Boşanan aileler - 3
Üç haftadır boşana aileleri yazıyorum. O kadar geniş bir konu ki… Neden bu kadar arttı boşanmalar?
Bu hafta biraz değişen kültürümüze odaklanma istiyorum. Toplumumuzda bu kültür değişimi nasıl yaşandı? Kültürü şekillendiren eğitimdir. Eğitim dolaylı ve dolaysız olarak iki türde verilir. Dolaysız eğitim okullarda, müfredatla, programla, yetişmiş öğretmenlerle verilen eğitimdir. Doğrudan, direkt.
Ancak, dolaylı verilen eğitim var ki, bu toplumumuzun kültürünü ciddi biçimde etkilemekte. Bu dolaylı kültür yazılı ve görsel basın yoluyla oluşuyor. Özellikle görsel basının, yani televizyonun etkisi büyük. Bazı evlerde sabahtan akşama açık, bazı evlerde akşamları. Peki, toplumumuz nelerle dolduruyor kafasını, televizyon izleyerek…
Gündüz izleyenler yıllarca düzeysiz evlilik programları izledi. Bu programlarda kadın erkeğe, erkek kadına “beni ne kadar seveceksin” diye sormuyordu, evin var mı, emekli maaşın var mı, otomobilin var mı, yani para ve maddiyat ön planda. Sevgi, saygı, geleneksel değerlerimiz çöpe atılmış, yerini maddiyat almış…
BİRBİRİNİ HARCAMAK
Geceleri her kanalda başka bir dizi film, yaklaşık hepsinin konusu aynı. Yüzme havuzlu, hizmetçili, şoförlü, saray gibi büyük evlerde yaşayan ve sürekli türlü entrika çeviren insanlar. Yine aşırı varsıllığa özendiren, parayı, yalanı, aldatmayı, entrikayı öne koyan, içinde iyi yürekli insanların olmadığı, sevgi, saygı olmayan dizi filmler… Survivor gibi yarışma programları. Bu programda da arkadaşını sat, arkadan oyun oyna. Takım çalışmasını özendirmek yerine, arkadaş elenince sevinme programı…
Kısacası televizyon kültürümüzü bozdu. İnsanları iyi kalplilikten uzaklaştırdı. Sorumluluk, sevgi, saygı gibi değerleri arkaya koyup maddiyatı öne çıkardı. Sürekli araya giren reklamlar da “kazan, harca, tüket” mesajları veriyor doğal olarak. Böylece her şey “harcama”ya döndü. Karı koca birbirini harcarken, ikisi birlikte olup çocuklarını da harcamaya başladı.
Oysa, evlilik özveri ister. Sevgi, saygı, hoşgörü, sorumluluk ister. Anlaşmazlık ve tartışmaları hoşgörü, sabır ile çözmek ister. Televizyon aracılıyla pompalanan kültür değişimi kendini gösterdi. Yazılı ve görsel magazin basında yer alan, manken, artist, incecik kadınlar, kaslı erkekler, evdeki çocuk doğurmuş ve bedeni inceliğini kaybetmiş kadınlarda umutsuzluk yarattı.
Magazin basındaki kadınlar gibi incecik olma sevdasıyla sürekli diyet yapan kadınların açlıkla boğuşması onların sinirli olmasına neden oldu. Nereden baksak, aileyi bozdu bu basın. Magazin basına bir de sosyal medya eklendi. Fenomenlerden, fotoğraflarda düzeltmelere, her şey maddiyata ve gösterişe dönüştü.
Geleneksel, saygı ve sevginin olduğu aile yapımızı da bozdu. Ailelere mutluluk değil, mutsuzluk getirdi. İzlemeyenler konunun dışında kaldı, dışlanmış gibi hissetti, topluma uymak için izledi. İzledikçe huzuru kaçtı. Huzur kaçtıkça boşanmalar arttı… Bu televizyonlara bir de bu açıdan bakmak gerek…