Bunlar çürümüş, yıkıcı Artık ‘solun’ sahtesi bile olamazlar
NEDEN SARAÇHANE’DEYİZ
17 Eylül Pazar günü Saraçhane’de Büyük Aile Buluşması’ndaydık. Evet “çocuklarımız, ailemiz, insanlık” ama hepsinden önce onların başı dik, sağlıklı ve umutlu yaşayabileceği Türkiye’mizin geleceği için… Tepemizde ay yıldızlı bayraklarımız dalgalandı durdu. Çocukların ellerinde balonlar. Vatan savunması için yürekleri çırpınan büyük aile. Emperyalist kültürel dayatmalara karşı güçlü bir siper oluşturacağız.
DERT YANMAYA GİTMEDİK
Oraya dert yanmaya gitmedik. Müthiş kararlı bir kitle vardı. Türk milleti istedi mi yapar. Tarihten biliyoruz. Talep birdi. Bütün alanda ses en çok çözüm önerilerinin mikrofondan bir bir sayıldığı konuşmada birleşti, yükseldi. Talepler Türkiye Büyük Millet Meclisi’neydi. Kararlı kitle, kararlı önlem istiyor!
Oradaki kitle irade istiyor, güç istiyor. Patlıcan şu kadar lira, kiralar bu kadar… Gelirken hepimiz yol paralarımızı hesaplayıp geldik. Bütçelerimizde yangın var. Nasıl çözeceğiz? İşte böyle! Emperyalizmin çanına ot tıkayacağız.
İşte o birleşen sesler ta ABD’den duyuldu.
Emperyalizm ne diyor bize? Üretme, diyor. Beş parasız kal, muhtaç ol, avuç aç…Aklın buna karşı mücadelede değil. Ne giydin, hatta giymedin; ne içtin, hatta içmedin onda olsun… Bak sana mama da vereyim, folayayım. Kes sesini. Sen sanki oh ne güzel özgürüm. Bedenine, milletine, geleceğine yabancılaş… Ben de işime bakayım. Bağımsızlığına ve alın terine el koyayım.
SAĞLIKLI KÜLTÜREL GIDA
Mitingden ayrıldım, Ulusal Kanal’da Yeni Ufuklar programına koştum. Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Savaş Akcan konuğumdu. Ne dedi, biliyor musunuz… “Gıda güvenliğimiz her şeyden önemlidir, çünkü Silahlı Kuvvetlerimiz aç kalırsa, elinde en ileri silahlarımız da olsa kullanamaz…”
Mehmetçiğimiz, gençlerimiz, üreticilerimiz sağlıklı gıdaya ulaşabilsin diye oradaydık. Yalnızca ata tohum değil, ata kültürümüzden de bizi kopartmaya çalışıyorlar. Elimizden silahlarımızı almaya çalışıyorlar. İşte bu siper o direnme siperi. Saflar sıkılaşıyor. İşte o yolu gösteren talepler ve sesler tepeye, birinci sıraya yükseldi.
BU SES KİMİ NEDEN RAHATSIZ ETTİ
Bundan kim rahatsız olur?
Emperyalizmin kirli silahlarını kullananlar!
O silahları Türk milletinin üzerine doğrultanlar!
O çamurdan ve çürümüşlükten beslenenler!
Aynı saatlerde milletinin içine, gün ışığına bile çıkmaya cesareti olmayanlar sosyal medyada da “#KutsalAileYoktur ve #BüyükHayatBuluşması” etiketleriyle bir eylem düzenlediler. Kaos GL’nin YouTube kanalı üzerinden “Büyük Hayat Buluşması” başlıklı çevrimiçi canlı yayın yaptılar. Bu arada Sanraçhane’deki “Büyük Aile Buluşması”a karşı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu göreve çağırdılar.
SOLUN ADINI KİRLETENLER
İşte katılanlar ve konuşma yapanlar. Onları iyi tanıyalım:
İzmir CHP Belediye Başkanı Tunç Soyer, EMEP, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Yeşil Sol Parti milletvekilleri, SOL Parti ve Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanları;
T24 Ankara Temsilcisi, Halk TV Ana Haber Sunucusu ve Artı Gerçek; EŞİK Platformu, Havle Kadın Derneği, Kadın Savunma Ağı, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kutsal Motor;
17 Mayıs Derneği, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER), Genç LGBTİ+, HEVİ LGBTİ+, Kaos GL, Kırmızı Şemsiye, Lambdaistanbul, LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG), Mersin 7 Renk, Muamma LGBTİ+, Özgür Renkler, Pembe Hayat, Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) ve ÜniKuir dernekleri…
Platform ya da dernek dediklerine bakmayın. Adları çok, ama kendileri üçer beşer kişi… bir avuçlar. Ama hatırı sayılır miktarda “fonlanıyorlar” ve görev yapıyorlar ve yüksek perdeden ses çıkarıyorlar. Zaten işlevleri bu.
