Bu adam Amerikan ajanı mı değil mi?

Önce, onun halka açık bir toplantıda dindar seyircilerine söylediklerini görelim. Bu konuşmada çok ilginç bir itiraf var çünkü. Diyor ki: “Büyük Ortadoğu Projesi’ne taraftarım. Burada Amerika bir menfaat elde edecekmiş. Etmeyecekse bana niye yardım etsin zaten. Babasının hayrına, amcanın oğlu değilse... Elbette onun da bir menfaati olacak. Aynen. Amerika’nın ihtiyacı petroller. Benim de ihtiyacım tarihi müesseselerime dönmeye... Bu menfaati mukabilinde bana yardımcı oluyorsa... Allah razı olsun derim... Amerika’nın desteğiyle gelen ABD’nin kuklası bir halife gelse... Gelsin de kim gelirse gelsin. Hilafeti geri getirelim. Bunun isbatı nedir? Bu iş için Clinton zamanında çalışan heyetten bana da teklif geldi. Bu iş nasıl gerçekleşir? Ve suphanallah ben durup dururken bu raporu yazmadım ya...”
Bu adam açık açık ABD’nin bölgemizdeki projelerini desteklediğini... Türkiye Cumhuriyeti rejimini yıkarak yerine Amerikan kuklası bir hilafet rejimi getirmek için çalıştığını... Bu proje için ABD Başkanı Clinton zamanında bir heyet oluşturulduğunu. Bu heyetin ona başvurduğunu... Kendisinin de bu gizli yıkım heyeti için bir rapor hazırladığını itiraf ediyor.
Yani bu adam, Amerikan projesi için çalıştığını övüne övüne anlatıyor.
İsteyen herkes bu konuşmasın videosuna internetten ulaşıp dinleyebilir.
Peki kim bu adam?
Kadir Mısıroğlu...
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruyorum: Amerikan projesi için çalışan ve şimdi de aynı yolda yürüyen bu adam için ne düşünüyorsun? ABD ile yürüttüğün savaşta bu Amerikan elemanlarına dokunmazsan başarılı olacağını sanıyor musun?
Ve bir sözüm de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na!
Sayın Savcım, cumhuriyet rejimine yönelik Amerikan yıkım projesine hizmet için rapor hazırladığını söyleyen bu adam hakkında soruşturma açmayacak mısınız? Bu adam ile Fethullah Gülen’in aynı karında yetiştirilen elemanlar olduğunu bilmiyor musunuz?
HARH KOYACAKSINIZ, NARH!
Bayram haberi: Bodrum’da su 15 TL, lahmacun 70 TL olmuş...
Efendim, bu ekonomik sistem size öve öve bitiremediğiniz darbeci Turgut Özal’ın hediyesi: Liberalizm... Gücü yetenin gücü yettiğini soyması... AKP, işte bu hormonlu sistemi sürdürmekle övünüyor.
Geçen gün İstanbul Sanayi Mahallesi”ndeki bir bakkaldan maden suyu aldım. Bu su, marketlerde 75 kuruş iken burada iki katına satılıyordu. Hatırlattığımda, 25 yaşlarındaki işletmeci, “Serbest piyasa, burada böyle!” dedi küstahça.
Halbuki Osmanlı Devleti, böyle soyguncu esnafı denetim altında tutmak için ürünlere narh koyuyordu. Yani, sen suyu 1 TL’den fazlaya satamazsın, gibi... Satanların ise vay haline...
Gıdadan kaynaklı enflasyonu (hayat pahalılığını) önlemenin çaresi; geçici bir süre için olsa bile narh koymaktır.
Bunun için belediye zabıtaları yeniden yapılandırılmalı ve ciddi cezalar getirilmelidir.
BU BELEDİYE BAŞKANI AK PARTİ’YE YAKIŞIYOR MU?
Burası İstanbul’un merkezi... İstanbul’un merkezi ama Suriye, Irak, Afganistan gibi döküntü ülkeleri hatırlatıyor.
Burası Bahçelievler İlçesi...
Nüfusun çoğunluğunun yaşadığı Şirinevler ve Yenibosna’yı şöyle bir gezin de rezaleti görün: Sokaklar pislik içinde... Her yerden lağım kokuları fışkırıyor...
Bu rezillik, sokakları işgal eden kapartacılar, lastikçiler, oto elektrikçileri ile zirve yapıyor. Sokağın içinde otomobil tamiri yapılıyor, zabıta hiç dokunmuyor. Trafik tıkanıyor; bırakın araçları insanlar bile geçecek yer bulamıyor.
Bu rezaleti bölge halkı şimdiki belediye başkanına defalarca bildirmiş, bölgenin kaçak tamircilerden arındırılmasını istemişti.
Ama AKP’li başkan Osman Develioğlu, halkı reddetti, kaportacılara sahip çıktı. 14 yıldır bölgeye hiçbir hizmet vermedi. Bölge pislik içinde; çöpten, tozdan, kokudan geçilmiyor.
Şimdi Ak Parti yönetiminden ricamız şudur: Halkın oyunu çantada keklik gören, yani Ak Parti’nin rantını yiyen bu şahsı artık başımızdan çekip alın.
Yazdıklarıma inanmayan varsa, Yenibosna’ya bir girsin, E-5’e hemen komşu olan sokaklara bir baksın yeter.
Bu manzara İstanbul’a, bu başkan da Bahçelievler’e yakışmıyor.