06 Temmuz 2024 Cumartesi
İstanbul 30°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bölgemizdeki rüzgârları doğru okuyalım

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransa’da erken seçim
İngiltere’de erken seçim.

AB seçimleri bütün AB ülkelerinde, Almanya, İtalya… yer sarsıntısına yol açtı.

ABD seçimleri yaklaşıyor.

Batı’nın kafası pek karışık.

ABD’nin ki hepten karışık.

O “her şeye muktedir”, yani her alanda iktidar sahibi, yani daha da Türkçesiyle güç sahibi, yöneticilerinin yatak odasına bile karışan, karar veren ABD derin devleti!

O ne hal öyle!!

Biden seçilirken de sağlık sorunları gündeme gelmişti. Ardında başka hesaplar aranmıştı. Kamala Harris’in önünün açılacağı planları olduğu ileri sürülmüştü.

Hâlâ mı … ne kadar anlamlı…

NE BAŞKAN, BAŞKAN NE DERİN DEVLET, DEVLET

Ama şu bir gerçek. ABD’de bir yönetim krizi ve belirsizlik yaşanıyor.

Ne başkan, başkan; ne derin devlet, devlet!

Yeni aday tartışmaları gündemde. Eski yıldızlar kırpılıyor, Obama’nın eşi Michelle olur mu acaba… diye tartışıyorlar.

İşin ilginci kötü işlerin “aracı ortağı” MOSSAD’dan da hayır yok artık. Kendi derdi büyük, bastığı zemin ayaklarının altından kayıp gidiyor. İsrail’in içinde ortalık giderek daha da karışıyor. Etme-bulma dünyası. Üstelik İsrail bu işten Netanyahu’yu kurban verip elini yıkayıp kurtulamayacak gibi görünüyor.

Bu arada ABD Anayasa Mahkemesi’nin kararı geldi. 6 Ocak Kongre baskınıyla ilgili kararında Trump’ı destekledi. Dokuz yargıçlı ABD Anayasa Mahkemesi, üçe karşı altı oyla başkanlık yetkilerini genişleten, cezai suçlamalarına karşı başkana geniş dokunulmazlık tanıyan bir karar aldı. Buna göre başkanların görev kapsamındaki faaliyetlerinde dokunulmazlığı tam olacak. Sadece, yargının, faaliyetlerin yürütmeyi kötü etkilediğini göstermesi halinde dokunulmazlık kalkacak. Böylece 2024 başkanlık seçimleri öncesinde Trump’ın davaları ertelenecek ve kendisine yönelik suçların kapsamını daraltılacak.

Bölgemizdeki rüzgârları doğru okuyalım - Resim : 1
Çocuklar uyurken sessiz olun, ölürken değil

ÜLKEYE HİZMET İÇİN ÇEKİL

New York Times, Başkan Biden’ın yarıştan çekilmesini istedi:

“-Biden'ın şu anda yapabileceği en büyük kamu hizmeti, yeniden seçilmek için adaylığını sürdürmeyeceğini duyurmaktır. Şu anki haliyle, başkan pervasız bir kumar oynuyor.”

30 Haziran’da yayımlanan “ Ülkeye Hizmet Etmek İçin Başkan Biden Yarıştan Çekilmeli ” başlıklı yayın kurulunun imzasız başyazısının ardından Biden'ın "Adaylıktan Çekilme çağrılarına kulak vermeli mi?” başlığıyla okuyucuların tartışmasına açıldı.

“-Joe Biden, bu ülkeye hizmet etme konusunda çok sevdiği bir geçmişe sahip sıra dışı bir kişidir ve bunu kanıtlamayı çok sever. Başkanı olmak açıkça bu hizmetin zirvesi olmuştur. Ancak Biden'ın egosuyla samimi bir hesaplaşma yapması ve onu Beyaz Saray'a getiren aynı fedakârlık ve tutkunun şimdi onu bu seçimin kenarına çekmesi gerektiğini kabul etmesinin zamanı geldi. Riskler çok yüksek ve adaylığı çok riskli

“-Şimdi inancını kaybetme, Joe. Demokrasi için doğru olanı yap.

- Anketlerin, varsayılan Cumhuriyetçi adayı ikna edici bir şekilde yendiğini gösterdiği alternatif bir Demokrat aday yok.

“-Aylarca aşağıdaki yorumcuların Cumhuriyetçi Parti'nin tamamen, tartışmasız bir şekilde çökmüş olduğunu haykırmasını dinledik. Öyle. Ancak Biden-Trump tartışmasının ilk anlarından itibaren, Demokrat Parti'min de acınacak derecede çökmüş olduğu benim için açıktı.

“-Biden kenara çekilmeyi reddederse, ona oy vereceğim. Başka seçenek yok. Ancak bu, bir Demokrat olarak oy kullanacağım son sefer olacak.

“-Yaşlı ebeveyn çocuklarının, onlardan araba anahtarlarını almak zorunda kaldığı bir zaman gelir. Bu acı verici adımı atmamak, felaketle sonuçlanacak sonuçlara yol açabilir. Demokrat Parti hiyerarşisi ve büyük bağışçıları bu zor adımı atma cesaretine sahip olmalı.”

Öte yanda ABD dışarıda çok daha zor durumda.

Çaresiz…

Ama eli de mahkûm.

Seçeneksiz.

Yola devam etmek zorunda. Zaten düşmüş. Duramaz.

