Bölgede taşlar yerine oturuyor
ABD’nin bölgedeki hâkimiyeti zayıflıyor. Amerika’da, bölgedeki “kara güçleri” de yalnızlaşıyor. Türkiye, İran, Irak Merkezi Yönetimi, Suriye,... kendi sorunlarına el koyuyorlar.
Diğer bir deyişle uzunca bir aradan sonra taşlar yeniden yerli yerine oturuyor. Psikolojik üstünlük de bölge ülkelerine geçti. Bunu Ankara’daki diplomatik kulislerde bile hissetmek mümkün. Bölge ülkeleri diplomatlarının gözlerinin içi gülüyor.
IKYB’nin bağımsızlık referandumu bardağı taşırdı. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” atasözünü doğrulayan gelişmeler yaşanıyor. Hem de çok hızlı yaşanıyor.
PETROLDE BARZANİ DEVRE DIŞI
Bağdat’tan yapılan açıklamalar önemli. “Türkiye ile anlaştık, ham petrol ihracatında muhatap biziz” dendi. Kerkük petrollerinin dünyaya pazarlanmasında Barzani yönetimi devre dışı. Olması gereken de zaten buydu.
Petrol, Irak Merkezi Yönetimi adına taşınacaksa Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapatmaya da gerek yok. Hatta daha çok petrol taşımanın yolları konuşulmalı.
TÜRKİYE YENİ DÖNEME HAZIRLANMALI
Bölge yeni bir döneme giriyor. Türkiye’de içini buna göre yeniden düzenlemeli. En başta da bürokrasi. Artık kriter “yandaşlık” değil, liyakat olmalı. Özellikle de bölgeye bakan birimlerde.
Türkiye’de Ortadoğu’yu çok iyi bilen bürokratlar var. Geçmişte “Komşu ve çevre ülkelerle işbirliğini geliştirme”projesini onlar yürüttü. Irak’la, İran’la, Suriye’yle, Libya’yla, Mısır’la... İlişkileri iğne oyası gibi işlediler.
Bütün bölge dostluk deniziydi. Suriye ile sınırların bile kaldırılması gündemdeydi. “Bölge ülkelerinin ortak kalkınması” hedeflenmişti.
DAVUTOĞLU DÖNEMİ
Sonra Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik derinliği”(!) devreye girdi. Her şey darmadağın oldu. Kurumlarda ve bakanlıklarda, bölge konusunda bilgili, tecrübeli bürokratlar, ya kenara itildi ya da emekli olmak zorunda kaldı.
Bu arkadaşların çoğunu tanıyorum. İçlerinin kan ağladığından eminim.
Emekli olanlarla zaman zaman buluşuyorum. Gelişmeleri takip ediyorlar. Özellikle Irak ve Suriye’deki gelişmeleri anı anına izliyorlar. Yapılması gerekenlerle ilgili ciddi önerileri var. Ama anlatacak kurum veya yetkili bulmakta zorlanıyorlar.
YENİDEN GÖREV VERİLMELİ
15 Temmuz’dan sonra emekli olmuş TSK mensupları göreve çağrıldı. Çoğu hiç düşünmeden kabul etti. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır”anlayışıyla hareket ettiler.
Bürokraside, Irak, İran, Suriye gibi ülkeleri çok iyi bilen, bu ülkelerdeki yetkililerle çok iyi diyalogları bulunan arkadaşlara da benzer öneri gelse, eminim koşa koşa gelirler. Makam, mevki beklemeden, vatan için üzerlerine düşenleri yaparlar.
Bu sürecin eksik yanı bürokrasi. Kurumlarda bu işleri götürecek teknik ekip zayıf. Takviye edilmesi şart. Yeniden “stratejik çukurlarda” debelenmemek için bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor. Türkiye’nin güvenliğinin yeni hatalara tahammülü yok.
KÜRŞAD TÜZMEN NEREDE?
Şu aralar kimle karşılaşsam eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’i soruyor. Özellikle de Irak’ta, İran’da, Suriye’de, Libya’da, ... iş yapan işadamları.
Tüzmen dendi mi ilk akla komşularımız gelir. Bırakalım bölge ülke yöneticilerini, sokaktaki vatandaşlar bile onu tanır.
Şu günlerde Türkiye için en çok ihtiyaç olan isimlerden biri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiç aklına gelmiyor mu? “Özel temsilcisi” olarak bölgeye gönderse bile hızla sonuç alacağı kesin..!
IRAK’LA TİCARET ARTAR
Irak’a yaptığımız ihracat 8 milyar dolar civarında. Büyük bölümü Habur’dan gerçekleştiriliyor. Bu nedenle “Habur’u kapatırsak mahvoluruz” edebiyatı yapılıyor.
Oysa durum öyle değil. Birincisi; Habur’dan yapılan ihracatın yaklaşık 2 milyar dolarlık kısmı tartışmalı. Hayali olma ihtimali yüksek.
İkincisi; Barzani ile yürütülen yanlış politika, Irak’ın diğer bölgelerini olumsuz etkiledi. Merkezi Yönetim, Türk firmalarına verdiği ihaleleri kesti. Türkiye’den yaptığı ithalatı başka ülkelere kaydırdı. Şimdi 5 milyonluk bir pazara ihracat yapıyoruz. Bölgenin petrol gelirlerinden payı da sadece yüzde 17. Bağdat’la işbirliğimizi sürdürürsek en az 30 milyonluk bir pazarla buluşacağız. Hele Habur’a alternatif bir yeni kapı açarsak, doğrudan Musul hattından ihracata başlarsak işimiz daha da kolaylaşacak. İhracatımız düşmez, artar.