BOP’u rezil eden ülke: Suriye (1)
BOP’u hatırlayalım; 1990'ların başında Sovyet Rusya ve ona tabi devletler çökmüştü. ABD, Sovyetler Birliği'nden kopan yeni devletlere çok güçlü sirayet etmişti. Kafkasya, Orta Asya ülkeleri (Türki devletler) ve hatta bizzat Rusya’da, Türkiye’deki başta FETÖ Gladyo kuvvetleri, vakıflar, sivil toplum kuruluşları, Suudi sermayesi ve eğitim kurumlarını, bu bölgelere nüfuz etmek, yağmalamak, kendisine bağlı harami iktidarları tanzim etmek veya kontrollü kaos için çok etkili kullandı. Türk kardeşliği, Müslüman dayanışması adı altında bu ülkeler resmen ABD, İngiltere, İsrail ve işbirlikçilerinin rakipsiz cirit attığı sahalara dönüştü. Balkanlarda Yugoslavya denilen ülke paramparça edildi. Eski “sosyalist-komünist” ülkeler Çek Cumhuriyeti (1999), Macaristan (1999), Polonya, (1999), Bulgaristan (2004), Estonya (2004), Letonya (2004), Litvanya (2004), Romanya (2004), Slovakya (2004), Slovenya (2004), Arnavutluk (2009), Hırvatistan (2009), Karadağ (2017) ve Kuzey Makedonya (2020) en büyük düşman kabul ettikleri NATO’ya üye olmuşlardı. Bir vakitler faşizm, nazizm ve emperyalizme karşı mücadelenin partizan ülkeleri kapitalist Avrupa Birliği'nin tüketim pazarları, ucuz iş gücü, kara para aklama merkezleri, mafya diyarları, etnik bölücü ve dini-dar terör örgütlerin özel harp eğitim merkezleri, fuhuş ve uyuşturucu tedarikçisi olmuşlardı.
AFGANİSTAN VE IRAK'IN İŞGALİ
ABD ve NATO, Avrupa’da rakipsiz kalmıştı. Kurgulanan 11 Eylül 2001 New York İkiz Kuleler terör saldırısı ile Avrupa’dan Asya’nın kalbine ve Batı Asya (Orta Doğu) coğrafyasına “terörle mücadele” hüccetiyle (gerekçe, iddia) saldırı startı verildi. 7 Ekim 2001’de El Kaide ile savaş bahanesiyle Afganistan işgal edildi. 20 Mart 2003’te ABD ve İngiltere öncülüğü ve şürekâsı birçok ordunun katılımıyla “kimyasal ve nükleer silah üretiyor”, “El Kaide’ye ev sahipliği yapıyor”, “Usama Bin Ladin’i himaye ediyor”, “Medeni, demokrat dünyayı tehdit ediyor” hüccetiyle Irak’ı işgal ettiler. ABD Dışişleri Sekreteri (Bakanı 2005-2009) Condoleezza Rice Irak işgalinden 4 ay sonra 7 Ağustos 2003’te Ulusal Güvenlik Danışmanı sıfatıyla Washington Post gazetesinde “Orta Doğu’yu dönüştürmek” başlığıyla bir yazı neşreder. Altını çizdiğim mesajlarını okuyalım:
'KENDİNİ ADAYAN' AMERİKA
“İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, Amerika kendini Avrupa’nın uzun soluklu değişimine adadı. Bugün, Amerika ve müttefikleri kendilerini dünyanın bir başka yerindeki uzun soluklu değişimlerden bir tanesine hazırlamalıdır: Orta Doğu… Demokratik Almanya nasıl; şu an özgür ve tamamen barış içinde olan yeni Avrupa’nın temel taşı olduysa, Irak da aynı şekilde, nefret ideolojilerinin olmayacağı yeni Orta Doğu’nun kilit elemanı olabilir… Bizim işimiz, Orta Doğu’da daha ileri demokrasi, hoşgörü, refah ve özgürlük arayanlarladır. Başkan Bush’un şubat ayında da belirttiği gibi, dünya, demokratik değerlerin yayılması konusunda oldukça ilgilidir, çünkü istikrarlı ve özgür uluslar, katillik (canilik) ideolojileri doğurmazlar… Amerika, Orta Doğu’daki insanların potansiyellerinin tamamını ortaya koymaları konusunda onlara yardımcı olmaya kararlıdır. Bölge halkının daha özgür ve daha fırsat dolu şartlarda; aynı zamanda da Amerika ve dünya halkının daha güvenli ortamlarda yaşamaları için çalışacağız.”
