23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bundan sonra ne olacak?

Koray Gürbüz

Koray Gürbüz

Eski Yazar

A+ A-

24 Haziran seçimlerinin yarattığı şok, geçen zamana rağmen, büyüyerek devam ediyor. Kendini “muhalif” olarak tanımlayan her mecrada büyük bir kaynama var. Özellikle ana muhalefet durumundaki Cumhuriyet Halk Partisi tabanının tepkisi had safhada. İnsanlar 16 yıldır bir türlü değişmeyen seçim sonuçlarından sonra söylenen tüm sözlerin anlamsızlaştığına kani olmuş gibi duruyor. Son zamanlarda sosyal medyada binlerce tepki mesajına bakılırsa bugün yeni bir seçim olsa seçimi açık ara “sandığa gitmeyenler” kazanır.
Gerçekten bu hakikati görmemek mümkün değil! 12 Eylül darbesiyle oluşturulan ve her anlamda “tek adamlar” yaratan siyaset sisteminin artık söyleyecek sözü kalmamış besbelli. CHP’lisi de İyi Partilisi de, Saadet Partilisi de arayış halinde. Aynı yapılara oy vererek hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine inanan insanlar 40 yıllık partilerinden vazgeçecek duruma gelmişler. Büyük beklentilerle kurulan İyi Parti’de de kafa karışıklığı yaşandığı ortada. Zaman içinde “özgün bir yol” oluşturamazlarsa siyasette “kalıcı” olamayacaklarını biliyorlar muhtemelen.
Ama öte yandan da hayat devam ediyor. Zaman kimseyi beklemeden kendi ritmine uygun olarak akıp gidiyor. “Bundan sonra ne olacak?” sorusuysa herkesin dilinde dalga dalga yayılıyor.
Açık ki, tek soruyla ve tek cevapla herkesi açıklamak mümkün değil ancak sadece son birkaç haftaya bakarak bile ulaşılacak sonuçlar var. Mesela son dönemdeki tüm seçimlerin ve referandumun flaş cümlesi olan “siz sandıklara sahip çıkın, biz gerisini hallederiz” ifadesi geçerliliğini kaybetti. Muhtemelen önümüzdeki yerel seçimlerde seçime katılım oranları 24 Haziran’la kıyaslandığında çok düşük olacak. Benzer şekilde “ittifak yaparsak çok oy alırızcıların” da durumu kötü zira bundan sonra “ilkelere ve büyük bir stratejiye” dayanmayan gizli ya da açık ittifak söylemleri anlamını yitirdi. Yeni dönemde “ittifak yaparak çok oy alacağını” iddia edenlere inananlar da fazla olmayacak.
Belki de bu sürecin en hayırlı yanı bundan sonra seçmenin “çantada keklik” olmaması. Rejim değişti, Cumhuriyet yıkıldı! Artık sıradan cümlelerin ve örgütlenme biçimlerinin başarılı olma şansı da seçmenleri ikna etme olasılığı da yok! Bundan sonra sadece “mücadeleci yapılar” ayakta kalabilir. Bu anlamda büyük oy kaymalarının olacağını tahmin etmek zor değil. Son seçimlerde “az ya da çok az” oy alan siyasi yapıların bence önü açıldı. Zira zincirlerini koparmış olan pek çok seçmen eğer yeniden oy vermeye ikna olursa büyük ihtimalle daha önce oy vermediği partileri deneyecek. Bunu da hem eski partilerini cezalandırmak hem de yeni bir yol arayışını devam ettirmek için yapacak.
Bir başka deyişle 24 Haziran siyaset arenasını bir daha toparlanamayacak kadar dağıttı. Hem rejim değişti hem de seçmenlerin olaylara ve hayata bakışı köklü olarak dönüşüme uğradı. Ne kadar milletvekiline sahip olursa olsun bana göre tüm partiler artık aynı başlangıç çizgisine sıralandı. Bundan sonra kim gerçekleri görüp geçmişten ders alırsa o bir adım ilerde olacak. Hangi partiler programlarını ve tüzüklerini çağın gereklerine uygun hale getirirlerse onlar daha fazla örgütlenecek. Kim memleketin ve dünyanın durumunu doğru analiz ederse, doğru tavırla ve doğru temsilcilerle halka anlatabilirse yeni dönemin yükselen yıldızları da onlar olacak.
Bu anlamda endişeye gerek yok! Aynı şeyleri yaparak aynı sonuç alınacağına göre yeni dönemde “farklı şeyler” yapmaya başlayanlar tüm hayatı da değiştirebilecek. O halde tüm siyasi partilere “hodri meydan!” Herkes aynı başlangıç çizgisinde toplandı. Kim daha kararlıysa onun yolu açık olacak. Kim halka kendini anlatırsa bu memleket ona yaklaşacak.