A+
A-
Bugünlerde bahar mı indi Çukurova’ya?
Yayınlanma:
Bağlantıyı Kopyala
Öyle güzel yürekli insanları var ki yurdumun! Onlarla söyleşmek için sık sık demir atıyorum. Bu kez İskenderun limanında, Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Bengü Başlamışlı İmadoğlu ile beraberiz. “Buralarda bahar nasıldır Bengü hanım, bir Çukurova sevdalısı olarak anlatır mısın?” diye soruyorum, hemen başlıyor anlatmaya.
“Ethem Bey, bahar Çukurova’da coşkunun, mutluluğun, umudun, yeniden doğuşun mevsimidir. Sabahları, geceden ıslanmış toprağın insanı kucaklayan, alıp götüren kokusuyla uyanırsınız; ama gündüzleri göğün gözyaşları durur, güneş gülümser, içinizi ısıtırsınız.
Portakal çiçeklerinin enerjik, çağlanın acımsı, leylağın baygın, papatyanın çocuksu, masum kokusu, nergisin, sümbülün, menekşenin özgür kokusuna karışınca, esrik edici bir parfüm kokusu kaplar Çukurovanın dört bir yanını.
Koyu kızıl Çukurova toprağı yemyeşil örtüsüne bürünür ve sarı beyaz papatyalarla kucaklaşır. Üstünde kuzular, çocuklar zıplaşır. Ağaçların yeşil yaprakları tomurcuklanır; pembe, beyaz, lila rengarenk çiçeklerle donanır. Bahçelerde kuş cıvıltıları, çocuk cıvıltılarına karışır. Binbir renkli kelebekler, arılar gözlerinizin önünde rakseder. Ceyhan’ın, Seyhan’ın, Karaçay’ın suları da bu coşkuya çağıldayarak eşlik eder.
Çukurova’da bahar; dikenli kengerleri soyup yeme, portakal bahçelerinde ebegümeci, gelin eli, iğnelik otlarını toplama, salatalarını yapıp turunç ekşisiyle süsleme ve odun ateşinde bazlamalar, börekler pişirme zamanıdır.
Artık Çukurova’nın düzüne bahar geldi Ethem Bey, nevbahar!”
NEVRUZ BAYRAMI
“Çukurovamın en büyülü, en eşsiz mevsimidir bahar, ama her güzel şey gibi geçicidir, ömrü kısadır. Ancak güneş fazlasıyla cömert davranır bu topraklara, hayat kesintiye uğramadan dört mevsim sürer gider. Karacaoğlanları, Dadaloğluları, Yaşar Kemal’leri söyleten, destanlar yazdırandır Çukurova, Lokman Hekim’in şifasını dağıttığı topraklardır.”
Bengü’yü dinlerken birden çağrışım yaptı; bugünler, Şamanlardan başlayarak onbinlerce yıldır tüm Orta Asya, Anadolu ve Balkan Türklerinin, hatta Amerika kıtasındaki Kızılderililerin, Çukurovalı Türkmen ve Yörüklerin birlikte yeyip içip, şarkılar söyleyip, halaylar çekerek kutladıkları Nevruz bayramı günleriydi. Bengü de sanki bunu yaşıyordu ve şu sözlerle tamamladı konuşmasını:
“Herkes Çukurova’nın bu büyülü mevsimini bir kez olsun görmeli ve tüm hücrelerine nakşedecek bu güzellikleri yaşamalı, bir daha unutmamasıya Ethem Bey. Maalesef bu güzel bahar günlerinde gökyüzü, geceleri ülkemin evlatlarına ağlıyor. Dinsin bu gözyaşları artık, dinsin! Tüm insanların yüreğinde barış ve sevgi tohumları yeşersin, yeşersin ki yurdumuzda bahar hiç bitmesin.”
“Dinsin be Bengü dinsin, yetti gari,” diyorum içimden. Aklıma büyük usta Yaşar Kemal’in, doğduğu bu topraklarda baharı anlatan dizeleri geliyor:
“Bugünlerde bahar indi Çukurova’nın düzüne, donandı yeşilinden, alından, sarısından, donandı delicesine...”
Haydi rastgele tüm Çukurovalılara!