Bolton gizli Erdoğancı mı?

“Baykuş Suratlı Mahlûk” olarak da tanınan ABD Eski Milli Güvenlik Danışmanı John Bolton bir avukat, siyasetçi, diplomat ve milli güvenlik danışmanıdır. ABD askeri sanayi ve lobisinin ateşli savunucusu olarak ünlendi. Başkanlığı işgal, suikast, silahlanma ve uyuşturucu kaçakçılığı ile tescilli kovboy artist Ronald Reagan tarafından Federal Baş Savcıs Yardımcısı (1985-1989) olarak atandı. 2005-2006’da Bush oğlu Bush’un Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisiydi. ABD ve NATO’nun Afganistan, Irak ve diğer bölgelerde başlattığı savaşları koordine eden ‘Yeni ABD Yüzyılı Projesi’nin şefiydi. 2018-2019’da Trump’ın Milli Güvenlik Danışmanıydı. ABD’nin İran ile imzaladığı nükleer anlaşmadan çekilmesini tavsiye etti ve 2018’de bu amacına hâsıl oldu. Radikal askeri çözümleri en uygun çözüm olarak savunan ve bu sebeple kendisine “Şahin” denilen Baykuş Bolton, ABD’nin en büyük bir finans fonu kuruluşu olan “Özgür Sermaye Yönetimi”nin başdanışmanıdır. Latin Amerika uyuşturucu ve silah ticareti ile desteklenen terör örgütlerinin faaliyetlerini koordine eden çalışmalarda yer almıştır.

'ZEHİRLİ DAVRANIŞLARLA YÜZLEŞİLMELİ'

Bolton’un, ABD merkezli Wall Street Journal gazetesinde yazdığı makaleyi dikkatlice okuyalım: “Recep Tayyip Erdoğan'ın dümende olduğu Türkiye… 'Avrupa'nın hasta adamıdır.' Sayın Erdoğan'ın performansı sürekli olarak bölücü ve tehlikeli olmuştur. Türkiye'nin Osmanlı sonrası laik Anayasasının temel unsurlarını yıkmaktan, ekonomik sistemini ve istikrarını tehlikeye atmaya kadar, kavgacı bölgesel politikaları da benzer şekilde tehlikeli olmuştur. Türkiye Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütünün (NATO) bir üyesi ama bir müttefik gibi davranmıyor… İttifak Erdoğan'ın zehirli davranışlarıyla yüzleşmeyi başaramazsa işler daha da kötüye gidecektir. Batı'nın, Türkiye’deki muhalefetin yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarı şansı elde etmesini sağlamaya yardım etmek için cesur bir adım atması halinde Erdoğan'ın durdurulma şansı söz konusu olabilir.”

SİYONİZMİN İLKESEL EMRİNİ YERİNE GETİRİYOR

“Aptal” denilerek Trump tarafından işine son verilen Baykuş Bolton, yabancı hükümet ve partilerden NATO, ABD ve stratejik müttefikleri İsrail ve İngiltere’ye mutlak biat, itaat ve hizmet talep etmektedir. Bu talep emperyalizm ve siyonizmin ilkesel emridir. Bolton, bu ifadeyi seçime az kala Erdoğan’a “yabancı müdahale ve mağduriyet” üzerinden oy kazandırsın diye yapmamaktadır. İktidara ve muhalefete açıkça “emperyalizm ve siyonizmin askeri aracı NATO’nun projelerinde yer almazsanız, bölücü ve tehlikeli olursunuz. “Hasta adam olursunuz. Sultan Abdülhamit’e yaptığımızı size de yaparız. Müttefik gibi davranmazsanız zehirli olursunuz. ABD, İsrail ve İngiltere’nin dostlarını dost, düşmanlarını düşman bellemezseniz, Rusya, Suriye, Çin, Küba, Venezuela, Filistin ve bize karşı mücadele edenlere yakın olursanız, milli sanayi, milli tarım, milli eğitim, milli istihbarat, milli savunma için adımlar atarsanız sizi cezalandırırız. Ülkenizin gerektirdiği mecburiyetlere değil bize kayıtsız, şartsız teslim olacaksınız” diyor ve sopa sallıyor.

ÇIKIŞ YOLU VATAN PARTİSİ'NİN EYLEMLERİNİ BENİMSEMEK

Bolton’u eleştirirken, “bize kimse müdahale edemez” efelenmeleri çözüm değildir. Çözüm siyasi yaşamını emperyalizm, siyonizm ve en önemli askeri aracı olan NATO’ya karşı mücadeleye adamış, “NATO’dan çıkalım” mottosuyla Türkiye’ye çıkış yolunu gösteren Vatan Partisi'nin açıklamalarını söylem ve eylem bazında benimsemektir:

“Suriye’de ABD ile birlikte çözüm hayâline kapılmak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun omuzlarına yüklenecek bir yöneliş değildir. Dışişleri Bakanı, başında Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu kabinenin stratejisini açıklamaktadır. Bu stratejinin siyasetleri de belirlenmiştir. ABD, Suriye’ye sözüm ona anayasa yapacak siyasal sürece davet ediliyor. ABD’den Suriye Özel Temsilcisi ataması talep ediliyor. Suriye muhalefeti ile “rejimi” uzlaştırma siyaseti yeniden pişirilip sofraya getiriliyor…Türkiye’nin Rusya ve Suriye ile birlikte “Üçlü Çözüm Fırsatı”nı tepmesi ve denge adı altında düşmanla dans etmesi, çok ağır sonuçlar doğurur.

