23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bravo Amerika

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye, dünyanın en azılı Türk ve Cumhuriyet düşmanı Suudiler ve onların kuyruğu olan Katar ile “Ortak düşmana” yani İran’a karşı askeri işbirliği yapıyor.
Türkiye’de bir iki cılız istisna dışında kimsenin pek sesi çıkmadı.
Bu işbirliğini kim istiyor?
Elbette ki ABD istiyor.
Bağımsızlık ve egemenlik, müttefiklere karşı da korunmalıdır. Bunun anlamı özellikle büyük güç sahibi olan müttefiklerin, ülke yönetiminde ağırlık sahibi olacak, politika oluşturacak bir duruma getirilmemeleridir.
1639 Kasr-ı Şirin antlaşmasından bu yana İran’la aramızda çatışma yaşanmamıştır.
Sırf müttefikimiz ABD istiyor diye, dört yüz yılı aşkın bir süredir, barış içinde yaşadığımız bir ülkeye hasmane bir tutum takınmaya hiç lüzum yoktu.
TBMM ve hükümeti kendi emrinde gören Recep Tayyip Erdoğan, Dünya’ya da Türkiye de tek karar alıcı olduğunu ilan edercesine “Irak’da yaptığım hatayı, Suriye’de yapmam” diyor, yani gerekirse Suriye’ye askeri müdahalede bulunur, İran ve Rusya ile çatışmayı göze alırım demeye getiriyor.
Suriye’den, Türkiye’ye yönelik askeri bir saldırı gelmeden ya da BM kararı olmadan Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunulamaz.
Suriye’deki Rus ve İran askeri varlığı, Türkiye’nin Ortadoğu politikasında ulusal çıkarlarını ihmal edip, ABD’nin kuyruğuna takılarak yürüttüğü yanlış dış politikanın sonucudur.
2014 Ekim’inde sırf ABD istiyor diye, uluslar arası hukuka aykırı bir şekilde, aramızda ilan edilmiş bir harp veya BM kararı yokken, Suriye’nin toprak bütünlüğüne kast ederek, Ayn El Arab’ı İŞİD’den alması için, PYD/YPG’ye destek amacıyla, Peşmerge’nin ülkemiz üzerinden Suriye topraklarına geçmesine izin veren Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti değil miydi?
Tayyip Bey’in şimdi PYD’yi terörist ilan etmesini de kimse ciddiye almayacaktır.Bunu bir iç politika çıkışı diye yorumlayacaklardır.
Bugün yaşadığımız, AB ile milli onurumuzu rencide edecek şekilde yürütülen Suriyeli sığınmacılar konusundaki pazarlıklar da, Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin kuyruğuna takılarak yürüttüğü yanlış dış politikanın sonucudur.
Bütün bunlar olup biterken muhalefetin sesi çıkıyor mu?
PKK ağzıyla konuşmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlar.
Nasıl yapsınlar, uluslar arası hukuka aykırı olarak Ayn El Arab’a, onu da Kürtlere hoş görünmek için Kobani olarak söyleyip, oraya asker gönderelim diyen bir muhalefet, bütün bu dış politikada yaşanan olumsuzluklara nasıl tepki verecek ki, ya ABD ve AB kızar da, Türkiye için muhalefeti kendisine ortak seçmezse, bunca yaranma çabaları boşa mı gitsin?
Muhalefet olarak, ABD ve AB’yi kızdırmamak için bütün bu yaşananlara sessiz kalındı, bari Genel Başkan Yardımcısına yapılan çirkin, insanlık dışı saldırıya, bu ülkeye laikliği getirmiş bir parti olarak tepki verilseydi.
Mümkün mü öyle bir tepki vermeleri.
Tepkisizliğin nedeni kendileridir. Milletvekilleri yetenekleriyle ve başarıları ile değil, dini ve etnik aidiyetleriyle topluma sunulduğu için, bu yapılan çirkinliğe de mecburen sessiz kaldılar.
Türkiye’nin bugün yaşadığı olumsuzlukların temel nedeni, iktidarı ile muhalefetiyle, hiçbir derinliği ve ufkun ötesini görme yeteneği olmayan siyasi aktörlerin eline kalmasıdır.
Bravo Amerika, bir dönem sadece iktidarı dizayn ettin, yetmediğini gördün, hatandan dönerek şimdi muhalefeti de dizayn edip dikensiz gül bahçesi yarattın.