Borçlanma ne zaman kötüdür?
Yunanistan’ın içine düştüğü durumu aylardır izliyoruz. İflas eden bir ülkenin nelere muhatap kaldığını da görmüş olduk. Aslında biz Osmanlı’nın iflasından dolayı bu konuda deneyimliyiz. Akılsız borçlanma ve üretimde kullanılmayan borçlanmanın aileleri, şirketleri ve ülkeleri nasıl batırdığını veya batırma noktasına getirdiğini anlamak için ekonomist olmaya gerek yok. Biraz matematik yeter...
KİŞİLERİN BORÇ BATAĞI
Diyelim ki sizin 3 bin lira net ücretiniz var. Ev kirasına bin lira, mutfak giderlerine bin lira, 500 lira çocukların eğitimine harcıyorsunuz.
Geri kalan sizin borçlanabileceğiniz veya tasarruf yapabileceğiniz limittir.
Bir araba almaya niyetlendiniz. 43 bin TL değerinde bir arabayı 36 ay vadeli taşıt kredisi ile alırsanız aylık taksit tutarınız 1.514 TL ve toplam ödeyeceğiniz kredi 54.520 TL’ye ulaşmış ve 8.520 TL faiz ödemiş olacaksınız. Geliriniz bu taksiti ödemeye yetmiyor ve bu arabayı da almayı ailecek istiyorsunuz. Bu durumda birçok seçeneği değerlendirmek zorundasınız.
1-Daha ucuz bir araba alıp taksit tutarını düşürmek ve bir fark kalırsa bunun dostlardan borçlanarak temin etmek.
2-Araba almaktan vazgeçerek altın, bireysel emeklilik gibi tasarruf araçlarına yönelerek 4 yıl sonra en az 30 bin lira birikime ulaşmak.
Bu seçenekte araba keyfinden mahrum olmak bu birikimin alternatif maliyetidir.
3-Daha saldırgan davranıp; hayata bir kez geliyorum, deyip 43 bin liralık araba için her ay 1.500 lira borçlanarak gelecek gelirlerinizi ipotek altına almayı göze alacaksınız. 4 yıl arabanın keyfini süreceksiniz!
Gördüğünüz gibi tasarruf yaptığınızda hem gelecek gelirlerinizi yememiş hem faiz yüküne girmemiş oluyorsunuz ve biriktirdiğiniz 30 bin lira ile 4 yıl sonra paranızla bir yatırım yapabilir hale geliyorsunuz.
Hele bireysel emeklilik gibi fonlara yatırım yaparsanız geleceğinizi de bir ölçüde güvence altına almış olursunuz.
Burada daha vahim bir durum var. Gelirinizle bir ev, araba almak için borçlanmak yerine kredi kartı ile bol tüketme yoluna gitmenizdir. Yaz tatilleri, dışarıda geçirilen zamanın artırılması, akıllı telefonlar, yani yokluk içinde bolluk halinde yaşarsanız dağ gibi kredi kartı borcunuz birikir ve bir gün bunu ödeyemez hale gelirsiniz. Şu anda Türkiye’de milyonlarca insan bu durumda.
ŞİRKETLERİN İFLASI
Aşağıdaki tabloya bir bakalım. Bu şirket iflastan kurtulabilir mi?
TABLO1
Bu şirket cirosunu yüzde 10 artırıyor ve net kârı cirosunun yüzde 5’i olduğu halde toplam 4 yıl vadeli kesin olan kredi borcunu karı ile ödeyemiyor, bu durumda eksik kalan için yeni borçlanma yoluna gidecek. 4 yıl sonunda borcunun yarısı kalacak. Hadi bir 4 yıl daha çalış ve borcu öde. Bir da satışlar azalırsa, kâr düşerse borcu borçla da ödeyemez hale gelir ve bu şirket iflasa sürüklenir.
ÜLKELERİN BATIŞI!
Örneğin Türkiye 200 milyar dolara yakın kısa vadeli olmak üzere toplam 400 milyar dış borç. Her yıl 50 milyar mertebesinde verilen cari açık. Yani kâr yok. Doğrudan yabancı yatırıma da güvenmeyin. Son 10 yılda toplam 146 milyar dolar yabancı sermaye gelmiş.
SONUÇ
Kişi tasarruf ederek yatırım yapacak. Şirketler kârlarının belli oranından fazlasını borçlanmayacak. Ülkeler har vurup harman savurmak için borç almayacak. Yani akıllı borçlanacak. Aksi halde iflas kaçınılmazdır. Doğu Perinçek’in sürekli vurguladığı ‘’borçlanma ekonomisi’’ işte bu tablodaki gerçeklerdir.