27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bugün ‘Hülooo’cu kadını da kutlamak zorunda mıyız?

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Bugün ‘Hülooo’cu kadını da kutlamak zorunda mıyız?

Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü...

Ancak herkes bu özel günü kendi midesine göre kutluyor:

Kapitalist sistemin uyanık fırsatçıları emeği falan bir kenara atıp, bugünü “Dünya Kadınlar Günü”ne çevirdi. Amaç; kocalara, sevgililere pırlanta, koku, giysi falan kakalamak...

Dinciler ise farklı yöntemler izliyor:

Örneğin AKP’nin Soma Teşkilatı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü nasıl kutlayacakmış biliyor musunuz?

Maden şehitlerinin ruhuna 301 hatim indirerek!

“Ne alaka?” demeyin... Oturup hesaplamışlar, 8 Mart 2015, 301 madencimizin “öldürüldüğü” facianın 301’inci gününe denk geliyormuş...

O yüzden AKP üyesi Somalı kadınlar da 301 hatim indirmeyi uygun görmüş...

***

Bilmeyenler için anımsatalım:

8 Mart 1857 tarihinde New York’ta 40 bin dokuma işçisi kadın, 16 saatlik çalışma saatinin 10 saate indirilmesi ve ücretlerinin yükseltilmesi için greve çıkar... Bunu birbiri ardına patlak veren grevler izler. Dolayısıyla 8 Mart, ABD işçi sınıfı için önemli bir gün haline gelir.

Bu olaydan 51 yıl sonra, yani 8 Mart 1908’de, yine New York’ta Cotton Tekstil Fabrikası’nda kadın işçiler, daha iyi çalışma koşulları için greve gider...

Bu grevde patronlar işçileri, dışarıdan destek görmelerini engellemek üzere fabrikaya kilitler ve çıkan yangında 129 kadın yanarak can verir...

26-27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda da bu tarih, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin’in önerisiyle Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edilir.

***

Yani... 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü;

Tüketen değil üreten kadının günüdür!

Erkeği kullanarak yaşamını sürdüren asalak kadının değil; ekonomik bağımsızlığını sağlamak için gecesini gündüzüne katıp çalışan kadının günüdür.

Hediye alıp verme değil, dayanışma günüdür.

Baskılara boyun eğenlerin değil, başkaldıran kadının günüdür.

Birilerinin “g.tünün kılı” olan değil; en az erkekler kadar saygın kadınların günüdür.

Düşüncesi olmadığı için duygularını ancak “Hüloooooo” diye ifade edenlerin değil; dünyayı beyniyle yeniden yaratan kadının günüdür.

Ölen emekçilerin ardından “hatim indirenlerin” değil, başka emekçiler ölmesin diye sokağa dökülen kadınların günüdür.

“Beyim bilir” diyen kadınların değil, “Ben bilirim” diyen kadınların günüdür.

Emirle örtünen değil, gerekirse isyan ederek sadece kendisinin istediği gibi giyinen, özgürce düşünen ve yaşayan kadınların günüdür.

Kısacası 8 Mart, “erkeklerden farklı cinsel organa sahip olmayı kutlama bayramı” değil; kadının, “onuruna sahip çıkma” bayramıdır!

***

İşte bu yüzden dostlar, ben 8 Mart’larda tüm kadınları değil...

Sadece beyni olan ve onun değerini bilen kadınları kutlarım.

Hepsini, yüreklerinden öperim!

Günleri kutlu olsun...

HUUUBER (118)

Recep Tayyip Erdoğan yeşil ışık yaktı; Abdullah Gül’ün milletvekili adaylığı neredeyse kesinleşti.

Bulunan formülü de Bülent Arınç açıkladı:

“Abdullah Bey Meclis Başkanı olabilir...”

Bu sözler, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na ait Huber Köşkü’nü yedi aydır boşaltmamasının nedenini de gözler önüne serdi:

Meğer, “Hiç kendi evimde oturmadım” diye ağlayıp sızlanan Abdullah Gül, yine kendi evinde oturmamak için “hesap kitap” peşindeymiş...

Yani anlayacağınız Huber’den, doğruca Meclis Başkanı’na tahsis edilen ya da edilecek olan “beleş konut”a geçmeyi planlıyormuş...

***

Sen çalış çabala halkım...

Elbet; ödediğin vergiyi yiyecek birileri bulunur!

GÜNÜN SORUSU

Önce AKP yandaşı 12 yazar Kabataş yalanını savundu; sonra Recep Tayyip Erdoğan bu konuyu tekrar gündeme getirdi ve inanmayanları sert bir dille eleştirdi. Hürriyet’in eski İslamcı şimdi demokrat (!) yazarı Ahmet Hakan ise dün bu konuya ayırdığı yazısını, “Sizi gidi yalancılar sizi... Hadi uzayın!” diye bitirdi. Sorum size:

Sizce Ahmet Hakan kaç gün daha Hürriyet’te yazabilir?

YİNE AYNI TERANE!

Seçimler yaklaştı ya; AKP’liler daha önce kendilerine sayısız seçim kazandıran teraneleri yine tedavüle sürmeye başladı!

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce dün Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin yaptıracağı imam hatip lisesinin temel atma törenine katılmış ve tören alanına getirilen çocuklara seslenmiş:

“Sizler şanslısınız. Bizim çocuklarımız çok falaka yediler, çok cop yediler, çok karakolda kaldılar, azap çektiler. Sizin gibi oturup o kıyafetleri ile okuyamadılar. Bir kuşak kaybettik.”

İdris Güllüce’ye meydan okuyorum:

“Sizin çocuklarınız”dan hangisi, kılığı kıyafeti yüzünden falakaya yatırıldı ya da cop yedi?

Bu, AKP’nin “oy toplama makinesi” olarak gördüğü ve her seçim öncesi düğmesine bastığı büyük bir iftira kampanyası değil mi?

Madem siz de bundan medet umuyorsunuz; kanıtlamazsanız cehennemde cayır cayır yanın!

Neden mi beddua ettim?

Bu dünyanın yasalarından korkmuyorsunuz ya... Belki öteki dünyadan korkar da koltuk için terane üretmekten vazgeçersiniz diye...

GÜNÜN İSYANI

İsyanım dün Samsun’daki imam hatip lisesi temel atma töreninde, “milletvekili maaşının azlığı”ndan yakınan Bakan İdris Güllüce’ye:

O yüzden mi 550 kişilik koltuk için sadece partinizden 6 bin küsur kişi aday adayı oldu? Bunların hepsi mazoşist mi?