Bu da Tayyip Erdoğan’ın askeri!
Daha önce de değinmiştim; evlilik yüzüğünden, siyasal simge yaratmış bir toplumda yaşıyoruz. Esen rüzgâra göre, yüzüğünün elini ve rengini değiştirip duran adamda, bir “fırıldak” durum sezerim ben. Bu kategorinin pîri Gökçek’tir. Alyansının kronolojisi baş döndürücüdür. 1984 ANAP, yüzük solda ve altın; 1991 Refah Partisi, sağda ve gümüş; 2002 Demokrat Parti, solda ve altın; 2003 AKP, sağda ve gümüş...
Yüzük transferi piyasasında, son dönemin parlayan yıldızıysa “Jöleli”... Bir de kararsızlar var; soldan sağa, sağdan sola, tekrar sağa geçirenler, arada kafa karışıklığından hiç takmayanlar... İşte bunların bir örneği de yazımızın öznesi olan yurttaşımız. 12 Eylül darbesi olduğunda, 5 yaşındaydı. Büyüme çağı Özallı yıllara denk geldi.
‘Örgüt lafı çok tehlikeli’
Örgütlü toplumun, yok edildikten sonra bir daha “örgütlenmemesi” için her türlü önlemin alındığı, “renksiz-kokusuz”, tehlikeli düşüncelerden(!) uzak, köşeyi dönme peşinde koşturan insanlar topluluğuna dönüştürüldüğü yıllara yani... Öznemiz, büyüyüp, kocaman adam olduğunda, yüz binlerin huzurunda “Örgüt lafı çok tehlikeli!” deyiverdi bu yüzden...
Alyansı gibi, düşünceleri de, vaziyete göre yön değiştirmekte sınır tanımaz hâle geldi. Aziz Yıldırım hakkındaki mahkeme kararının, Yargıtay tarafından onandığı günlerdi. Ekrandaki altyazıda, haklı olarak: “Şike onandı. Aziz Yıldırım hapis yatacak mı?” sorusu vardı. O sırada yayına bağlanan Fenerbahçe yöneticisi, Aziz Yıldırım’la beraber, programa konuk olabileceklerini söyleyince, program sunucusu olan adamımızın tepkisi şu oldu: “Arkadaşlar yazıyı değiştirelim!” Aziz Yıldırım, reyting demekti, velinimetti.
‘Hocaefendiyi karıştırmasak’
17 Aralık sonrası, Cemaat’in, gündemin başköşesine kurulduğu günlerdi. Bizimkinin, program ortaklarından birisi “Ce...” demişti ki, lafın üzerine atladı: “Fetullah Gülen Hocaefendi’nin adını karıştırmasak...” Çok ekmeğini yemişti hocaefendisinin. Ancak esas sorun, AKP-Cemaat kavgasında, henüz birçoğu gibi safını belirleyememiş bir şaşkınlık içinde olmasındaydı. Algısı, Bilal hızıyla çalıştığından, kontrpiyede kalmak istemiyordu belli ki...
Tahmin edeceğiniz gibi, kahramanımız televizyoncu. Geyiği bol spor programları yapıyor. Çalıştığı kanalla ilgili de bir ipucu vereyim. 10 Kasım sabahı, saat 9’u 5 geçe, şarkıcı Soner Arıca’nın konuk olduğu Ebrûlî programının tekrarını yayımlayan kanal!..
Gelelim esas meseleye. Kendisini, “Ben eşimle tanıştığımda beş dakika içinde evlenme teklifi eden bir adamım. Ben ateşli bir adamım.” diye tanımlayan bu şahsın, geçen hafta, İnternet Haber ve Ülke Haber’de röportajları yayımlandı. Bu röportajların bazı bölümlerini alıntılayarak, okumamış olanların bilgisine sunuyorum.
Bilal’in alnı secdeli...
“-Seni Beyefendiye bu kadar bağlayan ne?
-Samimiyet. En son 10 gün önce Beyefendi ile görüştüm. Nasıl gidiyor dedi? Sosyal medyada elden gelenleri yapıyoruz dedim. O bakışlarını unutamam. “Twitter yok, Youtube yok” dedi.
- Kullanmayın dedi?
-Evet, tabi kullanmayın dedi. Ama baktım herkes kullanıyor...
-Başbakan’ı dinlemedin yani?
-Dinlemedim. Dinlemedim diye düşünmeyelim de... Beyefendi yazmayın diyor ama sosyal medya, ortalık, birilerine kalmasın. Ben hiç kimse girmesin diyorum der, o zaman boynum kıldan ince.
-Başbakan kökünü kazıyacağız dedi, Twitter kapatıldı. İyi mi oldu sence?
-Başta kendimi suçluyorum ama ben atmak zorundayım. Sosyal medyayı cahillere, küfürbazlara bırakamam, bırakmam da. Kötü oldu mu? Hayır olmadı.
-O paraları sıfırlama konuşmaları filan...
