Bu, onların en zararsız hali...
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Türk-Kazak İkinci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı’nda mışıl mışıl uyumuş...
Kafasını masaya koymuş, dalıp gitmiş...
Çünkü 12.00’de başlaması gereken toplantı, Erdoğan ile Nazarbayev arasındaki ikili görüşme uzayınca bir saat 15 dakika gecikmeyle başlamış...
Planlanan saatte toplantıya katılmak için salondaki yerlerini alan her iki ülke bakanları da doğal olarak sıkılmış...
Sonunda Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, ev sahibi Kazak bakanlara da aldırmadan masaya başını koyup uyumuş...
Çelik uyurken hemen yanında bulunan Enerji Bakanı Taner Yıldız da şaşkınlığını gizleyememiş...
***
Bu görüntü beni kesinlikle rahatsız etmedi.
İnsanlık halidir; herkes uyur...
Ayrıca ben AKP’li siyasetçilerin uyumalarına özellikle sevinirim.
Çünkü uyuyan bir AKP’li siyasetçi, çevresine zarar veremez.
Ülke ve insanlık çıkarlarına aykırı düzenlemelere imza atamaz.
Kötü şakalar yapamaz.
Kibirlenemez, böbürlenemez, caka satamaz.
Oysa uyanık bir AKP’li atom reaktörü gibidir; ne yapacağı belli olmaz!
Özgürlüklerimizi kısıtlayabilir, ulusal zenginliklerimizi üç beş kuruşa yandaşlarına satabilir.
Dini siyasete alet ederek, insanların kafalarını karıştırır.
***
Keşke hepsi uyusa...
Uyusalar ve hiç uyanmasalar!
Onlar güzel rüyalar görürken; biz de mutlu, huzurlu, sessiz, sakin, ihanetsiz, yalansız, dolansız, riyasız, ihalesiz, aşırmasız, çalmasız yaşayıp gitsek!
HUBER! (153)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan izin verdi; 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sekiz ayı aşkın bir süredir Huber Köşkü’nü babasının çiftliği gibi kullanıyor.
Siyasetçiler ilgilenmiyor.
Kamu yöneticileri korkuyor.
Yargı mensupları görmezden geliyor.
Gazeteciler haber yapmak zorunda kalırlar diye Tarabya’dan bile geçmiyor.
Halk, “Başka derdim mi kalmadı?” diyor.
Böyle olunca da ben, mahallenin delisi gibi 153 yazıdır dönüp dönüp aynı şeyleri yazıyorum.
Yani anlayacağınız artık Huber’i işgal eden ve bundan önceki 152 yazıyı görmezden gelip sefa süren Abdullah Gül’e ve ailesine kızmıyorum sevgili okurlar...
Bu ülke insanının korkak, teslimiyetçi ve tırsmış haline kızıyorum.
Ne yazık ki buna da çözüm yok!
GÜNÜN SORUSU
Örtülü ödenek harcamalarında Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ı sollamış... Sorum atalarımıza:
“Boynuz, kulağı geçer” dediğiniz şey bu muydu?
BASINÇLI HAVA TABANCASI İLE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ...
Teknoloji sınır tanımıyor; insanlık da teknolojiye uyumda sınır tanımıyor.
Seksenlik nineler torunlarıyla Facebook’ta arkadaş olup Instagram’da fotoğraf paylaşıyor.
Her şeyi boş verin cebimizdeki telefon bile haddini aştı! Utanmasa bir güzel evi süpürecek, sonra da bulaşıkları yıkayacak.
Peki; bizim insanımızın teknolojiyle ilişkisi?
İşte; o biraz hazin!
***
Karaman’da bir plastik doğrama fabrikasında çalışan 39 yaşındaki H.Ş.T., iş arkadaşı 42 yaşındaki R.H. ile sakalaşıyormuş...
Aklına şakaya “teknoloji katmak” gelmiş olmalı ki eline geçirdiği basınçlı hava tabancasını, arkadaşının makatına tutup çalıştırmış...
Sonuç:
R.H. hastanelik olmuş, çünkü kalın bağırsakları parçalanmış...
H.Ş.T. ise gözaltına alınmış...
***
Teknoloji, seçimlerde de değişti... Artık sandıklar açıldıktan bir-iki saat sonra sonuçlar belli oluyor.
İyi de...
“Oy veren” değişmiyor ki...
H.Ş.T’ler her seçimde basınçlı hava tabancasını demokrasimizin makatına dayıyor...
Sonuç:
İleri demokrasi...
Hayırlı olsun!
GÜNÜN İSYANI
AKP’li Pendik Belediyesi, geçen yıl 768 bin 225 liralık çay-kahve ikramında bulunmuş... Oysa aynı dönemde, Pendik’in yanındaki Kartal’da CHP’li belediyenin aynı kalem için yaptığı harcama 75 bin lirada kalmış... İsyanım İçişleri Bakanı’na:
Ama siz yine de Kartal’a müfettiş ordusu gönderirsiniz değil mi?