22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bol sıfırlı rakamların gizleyemediği korkular!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Küresel ölçekte bol sıfırlı rakamların havalarda uçuşturulduğu, olağandışı bir dönemden geçiyoruz! Para otoriteleri, ellerindeki tüm olanakları seferber etme yarışına giriyor; siyasiler ise kamu harcamalarını artırarak olumsuz eğilimlerin güçlenmesini engellemeye çalışmak üzere devreye girmek zorunda kalıyor! Giderek daha yoğun bir şekilde hissedilen yeni küresel kredi krizinin belini kırma girişimleri, şimdilik sonuçsuz kalmış gibi görünüyor!

Ekonomik beklentilerdeki olumsuzlaşma eğilimi terse çevrilemediği ve buna bağlı olarak güven bunalımının derinleşmesi önlenemediği için, küresel kırılganlık algısı yeni rekorlara yelken açmış olabilir!

Finansal cephedeki, paniğe dönüşmüş riskten kaçınma eğilimi tüm çabalara rağmen kontrol altına alınamadı. Çok yönlü müdahalelere rağmen kayıpların kabul edilemez seviyelere erişmiş olması, beklentileri olumsuzlaştırıp güvensizliği besleyerek çok tehlikeli ve yıkıcı bir kısır döngü yaratmış olabilir! Maliye politikalarının gevşetilmesine ilişkin tasarımlar, ekonomik beklentilerdeki olumsuzlaşmayı terse çeviremiyor; tam aksine daha da olumsuzlaştırıyor ve finansal cephedeki belirsizliği tırmandırıyor. Uzun süredir ağırlaşmasına izin verilmiş sorunlar ve salgına ilişkin beklentilerin sebep olduğu olumsuzluklar, para ve maliye politikası önlemleri ile dengelenemiyor.

Finansal piyasa cephesinde yaşananlar, kredi piyasalarının çalışamaz hale gelmesini engelleyemedi. Varlık değerleri kabaca yüzde 30 düzeyini bulan oranlarda kayıplar yaşadı, bilançolar yıpranırken sorunlu kredi hacmine ilişkin endişeler uçuşa geçti! Bu sonucun gerçekleşmesini engellemeye yönelik girişimler, çok yetersiz kaldı; fiyat oynaklıkları yeni rekorlara yelken açarken işlem hacimleri istikrarsızlaştı. Devlet tahvillerinin hızla güvenilir liman olmaktan çıkmaya başlaması, normalleşme umutlarının yok etti.

Olumsuzluklar bardağının taşmasına sebep olan salgın, görmezden gelinen gerçekleri ortalığa saçınca daha farklı bir sonuç mümkün olamadı! Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı kanaati çok güçlenmiş olmalı ki, tam aksini başarmaya çalışan para ve maliye politikası önlemleri etkili olamadı! Ödemeler sistemini oluşturan kurumsal yapı içindeki genele yayılan güvensizlik, kredi piyasalarındaki tıkanıklığı büyüterek paniği derinleştirdi!

Gelir ve servet dağılımının çok bozuk olduğu koşullarda, kamu harcamalarının devreye girmesi sonu olmayan yeni bir yıkıcı sürecin başlangıcıdır. Eğer gelir ve servet dağılımı bu kadar bozuk olmasa idi, geçici olma ve normalleşmeye hizmet etme olasılığı sıfır olmayabilirdi! Artık küresel ölçekte kamu harcamalarının arttığına, bütçe açıklarının büyüdüğüne ve kamu borç stokunun yeni rekorlara koştuğuna tanık olacağımız bir dönemin başındayız. Gelir dağılımı bozulmaya devam edecek ve korumacı eğilimler güçlenecek; büyümeyi uzunca bir süre için unutacağız ve artamayan toplam istihdam içinde kamunun payı büyüyecek! Bu yöndeki algılar, hem devlet tahvillerini güvenli liman olmaktan uzaklaştırmaya ve hem de paniğin etkili olmayı sürdürmesine sebep oldu.

Salgın kimseyle pazarlık yapmadan, tüm ekonomileri kendi gerçekleri ile yüzleşmeye zorluyor. Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmak konusunda ısrarlı olanlar ise, kendi başlarının çaresine bakmak dışında bir seçenek kalmamış olabileceğini görüyor ve rakiplerinden önce risklerini azaltmanın yollarını arıyor. Yangını söndürme ve paniği dindirme umudu ile hesapsızca devreye girenler ise, sonu görünmeyen ve toplam maliyeti belirsiz bir kamulaştırma sürecine dalmak dışında seçenek bulamıyor! Sistemik kırılganlık hızla artarken, tüm maliyet paylaştırılmak üzere kamunun üzerine yıkılıyor!

Devir değişiyor! Doların değerindeki hızlı yükselişe rağmen, birileri diğer bazılarını kur manipülatörü olmakla suçlayamıyor! Enerji savaşını azmettirenler, uzlaşmazlığa düşürdüğü kesimler arasında arabulucu olmaya çalışıyor! Bu saydığımız alttan alma yaklaşımların, geçici ve algıları köreltmeye yönelik olduğunu dikkate almak gerekiyor! Çıkar çatışmalarının çözümü kolay olmayabilir; her şey gerçek rengini sistemik çöküş sonrasında bulacak, geleceğe yönelik hesaplar buna göre yapılacak!