Partilere gelince. Bu konu önemli.
Onlara oy verdiniz. Meclis’e yolladınız. Güya adları “sol”!
Eskiden onlara “sahte sol” derdik.
Ama “sahtesi” hiç olmazsa aslına benzer; kendini yutturmak için.
SOL VATANSEVERDİR
Sol vatanseverdir. Millîdir. Emperyalizme karşıdır. Milletinden, üreticisinden, emekçisinden, işçisinden, köylüsünden yanadır. Halkına, halkının inancına saygılıdır. Halkına gönül vermiştir. Ona daha adaletli ve sağlıklı bir dünya kurmak ister. Daha ileri… daha ileri…! Güneşli günlerin uzun erimli yolcusudur.
Hizmetkârdır.
Bunlar çürümüş. Yıkıcı.
Artık “solun” sahtesi bile olamazlar!
Emperyalizmin elinde araç olmuş. Bölücü terörle PKK’yla, yobaz terörle FETÖ’yle içli dışlı… Kendi milletine yabancılaşmış. Kopmuş, gitmiş…
Vatanını sevmez, milletini sevmez. Gözleri, yürekleri, cepleri dışarıda.
Çok kirlendiler.
EKONOMİDE KARARLARI KİM VERİYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “ABD'deki görüşmelerimizin Türkiye'ye fon akışına katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi. Türkiye yatırımcılar nezdinde heyecan uyandırmaya devam ediyormuş… New York'ta iş insanları, fon yöneticileri ve kredi derecelendirme kuruluşlarının üst düzey yöneticileriyle verimli görüşmeler yapmış…
Siz de benim gibi merak ettiniz mi? Acaba Şimşek onları heyecanlandıracak ne dedi? Görüşmeler daha çok kimin için verimli geçti? Ne aldık? Ne verdik?
İki ipucu vereyim:
Bir, Türkiye'nin ekonomi programının hedefleri ve izlenecek yol haritası konuşulmuş.
İki, görüşme Goldman Sachs'ın ev sahipliğinde olmuş.
Herhalde “aman Türkiye bağımsız, kendi menfaati doğrultusunda ekonomisini nasıl kalkındırır” dememişlerdir.
Goldman Sachs’ı hatırlayacaksınız, Gaye Erkan Hanım atandığında elinde reçete tutuşturmuşlardı.
Mehmet Şimşek Bey’le hukukları zaten eski.
Ona uygun adım gidiyorlar mı, ona baktılar besbelli.
Yani, haberler Türkiye’miz için kötü.
CUMHURİYET GAZETESİ VE FENOMEN KIZLARIMIZ
Bir de “sosyal medya fenomenlerimiz” var. Neredeyse bir sektör oluşturuyorlar. Geçen gün onlardan biri yaptığı bir söyleşide Onlyfans üzerinden aylık gelirinin 100 bin dolar olduğunu fakat kendisine yetmediğini söylemiş ve nedenini açıklamış: "Yaşam stilim için çok az bir miktar açıkçası. İnan, tüm para dünyayı gezerken ödediğim airbnb villalarına, Business class uçak biletlerine vs. gidiyor."
Kim ki bu Merve Taşkın, diye soranlarınız olabilir. Ben de Cumhuriyet gazetesinin haberlerinden gelmiş geçmiş bütün öyküsünü öğrendim. Diyeceksiniz ki Cumhuriyet’in bu yakın ilgisi nereden kaynaklanıyor…
Özgürlük, kardeşim!
Çok şükür laikiz, kardeşim…!
25 yaşındaki bu küçük hanım sürekli müstehcen paylaşımları ya da teşhircilik nedeniyle yargılanıyor.
En son bir davadan beraat ettiğinde kadın avukatımız diyor ki, "Bu çok önemli bir karardı. Çünkü Türkiye'de özellikle kadınların giyimine kuşamına ve yaşam biçimine saldırı niteliğindeki bu dava lehimize sonuçlandı. Ben çok mutluyum kendi adıma. Çok stresliydi çünkü Merve, güzel oldu" dedi.
Bedenini bir nesne gibi sergilemenin bedeli işte bu kadar.
Cumhuriyet’e de artık başka laf etmiyorum.
Genç kızlarımız için kaygılanıyorum.