Böyle böyle NATO'cuların yanına sürüklendi
Hep adres gösterdi. Hep fiyasko yaşadı, yaşattı. Etrafındaki sohbetçilerini de peşinden sürükledi, onlar da duvardan duvara çarpıldı.
2018'de "Sine-i Millet Platformu" başlattı. Yanına birkaç meşhur isim de aldı. Herhalde bazıları şimdi pişmandır. Galiba o ana kadar uzayda geziniyorlardı ki, milletin sinesine dönme kararı aldılar. Sine-i Millet Platformunun partiye dönüşeceği konuşuldu ama elbette bir tivit olarak kaldı. Zaten başka türlüsü de beklenemezdi. Parti kurmak, turşu kurmaya benzemez sonuçta. Hoş, birbirleriyle anlaşıp turşu kurabilirler miydi, o da ayrı bir tartışma.
BİTMEYEN PARTİ KURMALAR
Ama yılmadı, 2020'de "ölmez de kalırsak bir parti kuracağız" dedi. Adını da verdi, muhtemel kurucularını da saydı. Milli Siyaset Partisi. Kısaca MİS Parti. MİS Parti de bir diğer turşu girişimi olarak kaldı.
Afedersiniz unuttuk. Sine-i Millet ile MİS arasında bir de 2019'da "Vatanseverler Hareketi" başlattı. O ne oldu derseniz, bir Youtube yayını olarak arşivlerdeki yerini aldı.
KILIÇDAROĞLU'NA DESTEK
2010'da kendisini ağırlayan taze genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu için "fanatik taraftarıyım" demişti. "Anadolu'nun sopası, halkın sopası, Hacı Bektaş'ın değneği.." CHP onunla, "halkın kalesi" olmuştu. Yanıldığını ve yanılttığını çok sonra anladı. 2013'te hâlâ Kılıçdaroğlu CHP'sinin "tarihinde görülmemiş bir özgürlük ortamı yarattığını" söylüyordu. Sonralar Kemal Kılıçdaoğlu CHP'siyle kavgaya başladı.
AKŞENER'E DESTEK
Meral Akşener için de başta kefil oldu. "Birikimim kültürüm ve kamuoyunda oluşan ismim neyse, yeni kurulan bu merkez partiye, sorgu sual etmeden simli kırmızı g.tlü mumlu davetiyeler almadan katkı sunmak niyetindeyim." dedi. Sonra, Amerikancı olduklarını, NATO ile FETÖ ile bağlarını keşfetti. Hâlbuki, zaten bağır bağır bağırıyordu. Biz mesela, ortaya çıktığı gün 'Gladyo'nun kraliçesi' demiştik. Yine sohbet ekibini yanılttı, yine yanılttı, yine yanılttı. 2017'de İyi Parti programında "NATO'ya bağlılık" var diye esti, gürledi. "NATO'ya bağlılık, FETÖ'ye bağlılıktır" dedi... İyi, güzel. Devam edelim.
AKŞENER DE NATO'CU ÖZDAĞ DA NE DEĞİŞTİ?
Meral Akşener, bu eleştiri üzerine, o zamanlar İyi Parti'nin prenslerinden olan Ümit Özdağ'ı adres gösterdi. "NATO bölümünü Sayın Özdağ yazdı" dedi. Özdağ da "Evet, ben yazdım" diyerek, NATO üyeliğinin faziletlerini anlattı.
Aradan zaman geçti... Özdağ, İyi Parti'den ayrıldı. Zafer Partisi'ni kurdu. İyi Parti Programı'nda NATO için ne yazıyorsa, Zafer Partisi Programı'nda da aynısı yazıyor. Neredeyse kopyalanmış gibi...
"NATO'ya bağlılık, FETÖ'ye bağlılıktır" diye veryansın eden, bu kez sorun etmiyor olacak ki 'Zafer Partisi iktidara yürüyor' diye coştukça coşuyor. Suriyelileri mancınıkla ülke dışına atmak dışında bir programı olmayan kişiye övgüler dizip duruyor. Yanlış siyasi çizgi, ben bilirimcilik bir bakmışsınız sizi NATO'nun yanına oturtur.
NE OLUR NE OLMAZ ŞERH DÜŞELİM
Tabii bu kez, sık yanıldığı ve yanılttığı için, şerh koymayı ihmal etmiyor. NATO'cu programa sahip parti ve lideri için "Zafer Partisi artık tutulamaz yakalanamaz, koptu geliyor!" dedikten sonra, "Zafer Partisi’nin yükselişini ve çalışmasını iyi izleyip entelektüel katkılar veririm ve eksik gedik yanlış hata ne varsa defterime yazıp, ikinci bir çıkış ihtiyaç haline gelirse, ikinci çıkışa -ihtiyaca daha tedbirli dersler çıkartarak yola çıkma hazırlığı yaparım!" diyerek, yarınki kavgasının da zeminini hazırlıyor.
YİNE YANILACAK
Yine yanılacak. Dahası biraz tanıyorsam, o da yanılacağından adı gibi emin.
Yaptığı en doğru siyasi çıkış, 2015'te Vatan Partisi'ne oy verme çağrısıydı. NATO'cu olmayan bir partiye verdiği tek destek budur.