Bu millet ayrılıkçılığı kabul etmiyor

Beklenen açıklama geldi.

Her sözcüğün özenle seçildiği, uzun süre üzerinde çalışıldığı anlaşılıyor.

Hemen ilk başta mesaj veriliyor.

-Ülkede Kürt kimliğinin inkârı sorunu çözülmüştür.

-İfade özgürlüğünde gelişmeler sağlanmıştır.

-PKK’nın artık anlamı kalmamıştır.

-Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

-Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.

-Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.

-Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.

-Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.

BENZERLERİ VE TÜM GRUPLAR İÇİN ÇAĞRIDIR

Bu yalnız PKK açısından değil “benzerleri” ve “tüm gruplar” için de bir çağrıdır.

Vatan Partisi’nin Türk siyasi yaşamına getirdiği en önemli özgün ifadelerden biridir:

“Kürt de biziz, Türk de biziz! Hepimiz Türk milletiyiz!”

Doğru mudur?

Bir kez daha kanıtlanmıştır.

Bu millet 12 Mart’ı yaşadı.

Yetmedi.

12 Eylül’ü yaşadı.

Gladyo eliyle bölünmek için çok uğraşıldı. Olmadık eziyetler çektirildi.

O zaman göğsümüzü siper ettik.

Hapislerinde yattık.

Bir Kürt vatandaşımız cehennemdeyken bize cennet yasaktır dedik.

“Kürt” sözcüğünden binlerce yıla varan cezalar aldık.

Kurşunlandık.

Can verdik.

O ZAMAN KÜRT YOKTUR DİYENLER

Gariptir o zaman “Kürt” yoktur diyenler, sonradan en önde giden “ayrılıkçı” oldular.

Ayrık otları.

O tür hükümetler de hükmedemediler, edemezler.

40’mız değil binimiz karışmış. Kader birliğimiz vardır. Başıdik yaşayan bir gelenekten geliyoruz. Aynı Anadolu’nun sütüyle beslenmişiz.

Bakın, bu açıklama bile bunun bir kanıtıdır.

BÜNYEYE YABANCI

Ayrılıkçılığı bu millet Türküyle Kürdüyle kabul etmiyor.

Meclis kürsüsüne çıkabildi mi!

Zılgıtlarla ayakta o çatı altında alkışlanabildi mi!

Bünyeye yabancı.

Vatanseverler sözünü söyledi.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Güvenlik Güçleri silahla sözünü söyledi. Kararı verdi.

İzin vermedik.

MAYINLI ARAZİYE GİRDİK

Zor günlere hazırlıklı olmalıyız.

Mayınlı araziye girdik. İtirazlar gelecektir.

Gelsin.

Doğu Akdeniz’de sıcak rüzgarlar esiyor.

Essin!

YAĞMUR NEREDEN YAĞIYOR BİLECEĞİZ

Bir bakacağız PKK, PYD mi olmuş…

Öyle diyenler var. Ne yapsaydık. Aman silahını bırakma mı…

Ne dedik?

Silah bırakmadan olmaz!

Silah silahla bıraktırılır.

“Ama karşımızda emperyalistler var”

Olsun. O varsa biz de varız!

PKK’ya… emperyalistlerin “kara gücüne” elindeki “ABD markalı” silahı bıraktırdık mı…

Bıraktırdık.

PYD’yle de başederiz.

İş ki Türkiye yağmurun nereden yağdığını bilecek, kimden korunduğunu ve kimi koruması gerektiğini doğru tayin edecek.

ANAYASAYI DEĞİŞTİREMEZLER

Anayasa değişecekmiş…

Var mı aranızda buna izin verecek!

Çıksınlar karşımıza.

Kolay mı sanıyorsunuz.

Biz güçlüyüz.

Hepimiz güçlü bir milletiz.

Bu bir bilgidir. Bir temenni değildir.

Tıpkı PKK’nın Meclis’teki uzantısının kapatılması gerektiği bilgisi gibi.

EMEKLİ TORUNUNA ET YEDİRECEK

Bugün silah bırakılması iyi midir?

İyidir.

Neden?

Başka iyiliklere gebedir!

Sağıma bakıyorum, soluma bakıyorum… herkes Güneydoğu turuna gidiyor. Birbirimizi özlemişiz. Turizm gelişecek, tarım gelişecek, genç istihdamı, kadın emeği…

Hey gidi hey!

Dağlarımızda ceylanlar gezecek. Meralarımız şenlenecek, bahar geliyor, kuzular meleşecek… daha çok… daha çok… kara gözlü kuzularım.

Emeklim kuzucuklarına et yedirecek.

Bu kadar basit. Nasıl ucuzlatacağız diye tartış… tartış… nereye kadar.

Haydin örgütlenin, iş başa düşüyor.

Acelemiz var dostlar!