-Ben onlara hiç inanmıyorum. Başbakanın tertemiz, dimdik bir adam olduğuna inanıyorum. Bu işlerde parmağı olmadığına inanıyorum. Annemin ve eşimin namusuna ne kadar güveniyorsam, hem Sayın Erdoğan hem de Bilal Bey’e o kadar güveniyorum. Bir tweet atmıştım “Bilal Erdoğan’ın alnı secdeli, adam gibi adam. Bu ülke için dertli mi dertli” diye.
Babamdan vazgeçerim...
-Erdoğan’dan ne vazgeçirir?
-Beni hiç bir şey vazgeçirmez. Sadece yaptıklarından geri adım atarsa ben vazgeçerim. Bir Anadolu evi düşünün, evde babayı bekleyen ve baba gelince kendini güvende hisseden insanlar var. Başbakan o baba. Dışarıda da o sofranın huzurunu bozmayı isteyenler var.
-Baba dedin diye soruyorum. Baban dikildi karşına, “Ya ben Ya da Erdoğan” dedi?
-Recep Tayyip Erdoğan.
-Babandan vaz mı geçeceksin?
-Ben iki dönem yeminle babama Erdoğan’a oy verdirdim. Torununu önüne koydum. AK Parti’ye oy verecek misin dedim? Yok vermeyeceğim, ben CHP’liyim dedi... Yemin ettirdim verdim. Belediye seçimlerinde yine beni kırmadı. Ama iş beni kırmaktan çıktı, bu oyunları gördü. Annem de, babam kime oy verirse ona verirdi. İkisi de gitti AK Parti’ye oy verdi. Kayınpederim ve kayınvalidem de öyle.
-Babana böyle dersen, kaybetmez misin peki?
-Babam sadece aileyi düşünüyor. Ama ortada Türkiye’yi düşünen bir adam var. İstiklal mücadelesi veren bir adam var. Hani annem babam devlete millete feda olsundu. Bunu bize annemiz babamız öğretti. Devlet için millet için öğreten bir dinimiz var.
Yılın yalakası seçildim
-Hala sosyal medyada devam ediyorsun. İktidar yalakası diyorlar, paralı asker diyorlar.
-Ben İstanbul başkasının eline geçseydi, kimlerin ne rantlar kazanacağını biliyorum. Limon satarım ama bu devleti, başbakanı satmam. Bilal Erdoğan ve Başbakan için yazdığım mesajlar için beni yılın yalakası seçtiler.
-Gocunuyor musun?
-Ben Başbakan’ı yedirmeyeceğim. Biz fazla özgür olduğumuzda, sağa sola saldıran bir milletiz. Saat 8’de gel desek 10’da gelir bizim oğlumuz. Ama tokadı atıp 8’de gel desek 6’da geri gelir.
-Samimi Geziciler başbakan o gün sapla samanı birbiriyle karıştırmasaydı, kaybetmezdi diyorlar?
-O ne yaparsa aynısını yapardım. Adamın eşine, çocuğuna küfrediyorlar, o yine kibar konuşuyor. Çapulcu diyor. Ama hangi hakla oraya gidiyorsun. Bu ağaç meselesi değil.
Herşeye evet, takımımı asla...
-Hangi takımı tutuyorsun?
-Beşiktaşlıyım ben.
-Başbakan Fenerbahçeli ol dese?
-Yok. Yok olmaz. Orada başbakanımızın karşısına geçerim değişmem.
-Başbakan, Cumhurbaşkanı olacak mı?
-Bir fırsat olsa başbakan olarak yoluna devam etse. Ama Cumhurbaşkanlığında da başbakanlıktaki gibi yetkileri olacaksa... Bu ülkeye Erdoğan lazım. Allah onu başımızdan eksik etmesin. Adı bu ülkenin üzerinde olsun.
-Türkçe Olimpiyatlarını geçen sene sen sundun, yine teklif gelirse sunar mısın?
-Önceki sene de ben sundum. Bana diyorlar ki: “Daha düne kadar Türkçe Olimpiyatları’nda sen de Hocaefendi’yi övüyordun.” Evet övüyordum. Ama artık Türkçe Olimpiyatlarına da gitmeyeceğim. Hiçbir bağım kalmamıştır cemaatle.
- Niye koptunuz? Geçmişte cemaatle ilişkilerin vardı, profesyonel manada ciddi paralar da kazandırdı sana onlar?
-Sağ olsun çok ciddi destek oldular. Özel sunumlar filan. Ama ben onları para için yapmamıştım. Samimiyetten dolayı yapmıştım.
-Tek neden Tayyip Erdoğan mı?
-Tek neden o. Ben başbakan ne düşünüyorsa, aynı şeyi düşünüyorum. Ben hep Başbakan’ın yanındayım. Yangını söndürmeye giden karınca misali.”
Anlayan anlamıştır da, kim olduğunu merak ediyorsanız, inanın değmez! Yalnız,
bu ibretlik profil, bizi Türkiye gerçeğine götürür mü, ne dersiniz?