başka ihsan istemez” denmelidir. Bunu demeyenlere, halk, eylem ne kadar haklı olursa olsun, kuşkuyla bakacak, destek vermeyecektir.

Gençler ABD’ye tepkisini göstermelidir. Bu yönden Boğaziçi Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün “ABD bu gibi açıklamalarla, Türk gençliğinde kendisine yönelik bir sempati yaratamaz ve emperyalist müdahaleciliğini hiçbir şekilde meşrulaştıramaz. Boğaziçi Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü olarak ABD emperyalistlerine sesleniyoruz: Üniversitemize burnunuzu sokmayın.” şeklindeki cümleleri Boğaziçili diğer öğrencilerce de dile getirilmelidir. Böylece ABD’nin gençlik içindeki kışkırtıcı yandaşları daha kolay seçilebilecektir.

EYLEMLER AMACININ DIŞINA ÇIKIYOR

Eylemin haklılığı yanında eylem yöntemi de önemlidir. “Haklıyız, ne yapsak yeridir” yaklaşımıyla yol alınmaz. Doğru eylem, halkı kazanmaya yönelik eylemdir.

Şu tavırlar eylemlerin amacının dışına çıkmaya başladığını gösteriyor ve milleti eylemin haklılığına yönelik kuşkuya sevk ediyor; hatta gençlere tepkiyle bakmalarına neden oluyor:

Kabe fotoğrafının etrafına LGBT-İ pankartları asmak ve Kabe’yi yere sermek,

Katil devlet, katil polis demek,

Eylemin amacıyla ilgisiz bayraklar (örneğin LGBT-İ) sallamak,

HDP’li belediyelere atanan kayyumları çağrıştıran “kayyum rektör” sloganı atmak,

Eylemlerde gözaltına alınanların terör örgütleriyle bağlantısının çıkması,

Polis arabası tekmelemek,

Üniversite dışından eyleme katılmak.

AMAÇ GENÇLİĞİ EZDİREREK 'MAĞDURİYET' ÜZERİNDEN HALKI KIŞKIRTMAK

“Boğaziçi Dayanışması” adlı bir grup, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben açık bir mektup yayınladı. Mektuptaki şu ifadeler önemli:

“HDP Genel Başkanını hukuksuz bir şekilde hapishanede tutuyorsunuz. Gazetecileri de sendikacıları da...

Roboski'de 34 Kürt öldürüldüğünde istifa ederdiniz!...

Başta KHK'lılar olmak üzere, işsiz bıraktığınız ya da iş bulamayan binlerce yurttaşın geçim derdini görüp istifa ederdiniz!”

Tutuklu gazetecilerin hiçbiri anayasayı ihlal etmemiş gibi davranmak FETÖ, PKK’yı hapisten kurtarmak isteyenleri söylemi. Hiç kimse gazeteci, yazar diye anayasanın kendisine ayrıcalıklı davranmasını bekleyemez. Gazeteci kılığında emperyalizmin, bölücülüğün mürekkebini damlatanlar aslında Türk milletinin kanını damlatmaya çalışanlardır.

Roboski diye ilçemiz mi var!

Demirtaş’ın tutukluluğunun, KHK'lıların, rektörlük seçimleriyle ilgisi olmadığına göre amaç başka.

Açıklama HDP bildirisi gibi hazırlanmış. “Boğaziçi Dayanışması” gibi grupsal bir adla paylaşım yapıldığına göre eylemin önderliği, HDP çevresinde kümelenen kesimin elinde.

Bu önderlik gençliği ezdirmektedir ve daha da ezdirir. Öğrencinin arasına karışan ve önderliği ele alan HDP/PKK, öğrenci ile polisi karşı karşıya getiriyor. Zaten milleti eylemin haklılığına yönelik kuşkuya sevk eden kabe, katil polis/devlet gibi davranışlar da bu kesimin işin içinde olduğunu gösteriyor.

Öğrenci Amerika’nın “turuncu devrim” senaryolarında figüran yapılmak isteniyor.

ÖĞRENCİLERİ PUAMLA DEĞİL AKILLA YÖNLENDİRELİM

Sosyal medyada dolaşan “İlkokul ikiden terk olanların 500 puanla Boğaziçi'ye girenlere ‘terörist’ diyor” şeklindeki ifade aklın kullanımını puana indirgiyor. Oysa bu, öğrencinin aklını değil kibrini kullanmasını kışkırtan bir söylem.

Üniversiteye girerken alınan puan, zeka için gösterge değildir. Zeka problem çözebilme yeteneğidir. Kimisi elektronik eşyaların tamirini hızla yapar, kimisi coğrafi yerleri aklına iyi yerleştirir, kimisinin müzik zekası, kimisinin iletişim zekası gelişkindir.

Dolayısıyla zeka çeşit çeşittir ve bu çeşitler arasında bazıları daha baskındır. Çünkü zeka geliştirilebilir. “Allah vergisi” zeka sınırlıdır. Türkiye derecesi yapıp da sosyal iletişimi çok zayıf gençler var. Neden? Sürekli sorularla uğraştığından insanlarla etkileşimi sınırlı kalmıştır, sosyal zekasını geliştirememiştir. İlkokuldan itibaren disiplinle, herkes tatil yaparken yazın bile azimle matematik çalışırsan, elbette matematik puanın yüksek olur. Ama “bu kişinin müzik zekası da gelişkindir” diyemeyiz.

Dahası zeka, haklılığın ölçütüyse FETÖ'ye üniversite mezunu, hatta profesörler üyeydi. Boğaziçi, ODTÜ gibi yüksek puanlı üniversite mezunu sade iktidar değil, muhalefet milletvekilleri bile FETÖ'yü övdü. Türkçe öğretiyormuş da, Afrikalılara İstiklal Marşı söyletiyormuş da…

Zaman gazetesinin etkinliklerine gidip "Zaman gazetesi vicdandır" diye öven, kapatılmasın diye direnen muhalif milletvekilleri vardı. bu kişilere “zekaları kıt” mı diyelim?

Hayır, çıkarsal beklentileri vardı. Yüksek puan almışlar; ama ilkokul mezunu dinci Fethullah Gülen’i “laik”, “muhalif” kişiler de övmüş, destek vermiştir.

Gençleri düşündürmüyor, hataya sürüklüyoruz. Onlara şunu demek lazım:

Aklınızı kışkırtmaların önüne geçmek için kullanın. 200 kişilik eylemde katil devlet, katil polis sloganı atanları 5 kişilik eylem komitesi belirleyerek susturabilirsiniz. Eylemin amacıyla ilgisiz LGBT-İ bayraklarının açılmasını, sloganları engelleyebilirsiniz. “Kabe kışkırtması Boğaziçili öğrencilerini bile eylemden böldü, soğuttu. Bu sebeple öğrenciyi, milleti nasıl kazanırım da talebimin haklılığına inandırırım?" diye düşünün.

Atatürk ve Türk bayraklarının olduğu eylemi PKK ve başka kışkırtıcılar yönlendiremez. Türk milletini Atatürk ve Türk bayraklarıyla yanınıza çekersiniz; LGBT-İ bayraklarıyla değil.