Bu ülkeyi kan gölüne değil gül bahçesine çevireceğiz!
Ey canım vatanım, güzel Türkiye’m…
Neden adayım?
Gönlüm şuna razı olmuyor.
Geçim derdindeyim yanıyorum. Kira derdindeyim.
Deprem bölgesindeyim. Donuyorum.
Olsun biz Çanakkale’de yanmışız. Şarkışla’da donmuşuz.
Düğüne gider gibi canımızdan vazgeçmişiz.
Ama vatanımızdan vazgeçmemişiz. Bağımsızlığımızdan vazgeçmemişiz.
Atatürk 23 Nisan 1920’de Meclis kürsüsünden şu sözlerle sesleniyordu:
“Tam bağımsızlık ile yaşamak kati azminde olan ezelden beri hür ve serbest milletimiz, esaret vaziyetini tam bir şiddet ve katiyetle reddetmiş ve derhal vekillerini toplamaya başlayarak Yüce Meclis’inizi vücuda getirmiştir. Bu Yüce Meclis'in Reisi Sinni sıfatıyla
ve Allah'ın yardımı ile, milletimizin dahili ve harici tam bağımsızlık dahilinde mukadderatını bizzat üstlenmeye ve idare etmeye başladığını bütün cihana ilan ederek Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum.”
İşte o zamandır bu zamandır görev başındayız.
200 YILLIK DEVRİM MÜCADELESİNİN KADINLARI
Bu milleti çıkmazlarda bırakamayız.
Görev bizi çağırıyor.
200 yıllık devrim mücadelesinin mirasçısı kadınlarız.
En iyi biz yaparız.
Onun için adayız.
Söke’deyiz, Amasya’da Kızılca Köyünde, Mardin’de, Muş ovasında. O verimli topraklarda üreticilerle birlikteyiz.
Su derdi var. Gübre derdi var. Tarım Kredi borcu. Kadınlarımızın sosyal güvenlik derdi var.
Urfa’nın mevsimlik işçileri. Polatlı’da… zor zenaat.
Oy Trabzon… Trabzon… Neden benim Karadeniz’imin bereketi gitsin de el memleketlerindeki fabrikalarda yem olsun.
Söz olsun daha iyisini kurarız.
Bunun fındıkçısı var. Karadeniz’e gitmişken Ordu’ya, Giresun’a el uzatmasak olmaz. Antalyalı, Mersinli tropikalci, arıcı var, seracı... Sultangazi’deki kasap, kırtasiyeci kadın esnafım var. İşsiz gençlerim gözümün içine bakıyor.
İşimiz çok.
Biliyoruz.
ÇÖZÜM ELİMİZDE
25 yıl 30 cilt Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni çıkardık. Türkiye’nin bütün üniversitelerindeki bilim insanlarımızı seferber ettik. Edirne… Erzurum… Kars… Adana… Antep…
Şimdi Ulusal Strateji Merkezi’nin (USMER) başındayız. Türkiye’nin o müthiş yaratıcı bilim insanlarını üretimle buluşturacağız.
Çözüm var çekmecelerde biliyorum. Üretimi coşturacaklar.
O birikimle Türkiye kucaklaşacak.
Araştırma, inceleme koşullarını hele bir kolaylaştıralım. Yayınlara ulaşmak için bile hendek atlıyorlar. Ellerinden tutacağız.
Kadın bilim insanlarının çalışma koşullarını uygun hale getirelim…
Bakın daha neler yaratacaklar.
Onlar belki ekran ekran dolaşmıyorlar. Şuracıkta mendilleri, fularlarıyla. Sallanan küpeleriyle taklit yapmıyorlar.
Depremci, iklimci, ziraatçı, şehirci, finansçı...
Hepsinin çözümü o çekmecelerde.
BİZİ BEKLİYORLAR
Masanın üstüne koyacağız.
Bizi bekliyorlar.
İşte onun için o kürsüye çıkmak için gün sayıyorum.
Öteki listelerin başı sonu kirli.
