Bugün Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda anlatıyorum -(TAMAMI)
03.10.2012 tarihinde TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sayın Nimet Baş’ın (İstanbul milletvekili) imzasını taşıyan bir çağrı aldım. Metin aynen şöyleydi, “Darbeleri Araştırma Komisyonu, komisyonumuzun araştırma konularından birini oluşturan 27 Mayıs 1960 tarihli askeri darbe ve 12 Mart 1971 muhtıra süreçleriyle ilgili olarak bilginize başvurmayı uygun bulmuştur. Bu nedenle 11 Ekim 2012 Perşembe günü saat 14:00’te Beşiktaş Dolmabahçe Sarayı Toplantı Salonunda hazır bulunmanız hususunda gereğini arz / rica ederim.”
Tahkikat Komisyonu
Bu çağrı bana 1960 yılının 28 Mayıs’ını hatırlattı. O zaman telefonla çağrılmıştım, o koşullarda yazılı olmayan böyle bir çağrının doğruluğuna inanmamış doğrulayıcı bir yazı gönderilmesini istemiştim. Telefondaki sesin sahibi ‘Tahkikat Komisyonu’ üyesi Kemal Özer sert bir biçimde;
“-Yazı da yazarız polis de göndeririz!” demişti.
“-O halde gönderin” dediğimi anımsarım. Gönderdiler. Muhalefetin ve bir kısım basının faaliyetlerini incelemek ve karar bağlamak için Menderes tarafından kurdurulan eski TBMM binası alanında bulunan, komisyona ifade vermeye gitmiştim.
Biri bundan tam 52 yıl önce beni sorgulamak isteyen bir komisyonun çağrısıydı. Bugünkü ise çanların çalmaya başladığı bir dönemi noktalayacak, yasa dışı ama o gün sorgu yargıcı yetkisini de alarak Anayasa’nın kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düşen bir çağrıydı ve icabet zorunluluğu taşıyordu.
Şimdi sizlere kısaca o Tahkikat Komisyonu adı verilen komisyonu anlatmak istiyorum.
25 yaşındaydım ve Akis’in Genel Mayın Müdürüydüm. Her şey rahmetli Menderes’in 7 Nisan günü “Memleket artık kabili idare olmaktan çıkmıştır” sözüyle başlamıştı. 11 gün sonra Bursa Milletvekili Mazlum Kayalar ve Denizli Milletvekili Baha Akşit Meclis’e bir komisyon kurulması teklif verdi. Öneri metni şöyleydi:
“CHP’nin yıkıcı, gayrimeşru, kanun dışı faaliyetlerinin memlekete sathında cereyan tarzı ve bunların mahiyetlerinin nelerden ibaret olduğunu, tahkik, tespit ve memleketin her tarafında yaygın bir halde görülen kanun dışı siyasi faaliyetlerin muhtelif sebeplerine intikal etmek, matbuat meseleleriyle adli ve idari mevzuatın ne suretle tatbik edilmekte olduğunu tetkik eylemek üzere bir meclis tahkikatı açılmasını isteyen önergelerin kabulü.”
Meclis’te okundu ve kıyamet koptu. İnönü kürsüye çıktı ve “-Biz demokratik rejimi kurduk. Bu demokratik rejimi istikametinden ayırıp baskı rejimi haline getirmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz ben dahi sizi kurtaramam” dedi.
Meclisin alt sıralarında oturan bazı DP’li’ler bağırdılar: “Paşa ne demek istiyorsun? Battalgazi ordunla ihtilal mi yapacaksın?”
İnönü yanıtladı: “-İhtilali biz yapmayız ancak bilesiniz ki Türk Milleti Kore Milleti’nden-Kore’de o tarihte bir askeri hareketle iktidar düşürülmüştü- daha aşağı bir millet değildir. Şartlar tamam olunca ihtilal vacip olur. İşte o zaman ben de sizi kurtaramam”
Askeri harekâta sürüklemişti
O komisyonda tam 5 saat ifade verdikten sonra Ankara Merkez Cezaevi’nin 10. Koğuşuna konulmak üzere emekli Albay Cemal Yıldırım’la beraber tutuklandık.
Tarih 11 Ekim 2012 ve iktidarda AKP var. 52 yıl sonra karşısına çıkacağım komisyonda çoğu o tarihlerde ya doğmamış ya da bebekliğini yaşayan üyelere o günleri, gerçekleri anlatacağım. İki komisyon arasındaki tek fark bana göre 52 yıl önceki komisyonun Türkiye’yi bir askeri harekata sürüklemiş olması, şimdiki komisyonun ise araştırmak ve bilgi edinmek için benim gibi hayatta kalan tanıklardan geçmişin anılarını dinlemek, araştırmak ve bilgi sahibi olmak istemesidir. Bu bilgileri komisyona takdim edeceğim pek çok baskı yapmış 15 kitabımdan bir kaçını okumaları için ve dosyaya koymaları için yanımda götüreceğim. İfadem iki saaten fazla sürebileceği için Cuma günü bu sütunu boş bulursanız sakın üzülmeyin ve meraklanmayın.