Yandex
30 Mart 2025 Pazar
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Boşuna çiğnemedik bu yolu! Çiğnemiyoruz! Çiğnemeyecekler! Söz

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Sevim Abla’yı kaybettik.

Sevim Belli.

12 Mart’ta Yıldırım Bölge Cezaevi’nde uzun süre birlikte yattık.

Neden “yattık” denir…

Biz orada yatmazdık ki…

Deli gibi çalışırdık.

O da sabah erkenciydi. Ben nöbetçi olmasam da sabah sobayı yakardım. Sobalı evde büyüdüm. Tecrübeliyim.

Soba deyip geçmeyin. Koca göbekli döküm soba. Yandı mı kalorifer gibi ısıtırdı Osmanlı döneminden kalma at ahırından bozma koca koğuşu.

Ama yanarsa tabii…

Toz kömür verirler. İdareyle ne çok mücadele ettik. Başka zaman anlatırım ne yaratıcı çözümler bulduk.

Sevim Abla hemen karşı sıramdaki ranzaların üst katında yatıyordu.

Sabah sohbetlerimiz olurdu.

Bir de doktor kızıyım ya… doktorluk iş olduğunda hemşireliğini yapardım.

Bir arkadaşımız çok şiddetli hapşırdığında birden omzu çıktı. Acı içinde kıvranıyor.

Hiçbirimiz anlamadık tabii.

Sevim Abla koş! Her zamanki sakinliğiyle geldi. Bir yastık istedi. Omzunun altına koyduk. Tık etti yerine koydu.

O sakin gülümsemesi.

Dik yürüyüşü.

Karadenizli denizci bir aileden geliyor.

Kalkavanların torunu.

Sevim Tarı.

Babası eski emniyet müdürlerinden İsmail Hakkı Tarı.

İstanbul Tıp mezunu. Çocuk hekimi.

Paris’te uzmanlık yapmış. Sonradan öğrendim. Onları hiç konuşmadık. Anlatmazdı.

Biz devrimci “cezaevi yoldaşlarıydık.” İki oğlu Hayrettin ve Emre’yle de eşit ilişki kuran bir anneydi.

O GURURLU DURUŞU

Bir kulağı ağır işitirdi. Galiba sağ kulağı.

Bahçede volta atarken dikkat ederdim. Hep düz çizgide yürümeye çalışırdı. Kendini denetlerdi. Sessiz ve gösterişsiz bir iradesi vardı.

Bir de o gururlu duruşu.

Pek hoşuma giderdi.

Bööyle uzaktan gözlemlerdim.

Koğuşun bütün ablaları öyleydi zaten. Behice Boran, Armağan Anar, Nuriye Abla…

Koğuşun çoğu gençlik hareketinden gelmeydik. 20’li yaşların başındayız. O da demek ki 47 yaşındaymış…

Boşuna çiğnemedik bu yolu! Çiğnemiyoruz! Çiğnemeyecekler! Söz - Resim : 1

TECRİDİ DELEN AŞK

Hapishanede tanıştığı Mihri Belli’yle 1957 yılında hapishanede evlenmiş.Kişilikli, kendi özgün fikirleri olan Partili bir kadın.

“Bir zamanlar benden” diyor Mihri Belli, “Babıali basınında ‘Sevim Tarı’nın nişanlısı’ diye söz ederlerdi. Tanışmamız Sansaryan Han’ın (İstanbul Emniyet Müdürlüğü) hücrelerinde tam tecrit durumunda oldu. Onlar seni tecrit ederler. Amaçlarına daha kolay ulaşabileceklerini umarlar. Senin görevin tecridi delmek, ne dönüyor bilmektir. Biz bunu yapmakla kalmadık, tanışmamız Sultanahmet Cezaevi’nde nikâhla sonuçlandı. Bütün ömür sürecek bir birliktelik olacaktı bu”…

Buradan Mihri Abimize de bir selam gönderelim.

Devrimci aşkı başkadır. Tadı doyumsuz!

Bilmez miyim.

Bilesiniz isterim!

BİZİM DE İLK EVLİLİK ARMAĞANIMIZ

Benim ilk evlilik hediyem de Sevim Abla’dan olmuştur.

Biz de Doğu Perinçek’le evlenmeye cezaevinde karar verdik. Kararımızın ilanı üzerine kızlar tarafında nişan eğlencesi yaptık. Pastamı o bizim ünlü plastik leğende kendim yaptım. Yaz zamanıydı. Çilekli, kremalı, bisküvili… ama ille de o güzelim türkülerimiz. Özel mi özel!

Sevim Abla’nın bir marifeti de çıktı tabii bu arada. Benim karakalem bir portremi yapmış.

Yanaklarım al al oldu.

Çok mutlu olmuştum.

1951 TEVKİFATI’NDA İLK TUTUKLANAN

Farklı siyasetlerden geliyorduk. Farklı davalarda yargılanıyorduk. Arada hafif atışmalarımız sataşmalarımız olmaz mıydı… olurdu.

Ateşliyiz. Tartışmacıyız. Boyun eğmeme geleneğimiz. Öyle öğrenmişiz.

Sevim Abla 1951 Tevkifatı’nda tutuklanan ilk kişi. Bizden tecrübeli.