Nasıl gönlünüz şuna razı olur.
Nasıl çıkmazlarda bırakırız bu milleti; kırk katıra kırk satıra mahkum edebilir miyiz…
Heyecan içindeyiz.
Tutmayın bizi!
Bu ülkeyi kan gölüne değil.
Gül bahçesine çevireceğiz!
Gözümden bile sakındığım milletim çok bedel ödedi. En güzel gül bahçelerini hak ediyor. Artık yeter! Böyle gitmeyecek.
Şimdi Isparta’da gül mevsimi geliyor…
O mis gibi koku şimdiden bütün memleketimi saracak!
Hadi!
Yolumuz açık.
NEDEN
Bugün akşam Ulusal Kanal, Yeni Ufuklar’da farklı siyasi kökenden gelen yeni Vatan Partisi milletvekili adaylarını ağırlayacağız. “Neden siyaset? Neden Vatan Partisi” diye soracağız. Neden milletvekili olmak istiyorlar? Seçilince ne yapacaklar?
Konuklarımız:
-Güneş Batum
3. Bölge milletvekili adayı
Yük. Mimar Mühendis
-Adnan Çınar
1. Bölge milletvekili adayı
İş insanı-Kızılelma Ocakları İstanbul İl Başkanı
Bekleriz. Ulusal Kanal, Yeni Ufuklar, Saat 21.00.
SİYASET KADINLAR İÇİN ARTIK BAŞÖRTÜSÜNDEN İBARET DEĞİL
Türkiye'deki son üç genel seçimde kadın seçmenler toplam seçmenlerin yarısını oluşturuyor.
Muhafazakâr kesimde kadınlar evlerinden sokağa, mahalleye çıktı.
Partileri için oy toplamalarına izin verildi.
Siyasete girdi.
İş yaşamına girdi.
Üretime girdi.
Kooperatifçi oldular. Başardı.
Spora girdi. Başardı.
Erkek işi lafı yavaş yavaş rafa kalkıyor.
Kültürel genlerinde gömülü “ben yaparım” var. Bilince sıçrıyor.
Vitrin niyetine de olsa Meclis’e girdi.
Siyasetin başörtüsünden ibaret olmadığının bilincine vardı.
Çocuğunu uyuşturucudan, eşcinsellik dayatmasından, emperyalist saldırıdan korumak için öne atıldı.
Karar verici yere gelme zorunluğu önüne çıktı.
Gelecek.
Artık ilk çıktığı kabına yeniden sığmayacak.
Öyle mutluyum ki.
Çok olacağız.
ALMAN EKONOMİSİNDE RESESYON TEHLİKESİ
Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, ülke ekonomisine yönelik aylık raporunu yayınladı. Ülke ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde enerji fiyatlarındaki düşüşle resesyondan kıl payı kurtulması ve ılımlı bir büyüme kaydetmesi bekleniyor.
Alışılmışın dışında yüksek enflasyona bağlı satın alma gücü kayıplarının Alman ekonomi üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiği vurgulandı.
Zayıf özel tüketim, inşaat sektöründeki koşulların kötüleşmesi, finans kuruluşlarında son dönemde yaşanan sorunlar ve Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle jeopolitik belirsizlikler Alman ekonomisini etkileyecek riskler olarak gösterildi.
Enflasyon Mart’ta hâlâ yüzde 7.4. Alman ekonomisi, 2022'nin son çeyreğinde, enerji krizi ve rekor enflasyonun etkisiyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.4 küçülmüştü.
Ülke ekonomisi, Kovid-19 salgını sürecinde ortaya çıkan darboğazlar hafiflese de faizlerin yükselmesi, ekonomiye güvenin azalması ve alışılmışın dışındaki yüksek enflasyon ortamında tüketicilerin satın alma gücünün azalması sonucu talepte yaşanan durgunluktan olumsuz etkileniyor.
Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra Kovid-19 salgınının ilk yılı olan 2020'de 2009'dan itibaren ilk kez resesyona girmişti.
Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0.2 büyüme bekliyor.