Bölücü-aşiretçi kafa
Bir meseleyi ülkenin gerçekliği dışında kafanızdaki şablon veya ideolojik zihniyetinizi şekillendiren algılara göre yaparsanız Suriye’yi anlamanız ve anlatmanız eksiklikler ve hatta büyük hatalar barındırır. Suriye’ye dayatılan terör ve talan savaşı, tarihin şahit olduğu en çetrefilli, en kirli ve en hayâsız savaşıdır. Söylem ve eylemde kullanılan etnikçi ve mezhepçi ifadeler ve yorumlar korkunç boyutlarda. Esad iktidarını devirmek bunun yerine demokrasi, hukuk, adalet ve ekonomik refahı tesis etmek amacıyla Suriye’ye giren eşek arılarının musallat olduğu her yer cehenneme dönüştü. Ülke, ister davetli ister davetsiz olsun, birçok yabancı devlet ve askerinin bilfiil işgali altında. Bir taraf Esad’ı devirmek diğer taraf ise Esad’ı korumak adına Suriye’yi işgal ve iğfal etmektedir. Suriye’yi yakan ateşin Vandalları ateşi söndüren şirin itfaiyeci amcalar, Suriye’yi terörize edip yağmalayanlar yardımsever tonton Noel Baba olarak karşımızda.
Hele ki, işin içinde ABD, AB ve İsrail gibi devletler söz konusu ise her olayı çok ince eleyip çok sıkı dokumak zaruridir. Uluslararası ajanslar ve ülkemiz medyası genelde Fırat’ın batısı, Doğusu özelde ise Deyr El-Zor vilayetinde YPG-PKK ile Arap Aşiretleri arasındaki kavga olarak telakki ve telkin etmektedir. YPG-PKK’nın taksim ve talan faaliyetlerine, ABD-İsrail ve AB işbirliği ve memurluğuna sürekli bir kulp bulabilen gazeteler ve yazarlar YPG-PKK’ya karşı isyan eden Arap aşiretlerini “ÖSO’nun yeni ismiyle SMO’nun ve hizmet ettiği Erdoğan’ın askerleri” olarak sunmaktadır. Buna mukabil hükümet medyası ve yorumcuları YPG-PKK’ya karşı silaha sarılanı “bölücülüğe ve terörüne karşı çıkan devrimci” Arap aşiretleri olarak pazarlamaktadır. Kıstas PKK ile savaşmaksa IŞİD de PKK’ya karşı savaşmıştı. Hâlbuki aynı kirli projeye hizmet eden IŞİD, PKK ve Türkiye-Katar merkezli Suriye meclisleri, dinci, dinsiz, liboş, solak örgütlerin esas efendisi iyi ve kötü polis oyuncusu ABD’dir.
OCAKTA YAKILACAK ODUNLAR
Bu örgütler fırınında kullanılacak işçiler gerektiğinde ise ocakta yakılacak odunlardır. Arzusu Suriye’yi etnik ve mezhep temelde “federatif” veya “özerk mahalli yönetimler” adı altında taksim etmektir. 19 Aralık 2019’da yayımladığımız “Sünnistan-Kürdistan Mücadelesi” ile 20 Nisan 2022’de yayımladığımız, “Sünnistan, Kürdistan, Alevistan” ve 2 Eylül 2023’te kaleme aldığımız, “Kemal Sunal’ın Dürzileri” yazılarımızda Suriye için tasarlanan taksim projelerini değerlendirmiştik. Şüphesiz ki YPG-PKK’nın bölücü projeleri, yağması ve ABD, AB ve İsrail ile kurduğu kirli ilişkiler teşhir edilmelidir. Ama ve lakin çatışmaları bu minvalde okumak hem eksik kalır hem de esas düşmanı ve amaçlarını gizler.
Medyaya düşen ve algılara sürekli verilen fotoğraf ve görüntüleri dikkatlice seyredin. Çok ciddi bir psikolojik operasyon var. Çatışmanın sadece iki tarafı varmış gibi gösterime giren haberler bilerek veya bilmeyerek çok tehlikeli bir göreve, ABD ve PKK’ya hizmet ediyor. Çatışan taraflar ABD’nin inisiyatifinde ve kontrolünde olan Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) ortakları. Petrolü, buğdayı, pamuğu, suyu, bölgenin Göbekli Tepe kalıntıları kadar eski antik kentlerini ve daha nice zenginlikleri ABD ile birlikte taksim ve talan projesinde yoldaş ve kardeştiler. İçinde renkli, farklı etnik ve dinden, farklı ideolojik kökenden gelen ve bir demokrat görüntü arz etmesi adına Arap, Süryani, Kürt unsurları ihtiva eden bir ucube yapı inşa ettiler.
Bu yapı sayesinde ABD PKK’yı diğerlerini dışlamayan, seküler ve kadın militanlara sivil ve askeri görevlerde yer veren, Batı yanlısı, İsrail dostu sunarak Batı toplumlarının sempati ve dayanışmasını kazanması için gayret sarf etmektedir. Ayrıca Arap aşiretlerinin çıkarlarını gözeten örgüt konumunda zengin ve nüfuzlu Arap Körfez hanedanlıkları nezdinde itibar arayışındaydı. Taksim projelerine çomak sokmaması kaydıyla ÖSO ve efendisi AK Parti ile çalışmaya hazırdı. Gül-Erdoğan-Davutoğlu hükümetleri döneminde Türkiye’nin HDP-PKK ile yaşadığı açılım ve PKK’yı ÖSO ile bir araya getirme çabalarını da hatırlayalım. Ama ve lakin menfaat temelde oluşan birlikteliğin, öküz öldü ortaklık bozuldu misali sonu hüsran olacağı aşikârdı. En nihayet YPG-PKK’nın ağırlığı olan SDG çatısı çöktü. Altında kaldılar. Zira haramiler ve bölücüler birlikteliği önlerine kemik atıncaya kadardır.
SEÇİM YAPMA ZORUNLULUĞU YOK
Bir tarafta Arap aşiretlerin geleneksel giysileriyle bağdaşmayan, IŞİDvari entariler içinde, saç, sakal içinde ürkütücü zevahir, din-mezhep sloganları ve PKK ile birlikte İran, Rusya ve müttefik oldukları Esad’a tehditler savuran, YPG-PKK gibi özerk Arap aşiretlerinin kontrolünde hanedanlık yönetimi isteyen “Arap aşiretlerin silahlı militanları” öbür tarafta bu “yobaz ve bağnaz güruha karşı” savaşan daha çağdaş görünümlü, söylemlerinde daha dilbaz YPG-PKK’lı militanları. Bu tabloyu Türkiye’den seyredenler ABD’nin güdümünde bölücü terör örgütü YPG-PKK ile El-Kaide-IŞİD görüntü, hayat tarzı, söylem ve eylemlerle hareket eden “Arap aşiretleri” arasında seçim yapmak zorunda mı? Değil. Neden? Zira Kürtlerin, Süryanilerin, Türkmenlerin, Arapların temsilcisi olarak sunulan örgüt ve meclislerin dışında da Kürtler, Süryaniler, Türkmenler, Ermeniler ve Araplar da var. Bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.