ABD’nin Avrupa’daki üslerinde hareketlilik olduğu belirtiliyor. Hazırlıklar son 10 yıldır görülmeyen ölçüde hızlanmış. Almanya ve İtalya’da “Charlie” seviyesinde hazırlık yapılıyormuş ki bu ikinci en yüksek seviyeymiş… Hafta sonu ABD Avrupa Komutanlığı sözcüsü Binbaşı Daniel Day, ordunun personelden "her zaman tetikte olmalarını ve uyanık kalmalarını" istediğini söyledi. Pazartesi günü açıklama yapan Avrupa Komutanlığı, yetkililerin operasyonel güvenliği korumak için aldıkları önlemleri açıklamayacaklarını söyledi.

Bölgemizdeki rüzgârları doğru okuyalım - Resim : 2
Kebabın tadı başka

Akdeniz sıcak.

Karadeniz sıcak.
Aman bize de pek serinlik geliyor. Türkiye, Rusya, İran ve Suriye birlikte olursa önlerinde engel tanımazlar.

ABD ve İsrail kara kara düşünsünler. İçeride dışarıda zordalar. Biz kazanacağız. Hatta ABD’nin içindeki “biz” kazanacak.

Rüzgârları iyi okumak gerekir.

Öyle estiği için değil. Rüzgârları etkileyebilecek gücümüzün bilincine varabilmek için.

BÜYÜKELÇİ OZAN CEYHUN BİLİR!

Bölgemizdeki rüzgârları doğru okuyalım - Resim : 3

Bir genç rüzgâr da Avrupa sahalarında estiriyoruz.

Sosyal medyayı bir kenara bırakın.

Doğru takım kurun.

Kendinize güvenin.

Kalede Türk futbolu hep zorlanırdı. Yabancıdan vazgeçemezdi. Başarılı yabancı kaleciler de gidene kadar bizden olurdu zaten. Ya da bizden oldukları için başarılı oluyorlardı. Çoğu Türkiye’de kaldı.

Dün akşam son nokta konuldu. Son dakikalarda hepimiz ayaktaydık. Hep birlikte Mert’i uçurduk. Takımı uçurduk. Yabancı sahalarda kendini göstermek fiyat artırır. O zaman tek at tek mızrak oynarsın. Ama takım kaybeder.

Millî takım. Takımdır. Başka seçenek yoktur. Türkiye’mizindir.

İşte böyle.

Biliyorduk.

ABD-Türkiye farkı diyelim somut bir örnek verelim.

Viyana ABD Büyükelçisi Victoria Kennedy sosyal medyada bir mesaj paylaşmış. “Türkiye’ye karşı bu akşamki önemli maçta Avusturya Millî Takımını ve onun ünlü parlak teknik direktörünü” desteklediğini söylemiş. Ve de bir tahminde bulunmuş: “3-1 Avusturya kazanacak!”

Bölgemizdeki rüzgârları doğru okuyalım - Resim : 4

Viyana Büyükelçimiz Ozan Ceyhun “cesur ve bilgiye dayanan” yanıtı vermiş:

“Sayın Büyükelçi Kennedy, Sevgili Victoria, sanırım bu akşamki Türkiye-Avusturya maçının sonucu konusunda farklı görüşlere sahibiz. Tahmininize saygı duyuyorum ancak bence Türkiye 2-1 kazanacak! Herkese izleyip keyif alacağı harika bir maç diliyorum!”

ABD Büyükelçisi yanıldı.

Sayın Büyükelçimiz bildi.

Hiç şaşırmadım!

Futboldan anladığı için mi?

Verilerden biri o.

Ama tek değil.

Atadan, babadan, anadan miras yan masadan alevli…

KÖK HÜCRE VE DİYABET

Bölgemizdeki rüzgârları doğru okuyalım - Resim : 5

Çin Halk Cumhuriyeti’nde Şanghay'daki doktorlar, dünyada ilk kez bir hastanın diyabet hastalığını, kök hücrelerden elde edilen pankreas hücrelerinin nakliyle tedavi etmeyi başardılar. Shanghai Changzheng Hastanesi yaptığı açıklamada, 25 yıldır Tip 2 diyabet hastası 59 yaşındaki bir adamın 33 aydır insülini tamamen bıraktığını duyurdu.

Hastanedeki doktorlardan oluşan bir ekibin on yıldan fazla süren çalışmaları sonucunda elde edilen bu tıbbi buluşla ilgili bir makale, 30 Nisan'da Cell Discovery dergisinin internet sitesinde yayımlanmış.
Diyabet, obezite ve onkolojik hastalıklar emperyalist-kapitalist sistemin kültürel hastalıkları dersek çok yanlış olmaz. Giderek yaygınlaşıyor.

Sistem sizi yediğiniz içtiğinizden çalışma koşullarınıza, ulaşımdan tüketim alışkanlıklarınıza, yaşam tarzınıza kadar hasta edecek bir döngünün içine atıyor. Odak noktası da daha çok kazanmak, kârı artırmak, yiyen-içen-giyen tüketen; kültürel ve toplumsal gereksinimi karşılamak değil tüketmek için tüketen, rekabetçi, birbirinin üzerine basarak yükselme gerginliğiyle koşturan insanlar, insancıklar yaratmak.

Elbette, şu üç hastalığa da davetiye yazılması da doğal o zaman.

Aman tedavi edelim, ya da koruyalım, koşullar getirelim, uygulamaları denetleyelim; hastalanmasınlar mı…

Aman efendim, ilaç sektörü biliyorsunuz silah sektörüne bile beş basıyordu. Değişti mi… Bir değilse ikincidir. Bu tür buluşlardan hiç mi, hiç hoşlanmazlar.

Değiştireceğiz,

Geliyoruz… en yaşamsal karara.

Üreticilerin güçlü millî hükümetine.

Milletini el üstünde tutacak.

İşte o kadar. Gerisi kendi gelir.

Buluşlar bile görün bakın nasıl coşar.

Joe Biden İngiltere Fransa AB ABD