25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Brexit kime yarayacak? (1)

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

Üç yıldır dünyanın baş gündemi ne mi? Kuşkusuz Brexit, yani İngiltere'nin AB'den ayrılması. ABD, AB, Rus ve Çin medyasında Brexit manşetten pek düşmedi!

Yuvayı terkeden eş; 3 trilyon dolar milli gelirli, Brüksel'de 73 sandalyeye sahip, ABD'nin baş müttefiki, dünyanın hala önemli finans merkezi, eski imparatorluk!

Bu boşanmada stratejik soru şudur: Atlantik Paktı mı yoksa AB mi zayıflıyor? ABD mi, Avrasya mı yararlanacak? Bu yazı dizisi bu soruyu yanıtlamaya çalışacak.

BREXIT REFERANDUMU SONRASI THERESA`NIN ÇİFTE GÖREVİ!

2016 Haziran'ında İngiliz halkının yüzde 52'sinin Brexit'i onaylayarak dünyayı şaşırttığı referandumdan bu yana geçen üç yılda İngiltere üç hükümet eskitti, dördüncüsü yolda!

Referandumun Brexit karşıtı başbakanı muhafazakar Cameron, gürültü patırtı arasında istifa ederken yerine yine muhafazakar partili ve yine Brexit karşıtı Theresa May getirilmişti. Bu hem parlamento aritmatiği hem de Avrupacıların manevrası sonucuydu. Brexit'i istemeyen bir başbakana 2 yıl içinde AB ile Brexit anlaşması yapma görevi veriliyordu!

Theresa May üç yıl boyunca bir yandan Brexit için çalışıyormuş gibi görünürken, diğer yandan meclise hep Brexit'çilerin kabul etmeyeceği ayrılma sözleşmeleri sundu. Oyalama taktiği izlendi.

İNGİLİZ PARLAMENTOSU'NUN DEĞERSİZLEŞME SÜRECİ!

Her yeni teklif veya taslak önüne geldiğinde meclis birbirine girdi, kilitlendi. May hükümetinden istifalar birbirini izledi, Muhafazakar Parti uzun süre azınlık hükümeti durumuna düştü.

Parlamento halk nezdinde prestijini tamamen yitirdi, ülke içi ve dışında alay konusu oldu. Karşılıklı büyük kitle gösterileri birbirini izledi. Ülke Brexitciler-AB'ciler şeklinde resmen iki kutba bölündü, her tartışma Brexit'e endekslenir hale geldi. Sonunda Muhafazakar Parti'de Boris Johnson yanlısı Brexit zihniyeti güç kazandı ve nihayet geçen temmuzda Boris Johnson başbakanlığında yeni hükümet kuruldu.

BREXIT`İN ZARARINI GEÇ KAVRAYAN BRÜKSEL`İN PAZARLIK TAKTİKLERİ
Brexit'in AB'ye zararının boyutunu Brüksel hemen kavrayamadı, ansızın yakalanmıştı. Referandum sonrası ilk günlerde AB önce hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı, üst perdeden:

'Ayrılırsanız ayrılın, zorla güzellik olmaz, zaten içimizde Truva atı gibiydiniz, entegrasyona engeldiniz, hadi şimdi görün gününüzü, siz zararlı çıkacaksınız...'

Brexit'i oyalama ve İngiltere'yi yeniden AB'de kalmaya ikna etme taktiğini sonradan geliştirdiler. Tabii bunu açıkça hiç bir zaman itiraf etmeden... İtiraf Brexit'çilerin eline koz vermek olurdu.

AB May ile birlikte bu yeni taktik gereğince her defasında Brexit'çilerin kabul etmeyeceği anlaşma taslakları hazırlıyor, edilmeyince birkaç ay daha süre veriyor, böylelikle İngiliz halkında bıkkınlık ve çözülme yaratarak AB'de kalma fikrini yeniden canlandırmaya uğraşıyordu!

Merkel, May ile pazarlıklarını şöyle özetliyor: "May bana her görüşmemizde teklifin nedir diye soruyor, gülüyorum, ayrılan ben değilim ki teklif benden gelsin diyorum..."

Macron'dan İngiliz halkına geçen yılki tiyatral mesaj: "Sabrımızın da bir sınırı var, uzat uzat nereye kadar, bu durum bir an önce son bulmalı ve kendi yolumuza, entegrasyona gitmeliyiz." Ama o günden bugüne dört kez uzattılar!