O uzun uzun birlikte volta attığımızda eleştirmiştim. Neden yazmadınız deneyimlerinizi, bize aktarmadınız diye…

Neler neler konuştuk… tartıştık…

Genel siyasi durum… toplumsal olaylar… her gün belli saatlerde yüksek sesle biri gazete okur hepimiz dinlerdik elimizde işler.

Bak gördünüz mü… ben de yazmamışım o zamanlar taze taze… Üst üste o kadar birikiyor ki… koşmaktan yazmaya vakit olmuyor.

TİİKP davasından yargılananlar daha içerideyken yakalanma, yargılanma, sorgu vb gibi yaptıklarımızı ve yanlışlarımızı hepimiz tek tek yazdık, muhasebesini yaptık, nasıl davranmak gerekir aktarmaya çalıştık. O başka… ama hepsi değil, daha geniş yazmalı.

BÜYÜK ÜZÜNTÜM

Yıllar sonra Sepetçiler Kasrındaki Parti toplantısında karşılaştık, sonra daha 3-5 yıl önce telefonla konuştuğumuzda… bir saat mi bir buçuk saat mi… bitiremedik… sesle de olsa nasıl özlemle sarıldık birbirimize. O da hep izlemiş bizi.

Kaç defa konuştuk.

Söyleşi yapacaktım.

Görüntülü istemedi. Yurtdışına gitti filan derken.

Öyle kaldı.

Büyük üzüntüm. Büyük ayıbım.

GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ SÖZ

Sevim Belli “Yaşadığım dönemin devrimci tarihini aydınlatmak, Türkiye’nin devrimci hareketinin tarihini belgelemek gibi iddialı bir amacım yok. Yaşadığım 65 yıl içinde gerek Türkiye’de gerekse dünyada pek çok olaylar oldu ve değişiklikler gerçekleşti. Bunlar benim yaşamımı da etkilediler elbette. Kimileri çok derin izler bıraktı bende. Dolayısıyla okuyucuya ilginç gelebilir. Her insanın yaşamı, insan olmakla, kulak kabartılmaya değer diyorum. Yeter ki yüreğini koyarak bunu sunmayı bilsin. Türkiye’nin Marksist devrimci hareketini bir ucundan gücü yettiğince tutmuş dürüst bir insanın, bir insan olarak ve özellikle de Türkiyeli bir kadın olarak yaşamını, kişiliğini oluşturan öğeleri de dikkate alarak, yalın bir biçimde anlatmağa çalıştım” demiş 1994’te yayımladığı “Boşuna mı Çiğnedik?” adlı kitabında.

Boşuna çiğnemedik, çiğnemiyoruz, çiğnemeyecekler.

Güzel günler göreceğiz, görecekler.

Sevim Ablacığım, bugün seni bu sözle ve bu umutla yolcu edeceğiz.

Yolumuz açık olsun!

Boşuna çiğnemedik bu yolu! Çiğnemiyoruz! Çiğnemeyecekler! Söz - Resim : 2

ABD beş milyon dolara sürekli oturum satıyor

Trump, ABD'nin varlıklı yabancılara sürekli oturum izni alabilmeleri için beş milyon dolar değerinde "altın kart" satacağını açıklayan yeni bir duyuru yaptı. Zengin insanlar bu kartı satın alıp geleceklermiş, zengin olacak, başarılı olacak, çok para harcayacak, çok vergi ödeyecekler ve çok sayıda insanı istihdam edeceklermiş.

ABD’ye umutlarını bağlayanlara önemle duyurulur.

Nasıl düşkün bir durumda görüyorsunuz…

Beşer milyoncuk paralara avuç açıyor.

Ticaret Bakanı Howard Lutnick, "altın kart" programının, yabancı yatırımcılara vize veren EB-5 programının yerini alacağını söyledi. Yeni programla katılımcılar 5 milyon dolarlık ücreti doğrudan ABD hükümetine ödeyecekler.

Lutnick, "Elbette incelemeden geçmeleri gerekecek," dedi.

Ancak doğrudan yabancı yatırımlar yoluyla ekonomik büyümeyi teşvik etmeye yardımcı olabileceği, ancak aynı zamanda milyarlarca dolara ulaşan suç gelirlerini aklamak ve adaletten kaçmaya çalışan suçlular ve yolsuz yetkililer için de bir çekicilik yaratacağı görüşleri de var.

ABD yetkilileri, "altın kart" programına kimlerin hak kazanacağı konusunda herhangi bir ayrıntı vermedi. Trump, programa herhangi bir Rus oligarkın hak kazanıp kazanmayacağı sorulduğunda, "Evet, muhtemelen. Çok iyi insanlar olan bazı Rus oligarklar tanıyorum." dedi.

Trump'ın gelecek hafta açıklamayı planladığını ancak daha sonra öne çekmeye karar verdiğini söylediği plan, yönetimin kaçak göçmenlere karşı kapsamlı bir operasyon başlatması ve seçim kampanyası sırasında söz verdiği toplu sınır dışı etmelerin başlamasının ardından geldi.

Bu konuda da “Trump'ın tüm politikaları bir sınıf savaşının parçasıdır. O göçe karşı değil; yoksul insanların göçüne karşıdır” eleştirileri geliyor.

Sevim Belli