28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu nasıl iş?

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

En son öğrenci evleri skandalını örnek alacak olursak, AKP tarikat partisi genel başkanı ve başbakanı R. T. Erdoğan'ı tipik bir halk düşmanı olarak tanımlamak zorundayız. Bir başbakan düşünün ki birkaç milyon yüksek öğretim öğrencisini gözünü kırpmadan karşısına alıp onlara hakaret ediyor ve suçluyor. Bu gençler geçmişte seçmendiler ve önümüzdeki iki yıl içinde seçmen olacaklar.

R. T. Erdoğan'ın böyle pervasızca konuşması için ya aklını oynatması ya da bildiği bir şeyin olması gerekir. Çünkü, böylesine hakarete uğrayan bir kitlenin kendisine oy vermesi düşünülemez.

R. T. Erdoğan sadece yüksek öğrenim gençliğini değil başka toplum kesimlerini de hiç çekinmeden karşısına alıyor. Bu gözü kara cesaretin mutlaka bir dayanağı olmalı.

Kendi olanaklarımla bir araştırma yaptım. R. T. Erdoğan'ın adam yerine koymadığı toplum kesimleri şöyle:

İşçiler

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in yaptığı açıklamaya göre 1 milyon 671 bini sendikalı olmak üzere Türkiye'de 11 milyon 628 bin 806 emeğiyle geçinen işçi var. Bu sayı eşlerle, çocuklarla birlikte aşağı yukarı 30 milyon seçmen eder.

İşçi sayısını, işçi ailelerinin oluşturduğu seçmen sayısını işin uzmanları benden çok daha iyi hesap eder.

Bu çarpıcı gerçeğe karşın, AKP hükümeti emekçilerin özlük haklarını çiğniyor, iş güvenlik ve güvenceleri sağlamıyor, sendikal haklarını vermiyor, kıdem tazminatını kaldırmaya yelteniyor ve onları amansız bir sömürü ortamında yaşamaya mahkum ediyor. Ama hangi cesaretle ve bu cesareti nereden alıyor? Demek ki güvendikleri bir şey var!

Memurlar

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK'in 2012 yılına ilişkin olarak açıkladığı verilere göre: Kadrolu, sözleşmeli, sürekli işçi, geçici işçi, geçici personel konumlarında olmak üzere kamu sektöründe 3 milyon 111 bin 660 kişi çalışıyor. Türkiye'nin memur ailelerinin oluşturduğu seçmen kitlesinin en azından 5 milyon olduğu söylenebilir. Bu kitlenin sendikal haklar ve grev hakkı bakımından, iş güvenliği, özlük hakları ve gelir düzeyleri bakımından memnun ve mutlu olduklarını söylemek mümkün değil.

Emekliler

Nüfusta 132 ülkeyi geride bırakan Türkiye'deki emeklilerin sayısı da 10 milyona dayanmış. SGK'nın son üç aylık verilerine göre 9 milyon 850 bin emekli var ve artmaya devam ediyor. 132 ülkenin nüfusundan fazlaymış emekli sayımız.

Fazlaysa ne olmuş? Ömür boyu çalıştılar, emeklilik primi ödediler. Çok küçük bir azınlığın dışında, karı-koca emekli maaşı almayanları dışında çoğunluğu açlık sınırında yaşıyor. Buna karşın R. T. Erdoğan hükümeti bu kitleye % 2 zam yapıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri

Genel Kurmay Başkanlığı personel sayısını 647 bin 939 olarak açıklamış. Epeyce karışık sayılar var. Sonuç olarak, TSK'da 39 bin 293 subay ve 71 bin 740 astsubay bulunduğunu hesap ettim. Toplam olarak 111 bin 033 subay ve astsubay. Bu sayı seçmen olarak 500 bin kişi olarak hesap edilebilir.

Ergenekon, Balyoz, Fuhuş ve Casusluk davalarından sonra AKP'ye kaç TSK mensubu oy verir? Bir ordu düşünün ki, hükümet ve yargıya göre, subaylarının bir bölümü siyasal iktidara karşı fesat çeviriyor, bir bölümü darbe hazırlığı içinde, bir bölümü casusluk yapıyor, bir bölümü kendini fuhuşa vermiş. Böyle bir silahlı kuvvetlerde onur ve haysiyet kalır mı?

Yüksek öğrenim

ÖSYM'nin yayınladığı "2010-2011 Yükseköğretim İstatistikleri" kitabına göre, Türkiye'de, toplam 154 üniversite ve yüksek okulda 3 milyon 817 bin 086 öğrenci var. Bu sayının tamamı seçmen! Bu 4 milyona yakın öğrencinin çok büyük bölümünün burs, yurt ve konut, beslenme, harç ve güvenlik sorunu var.

Tamamı her türlü demokratik haklardan, insan haklarından, toplanma ve düşünceyi açıklama özgürlüklerinden yoksun. Büyük bir çoğunluğu üniversite yönetimi ve hükümetin tacizine hedef oluyor. Her fırsatta çoplanıyor ve gazlanıyor. Batı ülkeleri ünversiteleriyle karşılaştırıldığı zaman çok ilkel maddi ve manevi koşullarda yaşadıkları gözlemleniyor.

Başbakan R. T. Erdoğan'ın iddialarına göre epeycesi ahlak açısından sapkın, kızlar yoldan çıkmış, neredeyse fahişe.

R. T. Erdoğan yükseköğretim öğrencilerinin yüzde kaçından oy alabilir? Eğer bu gençlerde öğrenci ve vatandaşlık bilinci varsa, tek bir oy almaması gerek.

Çiftçi sayısı

Resmi verilere göre Türkiye'de 1 milyon 121 bin kayıtlı çiftçi varmış. Çiftçinin pamuğu, pancarı, fındığı, üzümü, portakalı, velhasılı sebze ve meyvesi, kendi şikayetlerine göre, para etmiyor. Başta mazot ve gübre olmak üzere girdilerin toplam rakamı gelirlerinin çok üzerinde. Çoğunun sosyal güvence ve sigortası yok. Böyle bir kesimin AKP iktidarına oy vermesi için kafadan kontak olması gerekmez mi?

Genç nüfus

2012 sonu itibariyle 75 milyon 627 bin 384 olan Türkiye nüfusunun yüzde 16,6'sını (12 milyon 591 bin 641 kişi) gençler oluşturuyor.

Genç nüfusun yüzde 51,1'ini genç erkekler, yüzde 48,9'unu ise genç kadınlar oluşturuyor.

***

Toplam 42 milyon 381 bin 226 seçmen insan. Bu insanların hiçbirinin AKP'ye oy vermemesi gerekiyor. Milyonlarca mağdur ve ezilen insan var ama AKP bunların oyuyla iktidara geliyor. Bu insanlar mazoşist mi acaba?