22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu filmde hayat var

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

İnternette bir videodan öğrendim; Sinop’un Boyabat ilçesinde Ecevit Öküzcü adında bir vatandaş, 24 yıldır yol kenarındaki bir kulübede bütün gün oturarak sevdiği kadını bekliyormuş. 48 yaşındaki Öküzcü’nün anlattığına göre önce araları iyiymiş, sonra bozulmuş ve genç kız bir gün “İstanbul tarafına doğru” gitmiş. Boyabatlıların “Aşık Ecevitin Yeri” tabelası astıkları yerde umutsuz bekleyişini yıllardır sürdüren Ecevit Öküzcü, “Bir taksiye atlayıp gitti. Canı öyle istemiş, gitmiş” diyor.
Tam filmlik bir öykü gibi görünüyor değil mi?
Zeki Demirkubuz’un sinemalarımızda bugün gösterime giren filmi “Hayat”, Sinop-Boyabat’ta yaşayan ve sadece iki kez gördüğü nişanlısı Hicran kendisini tek edip İstanbul’a gidince soluğu bu kentte alıp samanlıkta iğne aramaya başlayan Rıza’nın öyküsü etrafında şekilleniyor. Elinde sadece Hicran’ın bir fotoğrafı bulunan Rıza, tanıdıklarından ve Emniyet’ten de yardım alarak sonunda genç kızı buluyor ve serüven tekrar Boyabat’ta, bu kez başlı başına Hicran’a odaklanarak akmaya başlıyor.

SURET AŞKI

Hicran’ın kendisine biçilen kadere isyan ederek, belki de canı sıkıldığı ya da sırf canı öyle istediği için ve ne aradığını bilmeden İstanbul’a gidişi ile önce umursamaz gibi görünen ama neden terk edildiğini de merak eden, dahası bu durumu alttan alta erkekliğine yediremeyen Rıza’nın sessiz ısrarı, filmin oturduğu ilk ana zemini oluşturuyor. Rıza’nın elindeki o tek fotoğraf, “Sevmek Zamanı”ndaki “suret aşkı”nı akla getirmiyor değil ve Zeki Demirkubuz’un önceki filmlerinden iyi bildiğimiz “yıkıcı-yakıcı-mahvedici aşka” da bir kapı aralanıyor. Fakat Demirkubuz, Hicran’ı İstanbul cangılında harcamıyor bu kez. “Hayat”, özellikle Hicran’ın İstanbul’dan kendisine nefret dolu babasının Boyabat’taki ocağına geri dönüşüyle birlikte büyük oranda “taşrada kadın” öyküsüne dönüşüyor ve sonuçta Demirkubuz Hicran’ın bu aşamada da harcanıp gitmesine izin vermiyor, filmografisinde ilk kez pozitif aşka ve “hastalıklı” olmayan bir tutkuya doğru yelken açıyor.

Üç saat 17 dakikalık film aynı zamanda Zeki Demirkubuz’un aslı beslendiği gelenek olan Yeşilçam sosyal-gerçekçi örneklerine de bir saygı gösterisi niteliğinde. Öyküdeki tüm erkekleri, babasını, Rıza’yı, İstanbul’da tanıştığı serserileri, Hicran’ın bakışıyla görüyoruz aslında. Zeki Demirkubuz’unki dahil, erkek bakışı geri planda kalıyor bir anlamda ve “Hayat” ile “Masumiyet” (1997) ve “Kader” (2006) arasında tez-antitez-sentez ilişkisi kuruluyor. Karşımızda, televizyon kanallarının sabah-öğle kuşaklarındaki programlarda, evden kaçan genç kızların gerçeklerinde göre göre bize tanıdık gibi gelen ama çok iyi bir senaryoya dayanan, çok iyi işlenmiş, çok iyi oynanmış, “sıradan” ve netice itibariyle şaşırtıcı bir hayat kesiti var.

BOL KATMANLI, BOL KIVRIMLI ÖYKÜ

“Hayat”, 2023’ün en iyi filmlerinden biri. Reha Erdem filmi “Hayat Var”dan esinlenerek söyleyecek olursak, bu filmde tüm gerçekliğiyle hayat var. Bol katmanlı, bol kıvrımlı ve bol karakterli öyküde ustalıkla yol alan Zeki Demirkubuz, Hicran’ın uzunca ağlama krizi gibi unutulmayacak sahnelerle de kişisel mührünü vurmuş filme. Hicran’da Miray Daner, Rıza’da Burak Dakak, Hicran’ın annesinde Melis Birkan, babasında Umut Kurt, vicdanlı İstanbul serserisinde Doğu Demirkol, emekli öğretmen Orhan Bey’de Cem Davran ve onun kızı rolündeki adını öğrenemediğim küçük oyuncu, çok iyi performanslar sergiliyorlar gerçekten.

Ecevit Öküzcü, Boyabat’ta hâlâ sevdiği kadını bekliyor. Hicran ile Rıza ise onca badireden sonra muratlarına eriyor, mutlu sonla kucaklaşıyorlar. Bunun bir mutlu son olmadığını iddia edecek çaya çorbaya birkaç damlalık “feminizan” yaklaşımlar ise konumuzun dışında.