AK PARTİ YÖNETİMİ BÖLMEYE DAVET EDİYOR

“AK Parti yönetimi, ABD’yi açıkça Türkiye’yi ve Suriye’yi bölme stratejisine davet etmektedir. Bu davete taktik denemez. Saflığın ve hayalperestliğin adı, taktik değildir. ABD hükümetinin bir stratejisi var. Bu strateji, taktik oyunlarla ve denge adı verilen manevralarla değiştirilemez. Çünkü ABD’nin Karadeniz, Doğu Akdeniz, Batı Asya ve Asya siyasetleri, genel ABD stratejisinin ufku içinde saptanmıştır. ABD, Yunanistan kıyılarına yığdığı büyük askeri güçle ve Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye yönelttiği namlularla Türkiye düşmanı stratejisinin gereğini yapmaktadır. PKK ve PYD’ye yapılan silahlı destek de o stratejinin içindedir ve ricayla, ödünle ya da yakarmayla değişmez. Nitekim ABD, Türkiye’nin kendisini savunmasına yönelik her uygulamanın karşısındadır ve Suriye’nin meşru yönetimi olan Beşar Esad Hükümeti ile normalleşmeyi de kabul etmiyor. Bu durumda AK Parti yönetimi, denge siyaseti adı altında kendisini aldatmakta ve kendisiyle birlikte Türk milletini de aldatmaktadır.

YA TÜRKİYE YA NATO

“NATO’dan ayrılmak, ABD tehditlerine ve tertiplerine karşı en etkin uygulamadır. NATO’dan kurtulan Türkiye, iç cephesini birleştirir ve sağlamlaştırır, ekonomide Kurtuluş Savaşını zafere ulaştırır. NATO’dan ayrılmak, aynı zamanda Asya’ya yönelişi güçlendirir ve dış cepheyi pekiştirir. NATO üyeliğine son vermek, millî güvenliğimizin gereği olması yanında, ABD tehdidiyle karşı karşıya olan ülkelere güven verecek ve Türkiye’nin ittifak birikimini harekete geçirecektir. Türkiye’nin NATO’ya karşı bağımsızlığını ve güvenliğini savunmaya yönelik uygulamaları, NATO içindeki çözülme sürecini hızlandıracak ve dünya barışına katkıda bulunacaktır. Önümüzdeki seçim, Atlantik tehdidi ile Türkiye arasındaki seçimdir. Önümüzdeki seçim, bağımsız Türkiye’nin Üretim Devrimi atağı ile borç batağında boğulmak arasındaki seçimdir. Önümüzdeki seçim, Türkiye ile NATO arasındaki iktidar mücadelesine sahne olacaktır. Ya Türkiye ya NATO: Seçenekler bunlardır. Türkiye’nin tek seçeneği var: NATO zincirini kırmak ve Üretim Devrimini başarmak.”

İKİYÜZLÜLÜK HASTALIĞI

Bolton’un açıklamalarına “tencere dibin kara seninki benden kara” çerçevesinde tepki gösteren iktidar ve muhalefet kanadının çıkışları kronikleşmiş hastalığa bilge ve cesur bir hekimin teşhisini koymaktan çok uzaktalar. İfadelerin ve eleştirilerin samimiyet ölçüsü ABD, İngiltere, AB kucağında oturarak, NATO ile yolumuza devam edeceğiz ifadelerini parti programı ve tüzüğüne yazarak, otel ve parti odalarında ABD, İngiltere büyükelçileri ile buluşmak, NATO’nun can damarı AB ülkeleri temsilcileri ile dayanışma içinde olmak, Rusya, Çin düşmanlığı yapmak, Zelenskiy’i bir kahraman olarak pazarlamak, TİP ve HDP’de siyaset yapan vekillerin “NATO terör örgütüdür” diyerek NATO ve ABD’nin kucağında askerlik yapan, Suriye’yi bölen, 11 sene içinde 187 milyar dolar değerinde petrolünü çalan, buğday, pamuk ve suyunu çalan harami örgütlerin faaliyetlerine dilsiz ahraz olmak ve hatta onlara onurumuzdur diyenlerle yoldaş ve müttefik olmak münafıklık değilse ciddi bir ikiyüzlülük hastalığıdır.