Bu acılar geleceğimiz için umut tohumları
Bayramın ilk günü Filistin’in eski başbakanlarından, HAMAS’ın Siyasi Büro Başkanı, ünlü lideri İsmail Heniyye’nin üç oğlu Hazım, Emir ve Muhammed ve torunları Muna, Amal, Halid ve Rezzan İsrail'in Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampı'nda "hain ve korkakça" düzenlenen saldırıda şehit edildi. İsrail bombaları kamp sakinlerine ve yakınlarına bayram ziyaretine giden ailenin içinde bulunduğu aracı hedef aldı.
Filistin’in kahraman halkı aylardır direniyor.
Mucizeler yaratıyor.
İsrail’in o çelik kubbelerini yerle bir etti. Hollywood filmlerinin senaryolarında uyduruk kalemle yazılan masalların yerine kanlarıyla canlarıyla yepyeni gerçek bir tarih yazdılar.
Bütün dünyayı ayağa kaldırdılar.
Zorluklara karşı mücadelede, yoktan var etmede örnek yarattılar.
Haklı olan güçlüdür.
BAŞARISIZ DÜŞMANIN UMUTSUZ GİRİŞİMİ
HAMAS açıklamasında “Bu tür saldırıların, HAMAS ve Filistin halkının direniş iradesini kırmayı başaramayacağını, yalnızca onların mücadeledeki kararlılığını” artıracağını bir kez daha dünyaya ilan etti.
Bu saldırı “sahadaki başarısız düşmanın umutsuz girişimlerinden başka bir şey” değildir! “Filistin direnişinin müdafaası karşısında dehşete” düşmüştür!
OĞULLARIM GAZZE’Yİ TERK ETMEDİ
Üç oğlunu ve dört torununu kaybeden Filistinli lidere de boyun eğdiremediler:
“Şehitlerimizin mübarek kanı bizi ilkelerimize, mücadelemize, direnişimize ve topraklarımıza bağlılığımızda daha da kararlı kılacaktır. Oğullarımın ve torunlarımın şehadetiyle bizlere bahşettiği bu şereften dolayı Allah'a şükrediyorum.
“Bu acılarla ve kanla halkımız, davamız ve ümmetimiz için geleceğimiz ve özgürlük için umut tohumları ekiyoruz. Oğullarım Gazze'yi terk etmedi. Gazze'de kahraman halkımızla beraber cesurca direndiler, mücadele ettiler. Bütün halkımız ve Gazze ahalisi çocuklarının kanlarıyla ağır bedeller ödediler. Ben de onlardan biriyim. Ailemizden 60'a yakın şehidimizi bu mübarek davaya, İslam davasına kurban verdik. Ailemin 60'a yakın ferdi şehit oldu. Filistin halkının bütün şehitleriyle onlar arasında hiçbir fark yok.”
Filistin şehitleriyle bizim şehitlerimiz arasında ayrımız gayrımız yoktur.
Aynı cephede, aynı düşmana, acımasız ABD emperyalizmine ve İsrail Siyonizmine karşı savaşırken vatanları için can verdiler. Veriyorlar.
Acımız birdir.
Hedefimiz birdir.
Cepheyi sağlamlaştıracağız. Gücümüze güç katacağız.
Haklıyız.
Bize boyun eğdiremezler.
Kazanacağız!
HAKLARA BAĞLILIĞI AZİM VE İRADEYİ ARTIRACAKTIR
İslami Cihad Hareketi, Telegram platformundan yaptığı açıklamada, "Heniyye'nin oğul ve torunlarını hedef alan Nazi oluşumunun gerçekleştirdiği katliamı şiddetle” kınadı.
“Bu korkakça eylemle” “direnişi ümitsizliğe sürükleyeceği, teslim olmayı sağlayacağı ve sahada elde edemedikleri tavizler” verdireceklerini sandıklarını; oysa liderleri, onların oğullarını ve ailelerini hedef almanın, halkın haklarına bağlılıklarını, azim ve metaneti, direnişi arttıracağını belirttiler. Açıklamada “İşgal yenilgiye uğratılıncaya ve düşman, Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım savaşını durdurana kadar direnişi sürdürmekte kararlıyız” dendi.
Yemen'deki Husilerin Sözcüsü Muhammed Abdusselam da "İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki saha başarısızlığının boyutunu gözler önüne serdiğini, bu kayıpların Filistin halkının kararlılığını güçlendirmekten başka işe yaramadığını” vurguladı.
İsrailli gazeteci:
Kaybettik
Gerçek açıklanmalı
İsrail’in en eski günlük gazetesi Haaretz’te, (tam adı Hadashot Ha'aretz “Vatan Haberleri”), Chaim Levinson imzalı bir yazı yayımlandı. Başlığı: “İtiraf edelim: İsrail Yenildi - Tam bir yenilgi” “Savaşın amacına ulaşılamayacak; Askeri baskıyla rehineler geri getirilmeyecek; Güvenlik sağlanamayacak ve İsrail'in uluslararası dışlanması sona ermeyecek.”
Levinson, “Kaybettik. Gerçek açıklanmalı. Bunu kabullenememek, İsrail'in bireysel ve kitlesel psikolojisi hakkında bilmeniz gereken her şeyi özetliyor. Kavramaya, değerlendirmeye, anlamaya ve gelecek için sonuçlar çıkarmaya başlamamız gereken açık, net, öngörülebilir bir gerçeklik var. Kaybettiğimizi kabul etmek hiç de hoş değil, bu yüzden kendimize yalan söylüyoruz” diye başlıyor yazıya.
