Bukelemun tipler
Paronayak bir toplum olduk. Ahlak, fazilet ve insani özellikler iyiden iyiye önemini kaybetti. Zaman zaman düşünüyorum da toplum mu bireylerin ahlakını bozuyor yoksa bireyler mi toplumun ahlakını bozuyor? Bir tartışma konusu. Sanıyorum bu durumu toplum ve ahlak bilimcileri dahi çok zor çözer. Hastalık kronikleşti. Şöyle bir etrafınıza bakın hatta görüştüğünüz, tanıştığınız yakınınızdaki insanlara. Bazılarınıda yüz surat hak getire. Sanki yüzü kasap süngeri ile silinmiş. Yalan dolan ise tümen tümen. Hakaretten bile ne kızarırlar ne bozarırlar. Hatta pis pis gülerler. Ülkeleri vardır da ilkeleri yoktur. Zaman zaman padişahçı, zaman zaman Atatürkçü olurlar. Yani kıbleleri yoktur. Bukalemun gibi sık sık renk değiştirirler. Neden böyle olduklarını sorsanız eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bir anekdotunu hatırlatırlar. Eee ne yapalım ''dün dündür, bugün bugündür.'' Bu adamlar herhangi bir konuyu bilsin veya bilmesin yorum yapmaya kalkarlar kendilerini bu konuda çok bilgisi varmış gibi gösterirler. Her toplantıda her şölende görebilirsiniz bu tip adamları. Ceplerinde yiyecek paraları olmasa da kendilerini Karun gibi göstermek isterler. Oysa Sultanahmet'te dilenip Ayasofya'da zekat vermeye kalkarlar. Nedeni karşısındakilere güven vermek. Bu tip adamlara en tepeden en aşağıya kadar rastlanır. Basında da bu tip insanları çok görürüz. Sık sık bazılarının dönek olduğundan şikâyet etmiyor muyuz?
Sanıyorum geçen yıldı. Fenerbahçe'nin Ataşehir'deki Arenası henüz bitmemişti. O sıralarda kulübün 2. başkanı Ali Koç bir basın toplantısı yapmıştı. Benim gideceğim yoktu, ama gittim. Konuşmalarda Ülker'le Fenerbahçe'nin birlikteliğinden kazanılacak çıkarlar konuşuluyordu. O günler bu Arena'ya "Ülker Atatürk ve Fenerbahçe" ismi verileceği söylentileri vardı. Toplantının sonunda muhtelif arkadaşlar, "Halit Ağabey sen bütün toplantılarda mikrofondasın. Ama bu gün neden çıkıp konuşmadın" diye sordular. Benim de vacip oldu konuşmam.
Sayın Ali Koç'a "Anlattıklarınız hepsi güzel ama bu Arena'ya Ülker Atatürk ve Fenerbahçe ismi koyacağınız söyleniyor. Bunu yapamazsınız. Fenerbahçeliler bunu kabul etmez" diyerek kendi fikrimi beyan etmiştim. Bunun sonrasında ertesi gün büyük bir gazetenin köşe yazarı olan biri köşesinde şöyle bir ifade kullandı: "Basın toplantısında saçları beyazlaşmış bir adam Ülker'in sponsorluğu hakkında konuşma yaptı." Beni örümcek kafalı bir insan yerine koyarak, modern dünyamızdaki sponsorluktan ne anlara getirerek, "Zaten böyle adamlar yüzünden özel sermaye kaçmıyor mu?" diye köşesinde yazmıştı.
Bunu okuduktan sonra ertesi gün kendisine yazılı bir yanıt verdim. Arzu ederdim ki bu yanıtımı kendi köşesinde yayınlasın. Ama böyle olmadı. Şimdi görüyorum ki İmam Hatip mezunu köşe yazarı Atatürkçü olmuş. Nedenini artık siz düşünün. İsmini söylemek istemiyorum.Böylelerine bukalemun denmez de ne denir...