Bunları 'Malta tankerleri' götürecek!
Allah ile aldatan, laiklik karşıtı, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı, yobaz zihniyetin özelliği aynı zamanda dünya malına tamah eden, mal-mülk sevdalısı, aç gözlü haramzadeler olmalarıdır.
"Sıffin" savaşından beri "Allah ile aldatan", güzel dinimizi kendi siyasi ve şahsi çıkarları için istismar eden, mezhepçi-siyasal islamcı bu güruh ve kafa ile din üzerinden veya Alevi-Sünni ya da sağ-sol kamplaşmaları ve kutuplaşmalarıyla mücadeleye etmek doğru bir yöntem değildir.
Yapılması gereken; bu haramzadelerin, "tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan" kamu kaynaklarından ve hazineden rüşvet, yolsuzluk, kayırma gibi türlü yöntemlerle çaldıkları ve mal edindikleri haksız kazanç ve servetlerin-yine hukuk içinde- mutlaka ama mutlaka hesabının sorulmasıdır.
Yakın gelecekte yapılacak tüm seçim kampanyalarının muhalefet açısından belirleyici ve öncü konusu "yolsuzluklar" olmalıdır.
YOLSUZLUK MAHKEMELERİ
Hazineden, bakanlıklardan, kamusal sermayeli bankalardan, belediyelerden vb. yapıldığı iddia olunan ve/veya şüphelenilen bütün ihale, satış, kiralama, tahsis, devir, alım-satım, kredi ve teşvik, YİD vb. iş ve işlemlerin üzerine gidilmesi, denetlenip soruşturulması, kamuoyunun haberdar edilmesi ve gerekli görülenlerin süratle yargıya ve özellikle kurulması gereken ihtisas mahkemeleri olan "Yolsuzluk Mahkemelerine" intikal ettirilmesi sağlanmalıdır.
Çünkü ahbap-çavuş kapitalizmi (crony kapitalizm) ve eş-dost ve akraba kayırmacılığı (nepotizm) hiçbir dönemde bugünkü gibi pervasızca ve böylesi boyutlarda yapılmamış, yapılmasına cüret edilememiştir bu ülkede.
Kuvvetler ayrılığının, denetim ve soruşturma mekanizmalarının fiilen yok edilerek, medyanın "çok kanallı ama tek sesli" bir hale getirildiği bugünkü düzende, bu ağır hırsızlık, yolsuzluk, soygun ve suistimal iddialarının üzerine, ancak ve ancak seçim kampanyalarında ciddi, bilgi ve belgeye dayalı yolsuzlukla mücadele yöntemleriyle gidilebilirse başarılı olunabilir ve sonuç alınılabilir.
TÜM KESİMLERE ÇAĞRI
Ülkeyi yönetenlerin ve iktidarın tepe yöneticilerinin "mahdumları" başta olmak üzere, yakınlarının, yurtdışında nakit (cash) olarak satın aldıkları ve mal edindikleri iddia olunan yüz milyonlarca dolar değerindeki tanker filoları ve gayrimenkul stokları bile tek başına bir seçim kampanyasının ana teması olabilecek kadar vahim boyutlardadır.
Başta Malta ve Hollanda Antiller'i olmak üzere off-shore merkezlerinde kayıtlı yüz milyonlarca dolarlık tanker filolarının nakit olarak kimler tarafından ve nasıl alındıkları ve neden Türk bandıralı olmadıkları yolundaki çok sayıda ciddi soru ve vahim iddia araştırma ve soruşturmaya muhtaç durumdadır bugün.
Ben buradan, bütün muhalefet liderlerine, bütün sorumlu ve dürüst yurttaşlara, yargıdan-medyaya kadar bütün vicdanlı ve namuslu insanlarımıza bir çağrı yapmak istiyorum. Gelin hep birlikte, "bu tanker filolarının" haksız zenginleşme ve haksız iktisap iddialarının üzerine kararlılıkla, hukuk ve meşruiyet içinde gidelim, araştıralım-soruşturalım, bulguları kamuoyu ile paylaşıp haberdar edelim.
Bu rezalete, bu çürümüşlüğe, bu yolsuzluklara ve usülsüzlüklere hep birlikte "dur" diyelim!