CEHENNEME ODUN TAŞIYAN ZEBANİLER
Hatırlayalım; Bush oğlu Bush, “Irak’ta iddia ettiğiniz kimyasal ve nükleer silahlar bulunamadı. Buna cevabınız nedir?” sorusuna karşılık masanın altına eğilmiş “Belki buraya sakladılar” diyerek alay etmişti. Zehri bal içinde sunan, hak söz söyleyen ama bununla iblisin arzularını amaç edinen, başta Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’e (Şam Yurduna) ve 22 ülkeye demokrasi, özgürlük, barış, toplumsal zenginlik vaat eden Bush oğlu Bush ve memuru Afro-Amerikanolu Condoleezza Rice cehennem ateşine odun taşıyan zebaniler oldu. Irak’ı mezhep ve etnik temelde böldü. 2004’te işgali Suriye’ye taşımak istediler. Mart 2004’te Suriye’nin Kamışlı şehrinde ilk iç savaş provası uygulandı. Bölücü terör örgütlerinin ayaklanma senaryosu Arap aşiretleri tarafından ezildi. Yapamadılar. Koşullar uygun değildi. Suriye’nin de müdahalesiyle ABD’nin Irak işgali çok şiddetli bir direnişle karşılaşmıştı.
SURİYE'DE ÜÇ AŞAMALI PLAN
Suriye’de üç plan; “Türkiye, Katar, AB, BAE, Vatikan ve Suudi hanedanlığıyla ilişkilerini geliştirerek Suriye’yi yumuşak müdahale ile içten fethetme, ekonomik abluka, kumpaslarla ve ambargo ile sindirme ve Lübnan, Irak, İran ve Filistin’den soyutlayarak kuşatma ve kontrol altına alma” devreye sokuldu. 2005 bölgemizde ve dünyada büyük toplumsal olaylara ve terör eylemlerine sahne oldu. Sevgililer Günü olan 14 Şubat 2005’te Lübnan Başbakanı Refik Hariri katledildi. Çok kalabalık bir koruma ordusu, patlayıcılara karşı zırhlı araçlar ve etrafı tarayan radar sistemlerine rağmen, hareket halindeki konvoyun önce radar sistemleri bloke edildi ardından çok şiddetli patlamalarla araçlar preslenmiş demir yığınına dönüştü. İlk lahzadan itibaren ABD, Batı basını ve Lübnan’daki şürekâsı medya Esad ve Lübnan Hizbullah’ını sorumlu tuttu. BM, Arap Ligi ve Lübnan hükümetinin talebi üzerine iç savaş ile çalkalanan Lübnan’a 1975’te müdahalede bulunan Suriye ordusunun ülkeden çıkması istendi.
Refik Hariri’nin kanı üzerinden Şam’a karşı sistematik bir saldırı başlar. Şüphesiz kumpaslar ile makamlarını şahsi ticari menfaat için kullanan, Lübnan’ı çiftliği gibi istismar ve suistimal eden Suriye ordusu ve istihbaratı yetkililerinin keyfi uygulamaları Suriye’ye karşı geniş bir cephenin oluşmasını sağladı. 30 sene sonra Suriye ordusu Lübnan’dan ayrılmak zorunda kaldı. İlginçtir bu süreçte, Lübnan güvenliğinden sorumlu General Gazi Kenan, Cumhurbaşkanı yardımcıları Abdulhalim Haddam ve Faruk Şara, Hafız Esad’ın damadı General Asaf Şevket ile eşi Esma Esad Suriye olayları öncesi ve sonrasında ya intihar etti ya yurtdışına kaçtı ya da öldürüldü. Bu kesimin Beşar Esad’a karşı bir oluşum ve darbe hazırlığı içinde oldukları, ABD, İngiltere, Fransa, Suudi ve BAE ve Türkiye ile gizli irtibat halinde oldukları iddia edildi.
Yarın devam edecek....