İşte bazı alıntılar:
“Bazılarımız kötü niyetle yalan söylüyor. Diğerleri masumca. (…)
“Söyleyemeyiz ama kaybettik. İnsanların en iyiye inanma ve iyimser olma, yarının iyi olacağına sonunda daha başarılı olacağımız bir süreç içinde olduğumuzu umma eğilimi vardır. Bu, insan düşüncesinin en temel hatasıdır. Gittiğimiz yönün iyi bir yön olduğu, sadece oraya varmamız gerektiği düşüncesi- biraz daha zaman, biraz daha çaba ile rehineler geri dönecek, Hamas teslim olacak… Ne de olsa biz iyi adamlarız ve iyi olan kazanacak.
İRAN REJİMİNİN ÇÖKECEĞİ VE HOLLYWOOD YALANLARI
“İran rejiminin yakında çökeceği” fikrine ve hayatın gerçeğinden çok Hollywood senaryolarında olan anlayışlara inanmaya yol açan da aynı zihniyettir. Bunlar gerçek değildir, rahatsız edici gerçeklere ilişkindir. Ne de olsa halka gerçeği söylemek rahatsız edici.
Bunu söylemek hoş değil, ancak İsrail'in kuzey sınırına güvenli bir şekilde geri dönemeyebiliriz. (…)
Bir gazeteci olarak 7 Ekim'den çıkardığım sonuç, "rahatsız edici" olanın güvenliğimiz ve buradaki geleceğimiz için en tehlikeli şey olduğu, iyi hissetmeye bağımlı olmanın tehlikeli olanın ta kendisi olduğudur. Rahatsız edici olsa bile, acı verse bile, bazı insanlar bundan nefret etse bile, moralleri bozsa bile gerçeği söylememiz gerekiyor.
“Ordunun kötü durumda olduğuna ilişkin o kadar çok işaret vardı ki, ama biz onları göremezdik- çünkü her şeyin yolunda olduğuna inanıyoruz.
Bunu söylemek hoş değil, ama İsrail'in kuzey sınırına, daha önce olanlara güvenli bir şekilde geri dönemeyebiliriz. Hizbullah bu denklemi kendi yararına değiştirdi. Durum bu. (…)
“Bunu söylemek hoş değil ama İsrail'in kuzey sınırına, eskiden olduğu gibi güvenli bir şekilde geri dönemeyebiliriz. Hizbullah bu denklemi kendi çıkarları doğrultusunda değiştirdi.
“Durum bu.
YILLARCA DÜNYAYI KANDIRMAYI BAŞARDIK
“Hiçbir kabine bakanı kişisel güvenlik duygumuzu geri getiremeyecek. Her İran tehdidi bizi titretecek. Uluslararası konumumuz darbe aldı. Liderliğimizin zayıflığı dışarıya ifşa oldu. Yıllarca güçlü bir ülke, bilge bir halk ve güçlü bir ordu olduğumuzu düşünmeleri için onları kandırmayı başardık. Aslına bakarsanız, biz hava kuvvetlerine sahip bir köy gibiyiz ve o da zamanında uyanması şartıyla. (…)
“Ordunun İsrail'deki kutsal yeri yenilgiyi kabullenmeyi kısmen zorlaştırıyor. Ordu hakkında kötü bir şey söyleyemezsiniz. Sadece 7 Ekim söz konusu olduğunda, bir rezaletten söz etmenize özel izin verilir. O zamandan beri aslan gibiyiz.
“Savaşan birçok askerin gerçekten de aslan olduğunu kabul ediyorum. Kalkıp evlerini terk ettiler. Savaştılar, asker olarak yeteneklerini sergilediler ve etkileyici taktiksel başarılar elde ettiler. Yenilgimiz onların iyi askerler olmadıkları, çaba göstermedikleri, hayatlarını ortaya koymadıkları ya da riske atmadıkları, ne gerekiyorsa yapmaya hazır olmadıkları anlamına gelmiyor. Bu, askeri yeteneklerin ve politikacıların davranışlarının birleşiminin olumsuz bir sonuç doğurduğu anlamına gelir. (…)
“Bu yüzden kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.
YEDİĞİMİZ DAYAK YILLARCA CANIMIZI ACITACAK
“Doğal psikolojinin yanı sıra, yalan ve dolanla iş görenler de var. Hayatta kalması büyük ölçüde "zafere" bağlı olan bir siyasi kamp var. Bu kamp uzun zamandır doğruluk ve gerçeklikle bağını koparmış durumda.
“Liderini, o insan Pinokyo’yu daha yakından tanıyoruz. Aylardır “tam zaferden” ve “zaferden bir adım ötede olmaktan" söz ediyor.” Ve birkaç aydır Refah'a "hemen" gireceğimizi söylüyordu, yarın, yarın, işte gidiyorum. (…)
“Sözcüleri "kazanıyoruz" diye bağırdıkça, kaybettiğimiz daha net ortaya çıkıyor. Yalan söylemek onların sanatı. Buna alışmamız gerekiyor. Hayat 7 Ekim öncesine göre daha az güvenli.
“Yediğimiz dayak yıllarca canımızı acıtacak. Uluslararası dışlanma ortadan kalkmayacak. Ve elbette ölenler geri gelmeyecek. Rehinelerin çoğu da.
Bazılarımız için hayat tekrar yoluna girecek, ancak bu tekrarın yakın olduğu korkusuyla. Bazılarımız içinse hayat yoluna girmeyecek. Bu insanlar yaşayan ölüler gibi aramızda dolaşacaklar. Oy verdiğimiz şey buydu. Durum bu. Vatanımızdaki üzücü gerçekliğe alışmamız gerekiyor.
Ayrıca Bkz: (Scott Ritter: İsrail savaşı kaybediyor ve İran’ın misillemesine dayanamaz.
Israel is Losing the War and the IDF Won't Survive Iran's Retaliation | Scott Ritter