Merkel bir süre sonra Kuzey İrlanda ile kırıştırmaya başladı! İngiltere'nin Kuzey İrlanda ve İskoçya bölgelerinde çoğunluk referandumda AB'de kalmayı seçmişti. Brexit sonrası Kuzey İrlanda'nın özerk statüsü ne olacaktı? Merkel bu konuda İrlandalılarla anlaşıp, taviz veriyormuş gibi görünse de İngiliz parlamentosunu çıkmaza sokacak kadar az sınır tavizleri içeren ayrılık sözleşmeleri yaptı! Bu da İngiltere`nin bir türlü ayrılamamasında önemli rol oynadı.

12 ARALIK SEÇİMLERİ BREXİTÇİLERLE AVRUPACILARIN NIHAİ DÖVÜŞÜ MÜ?

Şu ana kadar Liberal Demokratlar hariç hiçbir parti, yüzde 52 oy alan Brexit'e, halka, tabana karşı açıktan tavır alamadı. Meclis oylamalarında Brexit'i hep ıvır zıvır iddialar ardına gizlenerek önleyebildiler. Başbakan May'in AB ile hazırladığı taslaklar sanki ayrılıyormuş gibi görünen ama aslında inisiyatifi hep AB`ye bırakan taslaklardı: Norveç tipi ortaklık, gümrük birliğinde kalış ya da aşamalı siyasal ayrılma... Sonuçta May istifaya sürüklendi.

Corbyn'in ana muhalefet İşçi Partisi de aslında AB`de kalmayı savunmakla birlikte, tabanında Brexit`e oy vermiş 5 milyon işçi oyunu kaçırmamak için mecliste iki yıldır aşamalı yumuşak Brexit`i savunuyor rolü oynadı ve çözümün yeni bir referandumda olduğunu savundu. AB de şimdilerde Corbyn`in bu `ikinci referandum` taktiğine bel bağlamıştır.

Brexit`i başından beri körükleyen ırkçı ve Amerikancı Farage`nin Brexit partisi ( başlangıçta adı Leave Movement) ise 26 Mayıs 2019 AB seçimlerinde oylarını müthiş oranda arttırdı. May`in yerine sert Brexit`çi Johnson başbakan olmasıyla yeni kabineye Brexitçi dolduruldu. Ama Johnson`un Brüksel`le hazırladığı son sözleşme taslağı da mecliste kabul görmeyince herşey çıkmaza girdi. 31 Ekimde AB`nin verdiği süre doldu, tabii ki AB, Macron`un homurdanmalarına rağmen, beklendiği üzere ocak 2019`a kadar süreyi uzattı. AB de genel seçim istiyordu.

Anketlerde partisinin önde gittiğini gören Johnson erken seçim ilan etti, ` Gün doğmadan neler doğar` hayaliyle ve seçmen önünde çözümsüz kötü lider konumuna düşmek istemeyen Corbyn de erken seçimi onayladı.

Sonunda Brexit çatışması kıran kırana bir seçim kavgasına dönüştü. 12 Aralık`taki seçime kadar bu partiler hiçbir yalan ve iftiradan kaçınmayacaklar. Volatilitesi çok yüksek olan bu seçimleri Amerikancı Brexitçiler mi, Avrupacılar mı kazanacak kestirilemiyor.

Amerikancı Brexitçilerle Avrupacı Brexit karşıtları arasında, Beyaz Saray'ın 'Almanya'ya kölelikten sert Brexit'le kurtulmak' taktiği ile AB`nin, oyalama ve Brexit karşıtlığını örtülü manevralarla yeniden canlandırma taktiği arasında, üç yıldır süren horoz döğüşü, İngiliz parlamentosunun tüm prestijini yitirmesiyle sonuçlanmıştır.

Seçimlerden presitijli yeni bir parlamento çıkarsa ya Brexit onaylanacak, ya da tekrar referanduma gidilecek. O zaman 2020 yılında şu durum açıklık kazanacak gibi görünüyor:

İngiltere ABD`nin mi yoksa AB`nn mi elinde kalacak?

(Devam edecek: Bir daha ki yazımızda Brexit'te ABD`nin baş rolünü ele alacağız)